| Tıp Eğitimi Panelindeki Konuşması*       
            Tıp eğitiminde etkinliği etkileyen üç öğe vardır. Bunlar:öğretim üyeleri
            ve öğrencilerin niteliğiyle hasta yatak sayısı; öğretim üyeleri sayısı;
            laboratuar ve kütüphane olanaklarının yeterli olup olmayışıdır. Dünya Tabipleri
            Birliği’nin geçen yıl yapılan 38. Toplantısında teknik tartışma konusu tıp
            eğitimiydi. Kimi ülkelerin hekim sayısını gereksiz yere arttırmaları eleştiri
            konusu oldu. Bir toplantıda, Japonya Hekimler Birliği İkinci başkanı Dr. Mishima,
            gelişmiş ülkeler tıp eğitimi standardına örnek olarak Japonya’da tıp eğitimi
            olanaklarını anlattı. Japonya’da tıp eğitimi altı yıl sürmektedir.: İki yıl
            tıp öncesi, iki yıl temel tıp bilimleri , ve iki yıl klinik bilimleri. Mevcut 80
            fakülteye her yıl 60-120 (ortalama  104)
            öğrenci alınmaktadır. Tıp fakülteleri hastanelerinde en az 600 yatak vardır. Klinik
            yıllarında (son iki yıl) görevli tam süre çalışan öğretim üyesi sayısı
            ortalama 220’dir (öğrenci başına bir öğretim üyesi). Hastanelerde rutin hasta
            bakım hizmetinde çalışan hekimler bu sayının dışındadır.        
            Bu standarda göre, ülkemizde her yıl 400 öğrenci alan bir tıp fakültesinin
            400 hasta yatağı ve 1.200 tam süre klinik eğitimi yapan öğretim üyesi olması
            gerekirdi. Bizde, büyük beş tıp fakültesinin her birinde ortalama 780 faal yatak ve
            çoğu özel hasta bakan ya da yarım gün çalışan 440 öğretim üyesi vardır. Kimi
            fakültelerde yatak sayısı yüz ve öğretim üye sayısı 90’dır. Hasta yatak ve
            öğretim üye sayısını kısa zamanda kabul edilebilir düzeye çıkaramayacağımız
            kesin olduğuna göre, fakültelere alınan öğrenci sayısını azaltmak gerekir.
            Fakültelere daha az öğrenci alınması ülkemizin sağlığını ne bugün ve ne de
            yarın olumsuz etkilemez, tersine eğitim kalitesinin yükselmesine olumlu etki yapar.         Bir ülkede hekim
            gereksinmesi istihdam olanaklarına ve halkın hekim kullanma sıklığına göre
            hesaplanır. Buna göre Türkiye’de -iyi kullanılırsa- 1.500 kişiye bir hekim oranı
            bugün ve yakın gelecek için yeterlidir. Bir toplumda hekim istihdam olanağında ve
            hekim kullanma sıklığında bir kaç yıl içinde büyük değişiklik olmaz. Hissedilir
            bir değişme başladığı zaman tığ fakültelerine alınacak öğrenci sayısı
            arttırılarak gereksinme rahatlıkla karşılanır.         Bugün ülkemizde
            1.350 kişiye bir hekim düşmektedir. Bu oran gelişmiş ülkelerde 500 kişiye bir hekim
            olduğu ve bir kişinin yılda ortalama beş kez hekime başvurduğu, Türkiye’de
            sağlık hizmeti kullanmakta ekonomik güçlüğü olmayan Sosyal Sigortalar Kurumu’na
            sigortalı işçi, emekli ve ailelerinin başvuru sıklığının yılda ortalama 1.5
            olduğu göz önüne alınarak hesaplanmıştır. Her yıl 1.500 hekim mezun olursa, bu
            sayı artan nüfusu ve meslekten ayrılan hekimlerin yerini fazlasıyla kapar. YÖK, açmış
            olduğu 17 fakülteden yeter sayıda hasta yatağı ve öğretim üyesi olmayan
            fakültelere bir süre öğrenci almaz, beş büyük fakülteye yılda 150 ve diğer
            fakültelere büyüklüğüne göre 50-100 öğrenci alırsa, ülkemizde yeter sayı ve
            nitelikte hekim yetiştirilebilir. Sayın Çulfaz konuşmasında Türkiye’nin AET
            (Avrupa Ekonomik Topluluğu) standartlarına yetişmesi için yılda 5.000 öğrenci
            alınması ve bu sayının arttırılması gereğini belirtmiştir. Sayın Çulfaz’a
            tıp eğitimi için AET ülkelerindeki standardı ne için göz önüne almadıklarını
            ve AET ülkelerindeki hekim fazlalığından şikayet edildiğini bilip bilmediklerini
            sordum. Sayın Çulfaz bu soruları yanıtlayamadı. Fakültelerde eğitim
            standartlarının düşük oluşunun nedeninin iyi kullanılmamaktan ileri geldiği
            görüşünü belirtti. Bu toplantıda YÖK
            temsilcisi olsaydı, buna vereceği yanıtı duymak ilginç olurdu. Ben T.T.B Merkez
            Konseyi’nin yaptırdığı bir araştırmanın sonuçlarıyla durumu açıklayacağım.
            Beş büyük fakültenin hasta yatağı, öğretim üyesi vb. gibi olanakları arasında
            büyük fark yoktur. Bu fakültelerden biri, 1982 yılına kadar daima 150’den az
            öğrenci almıştır. Diğerlerinin aldığı öğrenci sayısı yılda 300-450 arasında
            değişmekteydi. Araştırmamızın sonuçlarına göre, bu fakülteler arasında
            uygulamalı eğitim bakımından 150 öğrenci alan fakülte lehine önemli fark
            saptanmıştır.     . |