.........hor_line.gif (176 bytes)
.
left_cell4.gif (534 bytes)


2 Aralık 2000

BASIN AÇIKLAMASI
CEZAEVLERİNDEKİ ÖLÜM ORUÇLARI İÇİN
ACİL ÇAĞRI METNİ

            Türk Tabipleri Birliği, çeşitli cezaevlerindeki 137 tutuklu ve hükümlünün 44. gününe giren ölüm oruçlarını üzüntü ile izlemektedir.

            Varlık sebebi, insan sağlığının korunup, geliştirilmesi ve iyileştirilmesi olan bir meslek kuruluşu olarak, bir yandan ahlaki yükümlülüklerimiz, öte yandan mesleki sorumluluklarımız çerçevesinde, bu trajik durum karşısında derin bir infial duymaktayız.

            “İnsan sağlığı ve yaşamı” sözkonusu olduğu bugün; açlık grevi yapan tutuklu ve hükümlülerin bu tercihlerinin doğruluğu veya yanlışlığı üzerine tartışma zamanı değil, açlık grevlerine yol açan ortamların insanı merkez alan bir şekilde düzeltilebilmesi için HEMEN adım atmak zamanıdır. YARIN çok geç olacaktır.

            Daha dört sene önce çok sayıda insanın ölümü ya da ciddi tahribatı ile sonuçlanan ve kamu vicdanını derinden yaralayan Açlık Grevleri hatırlandığında, bir kez daha benzer tabloyu yaşamaya mahkum olmadığımız inancındayız.

Türk Tabipleri Birliği Açlık Grevlerini başından beri izlemektedir. İlgili Tabip Odalarında izleme ve olası durumlar için Muayene Birimleri oluşturulmuştur. Cezaevi Hekimleri ve ilgili meslektaşlarımızla Açlık Grevinde Hekim Tutumu ve Tıbbi Yaklaşım bir kez daha paylaşılmıştır. Yine Tabip Odalarımız gerekli muayeneler için Cumhuriyet Başsavcılıkları düzeyinde, sorunun çözümü için de çeşitli kurumlar düzeyinde girişimlerde bulunmaktadırlar. TTB Merkez Konseyi de Adalet Bakanlığı başta olmak üzere benzer girişimler gerçekleştirmektedir.

İstanbul Tabip Odası ilgili birimlerinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı izni ile Bayrampaşa Cezaevi’ndeki ölüm orucunda olan tutuklu ve hükümlüleri kendi istekleri doğrultusunda ve uygun prensipler ışığında muayene etmeye başlamasını ve dün Ümraniye Cezaevi için de izin verilmesini olumlu bir adım olarak değerlendiriyoruz. Bu uygulamanın yaygınlaşacağını umuyoruz.

            Buna karşın, son günlerde Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün tehlikeli durumların ortaya çıkması halinde doktorların müdahalesini içeren (tarafımızdan bilinmeyen) bir genelge yayınladıklarını ifade etmesi, Bakanlar Kurulu’nun ise “gerekli müdahale kararı” alması en azından büyük bir talihsizliktir ve sorunu daha da ağırlaştırır. Yıllardır oluşturulan insanlık ve tıp biliminin birikimlerini bir genelge ve/veya idari emir ile ya da hekimlik mesleği açısından hiçbir bağlayıcılığı olmayan Cezaevi Protokolü ile yokedebilmek mümkün değildir, dahası böyle bir tutum idari işlevlerin sınırlarını unutmak anlamına gelir.

            Bu sebeple hekimlik mesleğinin çeşitli amaçlar için bir araç haline getirilmesine Türk Tabipleri Birliği’nin izin vermesi düşünülemez.

            Açlık grevi kişilerin kendi iradeleri ile karar verdikleri trajik bir tutumdur ve konuyla ilgili Uluslararası ve Ulusal Hekim Belgeleri çok açıktır.

            “Bir hekim açlık grevcisinin bakımını üstlendiği andan itibaren o kişi hekimin hastası olur. Bu durumda hasta-hekim ilişkisindeki tüm uygulama ve sorumluluklar, karşılıklı güven ve gizlilik de dahil olmak üzere geçerlidir”.

            “Hastanın kendi aldığı karara saygı göstermek hekimin görevidir.

            “Son karar temel çıkarları hastanın iyiliği olmayan üçüncü tarafların müdahalesine bırakılmadan hekimin bireysel insiyatifine terkedilmelidir. ... Eğer doktor hastanın tedaviyi reddetme kararını kabul etmeyecekse, hastanın başka bir doktora yetki vermesine olanak tanınmalıdır.”

            “Eğer hastanın bilinci bulanır ya da komaya girip kendi başına karar alamayacak durumda olursa, hekim hastanın açlık grevi sırasında aldığı kararı daima dikkate alarak ve bu bildirgenin 4. maddesini (bir üst paragraf) göz önünde bulundurarak hastanın çıkarı için en iyi olan bundan sonraki tedavi konusunda serbest olacaktır.”

(Dünya Tabipler Birliği-Açlık Grevcileri konusunda Malta Bildirgesi, 1991)

            “Hastanın tedaviyi reddetmesi temel bir haktır ve hekimin hastanın bu arzusuna hürmet etmesi (ölümüne neden olsa bile) etik olmayan bir davranış sayılmaz.”

 (Dünya Tabipler Birliği, 1992)

            Bu bölüme, son günlerde çözüme hiçbir katkısı olmayan kimi açıklamalar sebebiyle zorunlu olarak yer verilmiştir.

            Başta cezaevi hekimleri olmak üzere tüm meslektaşlarımız bu prensipler ışığında mesleklerini uygulamaktadırlar. İdari yöneticilerin de mesleğimizin prensiplerine hürmet edeceklerini, meslektaşlarımızı zor durumda bırakmayacaklarını umuyoruz. Aksi durumda Türk Tabipleri Birliği’nin gerekli çabayı göstereceği açıktır.

            Biz ölümü konuşmak istemiyoruz. YAŞAMI konuşmak/korumak istiyoruz.

            Açlık grevlerine yol açan ortamların, insanı merkez alan bir şeklide düzeltilmesi ve dolayısıyla  ÖLÜM’ü aşmak mümkündür. Bunun için ilgili bakanlıklar, meslek kuruluşları, ilgili kurumlar, tutuklu ve hükümlüler ile hep birlikte üretilecek çözüm yolları mevcuttur.

Bunun için biraz CESARET gerekiyor. Önce İNSAN demek gerekiyor.

Türk Tabipleri Birliği olarak, bu süreçte üzerimize düşen tüm görev ve sorumlulukları yerine getireceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz.

YARIN çok geç olacaktır.

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
MERKEZ KONSEYİ


Açlık Grevinde Hekim Tutumu Tıbbi Yaklaşım Broşürü TTB Web Sitesi’nde mevcuttur. (http://www.ttb.org.tr/aclik_grev/index.html) veya (http://www.ttb.org.tr).

Ana Sayfa

.

Sayfa Başı

Başa Dön

. . . .