MAYIS 1996 AÇLIK GREVİ-ÖLÜM ORUCU KATILIMCILARININ KLİNİK
DEĞERLENDİRMESİ
Emel Gökmen,
Hakan Gürvit, Demet Kınay, Nermin Demirci, Hüseyin Şahin, Rezzan Tuncay, Emre Öge,
Gençay Gürsoy *
*İstanbul
Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı
GİRİŞ
20
Mayıs 196 tarihinde; 38 ilde, 41 cezaevinde, 1500 tutuklu ve hükümlünün katılımıyla
açlık grevleri (AG) başladı. AG’nin 45. gününde, 159 kişi ölüm orucu, 61 kişi
aynı sürece -politik bir ayrımla- süresiz açlık grevi (SAG) olarak devam etti. Bir
grup ise 55. gün açlık grevi yaparak sonlandırdı. 55. ve 65. günlerde ise 111 kişi
2. ve 3. ÖO ekiplerini oluşturdu. Sürecin diğer katılımcıları ise 55. günden
itibaren tekrar AG’ne başladılar. Sonuç olarak; 220 kişinin (ÖO+SAG) 69 gün aç
kaldığı bu süreç 27 temmuz 1996 tarihinde sona erdi. Biri kadın 12 kişi yaşamını
yitirdi.
Tüm
katılımcılar AG sırasında şekerli su+ tuz, ek olarak çay ve ıhlamur aldılar. ÖO’na
dönüştükten sonra ise, sıvı alımları günde 4 bardak şekerli su+tuz ile
sınırlandı.
Bir
grup ÖO+SAG katılımcısı (18 hasta), süreç sonlandıktan itibaren 1,5 ay boyunca İÜ
İstanbul Tıp Fakültesi Nöroloji Kliniği’ne yatırılarak, tedavileri düzenlendi,
ileri incelemeleri ve bakımları yapıldıktan sonra, en az ayda bir sıklıkta
kontrollerle takip edildi. Ekibimiz, bu gruba ek olarak; pilot çalışma alanı olarak
belirlenen Bayrampaşa Cezaevi’ndeki katılımcıların tamamı ve diğer cezaevlerinden
kontrollerini yapma şansını bulduğumuz daha az sayıdaki ÖO-SAG katılımcısını
değerlendirdi. Sonuç olarak 69 gün aç kalan 220 kişinin %40’ı tarafımızdan
değerlendirilmiştir. (Bunlar Gebze, Ümraniye, Sakarya, Bursa Cezaevlerinin yanısıra
TİHV’ye başvuran az sayıdaki Konya, Eskişehir, Çanakkale, Ankara ve Malatya
Cezaevlerinin katılımcılarıdır)
Bu
yazıda, 18 hastanın klinik, nöropsikolojik, elektrofizyolojik (EEG, EMG, EP),
nöroradyolojik değerlendirmeleri ve pilot çalışma alanı olan Bayrampaşa
katılımcılarının klinik izlemlerinden oluşan çalışmanın klinik değerlendirmesi
yer alacaktır.
Klinik
Değerlendirme:
Hastalar:
AG ve ÖO’nu sonlandıran 18 hasta (3K, 15E) ilk 4 hafta içinde kliniğimizde
yatırılarak izlendi. Bunların 16’sı 1. ÖO ekibi ve SAG katılımcısı, bir hasta
2. ÖO ekibi katılımcısı, bir hasta da AG’ni 39. günde sonlandırmıştı. Bu
hastanın öyküsünden, genel durumunun kötüleşmesi üzerine AG’nin sonandırıldığı
ve IV glikoz tedavisinin uygulandığı izleyen birkaç gün komatöz tabloda kaldıktan
sonra kalıcı amnestik durumun olduğu öğrenildi.
Tablo.1
Hasta Grubunun Özellikleri
|
Aralık
(Ortalama) |
Yaş |
23-50
(29.9) |
Boy
(cm) |
158-186
(171.5) |
Açlık
öcesi ağırlık (kg) |
50-105
(69.6) |
Açlık
sonlandırıldığında ağırlık (kg) |
36-74
(47.7) |
Kaybedilen
ağırlık (kg) |
11-31
(21.8) |
AG-ÖO
sonlandırıldığında BMI* (kg/m2) |
11.8-18.4
(16.5)** |
*
Body Mass İndex=ağırlı (kg)/boyxboy (m2); kabul edilebilir en düşük BMI
değeri 20’dir
Uzun
süreli açlık sırasında ortaya çıkan semptomlar: Halsizlik, güçsüzlük hissetme
ve genelde açlığın ilerleyen döneminde yatağa bağımlı hale gelme, bilinç bulanıklığı,
sürekli kusma ve hıçkırık, ayağa kalktığında olan baygınlık hissi ve başdönmesi
(ortostatik hipotansiyon), gövde ataksisi, parestesiler, ‘duyu kaybı’, uyuşukluk,
ağrı ve karmplar, ışık-koku-sese aşırı hassasiyet, görmede azalma, gece körlüğü,
kulak çınlaması, kulakta uğultu, işitme kaybı, oksipital nevralji benzeri
başağrıları olarak özetlenebilir.
Açlığın
sonlandırılmasını takip eden saatlerde İstanbul Tıp Fakültesi acil servisine
getirilen 8 hastanın, 6’sının bilinci çeşitli düzeylerde (sommılans-stupor)
bozuktu. Tamamının yatağa bağımlı olacak düzeyde genel durumu kötüydü, 4’ünde
pnömoni enfeksiyonu saptandı. Pediyatri Bölümü, Beslenme ve Metabolizma Bilim Dalı’nın
konsültasyonu sonucu hepsinde ağır protein enerji malnütrisyonu olduğu belirtildi.
İzleyen
günlerde de başvurularla sayıları 18’e ulaşan hastalara acilen tiamin replasmanı
yapılmaya başlandı (ilk saatlerde acile başvuran 8 hastanın tamamının damar yolu açıktı
ve %20 dextroz perfüzyonu devam etmekteydi; daha sonra başvuranlarada aynı şekilde ilk
dönemde tiamin replasmanı yapılmadan dextroz yüklendiği öğrenildi). Hastalara
pozitif azot bilançosunun sağlanması ve katabolizmanın durdurulması için Beslenme ve
Metabolizma Bilim Dalı’nın konsültasyonları doğrultusunda total parenteral
nutrisyon, semielementer nutrisyon veya polimetrik diyet uygulandı. Ayrıca folik asit,
A-E-K ve B kompleks vitamin replasmanı yapıldı.
18
hastanın ilk dönem muayene bulguları ve 1. yıl sonu muayene bulguları aşağıdaki
tablodadır.
SEMPTOM
VE BULGULAR |
İLK
MUAYENE hastalar (n=18) |
1.
YIL SONU MUAYENE hastalar (n=18) |
Bilinç
değişiklikleri (ılımlı konfüzyondan somnolans stupora kadar |
12 |
0 |
Korsakoff
amnezisi |
10 |
10 |
Apati
Öfori,
çocuksu davranışlar Depresyon ve şizofrenim psikoz
Yoğun anksiyete bozukluğu |
5
3
2
1 |
6
0
2
0 |
Nutrisyonel ambliyopi Görme kaybı, opptik diskte
ödem ve solukluk
Retinal
kanamalar Xeroptalmia
Gece körlüğü
Konjunktivit |
9
2
3
2 |
0
0
0
0 |
Aşırı
ses hassasiyeti
Kulak
çınlaması, işitme azalması
Pozisyonel
vertigo |
16
3
2 |
0
2
1 |
Horizontal
nistagmus Vertikal nistagmus |
18
8 |
18
2 |
Oftalmoparezi |
12 |
0 |
Gövde
ataksisi
Ekstremite
ataksisi |
18
4 |
10
5 |
Kas
atrofisi
Kas
zaafı |
10
5 |
0
0 |
Tendon
reklekslerinde azalma |
5 |
0 |
Vibrasyon
duyusunda azalma
Pozisyon
duyusunda karıştırma |
6
1 |
0
0 |
Tablodan
da anlaşılacağı gibi, ilk muayenelerinde hastaların semptom ve bulguları çok renkli
ve yakınmalarla uyumluydu. Nörolojik semptomlar içinde dikkat çekici olan ve 1. yıl
sonunda halen devam eden ve sekel olarak değerlendirilebilecek bulgular ise
Wernicke-Korsakoff Hastalığı’na (WK) aitti.
WK,
Tiamin (Vitamin B1) eksikliğine bağlı gelişen iki aşamalı bir tablodur. B1,
karbonhidrat metabolizmasında kullanılan bir koenzimdir. Tahıllarla -özellikle
ekmekle- yeterli miktarda kolayca alındığından normalde eksikliği yaşanmazken, uzun
süreli açlıkta eksikliği ortaya çıkabildiği gibi, açlığın sonlandırılmasında
yeterli Tiamin desteği sağlanmadan şekerli sıvıların damar yoluyla verilmesiyle,
kritik düzeydeki vitamin B1 depoları, verilen şekerin metabolizması için tüketileceğinden,
hastalığın ortaya çıkacağı söylenebilir. İkinci durum, daha önceki AG’lerinin
sonlandırılmalarında ve 1996 yılında kısmi olarak gerçekleşmiştir.
*Klasik
olarak Wernicke Ansefalopatisi (WA): Tetraddır.
Bilinç
değişiklikleri (Uykuya eğilimli halden daha ağır zihinsel bulanıklığa kadar artan
bir tablodur)
Oftalmoparezi
(Diplopi)
Nistagmus
Ataksi
(Gövde ataksisidir, bazen ekstremite ataksisi eşlik edebilir)
Bunu
takip eden sürede ise Korsakoff Sendromu gelişebilmektedir. Korsakoff Sendromu amnezi
ile karakterizedir. Amnezinin retrograd bileşeni (hastalanmadan önceki birkaç yılı
kapsayan) ve anterograd bileşeni (yeni yaşantı parçalarının hafızaya
kaydedilememesi) mevcuttur. Amneziye eşlik edebilen duygulanım ve düşünce bozuklukları
nedeniyle çeşitli psikiyatrik tablolar da ortaya çıkabilir. Korsakoff Hastalığı için
demans denilemez. Tamamen amnezi ile sınırlı özgül bir durumdur. Demansın temel
bileşeni de unutkanlıktır ve hafıza kaybına bilişsel işlevlerin diğer bileşenleri
de eklenmektedir (dil yeteneği, karmaşık görsel algı, planlama, soyutlama, yargı
gibi). Korsakoff hastalarında ise sadece amnezi vardır, diğer işlevler tamamen
korunmaktadır, hatta bizim hastalarımızda yaptığımız testlerde ortalama standardın
belirgin üzerinde saptanmıştır. Korsakoff Sendromu bir limbik sistem hastalığıdır.
Limbik sistem belleğin giriş kapısı olduğu gibi, duygulanımın da düzenleyicisi
olan bir bölgedir. Buradaki hasar yaygın olduğunda çeşitli duygulanım ve düşünce
bozukluğu ile giden psikiyatrik tablolara yol açmaktadır. Bu nedenle Korsakoff
Hastalığının bir diğer adı da Korsakoff Psikozudur.
WK
veya WA tanısı alanların toplamı 39’dur. Yaşayanların %69’u hastalanmıştır.
Hastaların
%40’ında WA semptomların açlık sürerken 60’lı günlerde ortaya çıktığı söylenebilir
Pilot
çalışma alanı olan Bayrampaşa Cezaevi katılımcılarının mortalite ve morbodite
değerlendirmesinde:
Ölümler |
4
(%6.25) |
Wernicke-Korsakoff
Hastalığı
Wernicke
Ansefalopatisi
W-K
semptomu olmayanlar |
6
(%9.37)
33
(%51.56)
21
(%32.81) |
TOTAL |
64
(%100) |
|
|
Bu
sonuçlar Bayrampaşa Cezaevi örnek popülasyonuna aittir, 96 grevi koşullarına
özgüldür, daha farklı koşullarda değişebileceği öngörülebilir. Örneğin,
Mayıs 96’da ilk ölüm 61. günde olurken, 1982 Diyarbakır Cezaevinde 45,50, 53 ve 55.
günlerde 4 kişi, aynı cezaevinde 1984 yılındaki ÖO’unda 49 ve 52. günlerde 2 kişi
yaşamını yitirmiştir. Diyarbakır koşullarının 96 grevine oranla çok daha ağır
olduğu söylenebilir.
Gelinen bu noktada açlık grevi devam ederken, grevcinin B1 vitaminini
şeker-tuz ve su ile birlikte alması gerekliliği açık ortaya çıkmıştır. Ancak
taraf olan kişi ve kurumlarca ölümlere rağmen besleniyorlar, açlık grevi
yapmıyorlar spekülasyonları devam ettikçe, ülkemizde açlık grevi geleneğine B1
viatmini alımının yerleşmesi güç olacak görünüyor. |