Tarihçe

Avrupa Birliği’nin temelinin atıldığı Roma antlaşmasının hemen ardından, 1958 yılında Avrupa’daki tıp eğitimi ve uygulamaları ile ilgili standardizasyon çalışmaları başlamış ve tıpta uzmanlık eğitimi ve uygulama alanın organize edilmesi için UEMS (Avrupa Tıp Uzmanları Birliği (ATUB) kurulmuştur. ATUB, uzmanlık alanları, çalışma koşulları ve yasal durumlarına bakmaksızın Avrupa Birliği’ndeki tüm uzman hekimleri bir araya toplamak için kurulmuştur.

ATUB’un kuruluşunda belirtilen ve halen geçerli olan temel amaçları; Avrupa’daki tıpta uzmanlık uygulamalarının niteliğinin ilerletilmesi, harmonizasyonu ve uluslararası düzeyde tıp uzmanlarının statülerinin ve toplumdaki rollerinin savunulmasıdır. ATUB aynı zamanda AB’deki diğer tıp ile ilgili kuruluşlar ile birlikte uzman doktorların Avrupa’da eğitim derecelerinin karşılıklı tanınmasını ve serbest dolaşımlarını sağlayacak düzenlemeleri hazırlamak ile de görevlendirilmiş ve bu doğrultuda çalışmalar yapa gelmiştir.

ATUB’un evrensel amaçları TTB ve Türk halkına en kaliteli uzmanlık hizmeti verilmesi ve bu amaçla çağdaş standartlarda kaliteli uzman hekim yetiştirilmesi amacı ile kurulmuş tıpta uzmanlık derneklerinin amaçlarıyla örtüşmektedir. ATUB’un kurulması ile birlikte Avrupa ülkelerinde tıpta uzmanlık alanının sahipleri olan tıp uzmanlığı ile ilgili kurulmuş devlet dışı toplum kuruluşları, yani dernekler bu kuruluş bünyesinde birleşerek organize olmuşlar ve bilimsel ve mesleki çalışmalarını ATUB şemsiyesi altında sürdürürken Avrupa ülkeleri arasında eğitim ve uygulamaların standardizasyonu için de çaba harcamaya başlamışlardır.

Başta birkaç devlet tarafından başlatılan bu çalışmalar daha sonra AB’liğinin oluşumu ve genişlemesi ile genişlemiş ve sonunda AB’nin günümüzdeki halini alması ile 27 asil üye ülke: 24 AB üyesi ve İsviçre, Norveç ve İzlanda’nın (EFTA üyeleri)

tıpta uzmanlık ile ilgili sivil toplum örgütlerini içeren bir kuruluş halini almıştır. Bu genişleme ile birlikte çok dilli, çok kültürlü ve çok farklı eğitim ve toplumsal sistemlerden gelen farklı ülkelerdeki tıp uzmanlığı eğitimi ve uygulamalarının ortak bir paydada birleştirilmesi, standardize edilmesi ve akderedite edilmesi gibi dev boyutta bir işte ağır fakat kararlı ve yapıcı adımlar atılarak önemli yol kat edilmiştir. Avrupa’da tıpta uzmanlık alanının yeniden yapılandırılmasının Sağlık Bakanlığının olumsuz tavrı ve engellemeleri gibi farklı boyutları olmasına rağmen ülkemizde yıllardır süren tababet uzmanlık tüzüğü çalışmaları örneği de göz önüne alındığında ne derece zor ve yıpratıcı bir süreç olduğu anlaşılabilir.

Doğal olarak dışlamak ve cezalandırmak değil, en iyisinde birleştirmek, ve ortak doğruları bulmak yöntemi ile, üstelik farklı ülkelerin karmaşık bürokratik sistemleri içerisinde hareket etmek zorunda kalan ATUB da çalışmalarında yer yer hantal kalmakta, çıkmazlar ile karşılaşmakta, ancak, zaman zaman ağır da olsa çalışmalarını başarıyla sürdürmektedir.

ATUB konusunda her zaman göz önünde bulundurulması gereken bir temel bilgi çalışmalarının sonunda alınan kararların büyük kısmının tavsiye niteliğinde olduğu, ülkelerin yasal hükümleri üzerinde bir zorunluluk içermemesidir. İhtisas süreleri gibi temel kavramlar dışındaki bu kararlar ülkeler arasındaki anlaşmaların üzerinde değildir. Bu, özellikle serbest dolaşım gibi konularda hekimlere, ülkelerarası ikili anlaşmalar üzerinde bir hak vermemekte, ancak aldığı eğitimin ATUB standartlarında olduğunun belirlenmesi bir hekim için büyük avantaj olup yakın zamanda bir ön koşul haline gelecek gibi görünmektedir.

Yurdumuzda da tıpta uzmanlık eğitimi ve hizmetinin en üst düzeyde verilmesi, tıp uzmanlarının statülerinin en üst düzeye yükseltilmesi temel amacı ile çalışan sivil toplum örgütleri olan uzmanlık derneklerimizin bir kısmı yıllardır Avrupa ve diğer ülkelerde kendi disiplinlerinde kurulmuş dernek ve birlikler ile yakın ilişki içerisinde idiler.

Bu derneklerden Türk Plastik ve Rekonstrüksyon Cerrahisi Derneği 1992 yılında uzun süredir ATUB’un plastik cerrahi specialist section’unda sürdürdüğü ortak çalışmalar esnasında bu seksiyona resmi üye olmak için başvurduğunda herhangi bir derneğin kendi alanında ATUB’un ilgili seksiyonlarında yer alabilmesi için önce Türkiye’nin ATUB üyeliğine başvurması gerektiğini öğrenmiş ve Türkiye adına ATUB’a AB kurallarınca tüm hekimlerin sivil toplum örgütü olan TTB’nin üye olabileceğini öğrenmiştir. Bunun üzerine dernek yöneticileri TTB’ne başvurmuş ve TTB ATUB ile yazışmalara başlayarak üyelik başvurusunda bulunmuştur.

Dönemin TTB başkanı Dr. Selim Ölçer ve yöneticilerin de yoğun çabaları ile ATUB’un istediği dosya hazırlanmış ve 1993 tarihinde ATUB genel kurulunda oy birliği ile yurdumuz ATUB asosiye üyeliğine kabul edilmiştir. ATUB ile ortak amacımıza ulaşmak için çalışırken TTB-UDKK ile UEMS ilişkilerinin ve dernekler ile uzmanlık alanlarındaki ATUB birimleri arasındaki ilişkilerin en üst düzeye çıkarılması gereklidir.

ATUB kurallarınca ATUB asil üyesi olabilmek için başvuran ülkenin AB üyesi olması gereklidir. Bunun dışındaki ülkeler kabul edildikleri takdirde asosiye üye olurlar. Asosiye üyeler oy kullanma dışında asil üyelerin tüm hak ve yükümlülüklerine sahiptirler. Herhangi bir konuyu gündeme getirebilir karar aldırtabilir ancak oy kullanamaz.

Türkiye AB üyesi olduğunda ATUB asil üyeliği de gerçekleşecektir. Şu anda TTB ATUB’un yıllık ücretini yatıran aktif associate üyesidir. UDKK üyesi tüm dernekler ATUB altında çalışan kendi disiplinlerinin tüm kuruluş ve çalışma guruplarına aynı şartlar ile katılma hakkına sahiptir. Bu hakkın engellendiği durumlarda UDKK - TTB – UEMS Genel Sekreterliği aracılığı ile ilgili engellenme kaldırılacak ve ilgili derneğin alanındaki ATUB çalışmalarına katılımı sağlanacaktır.

TTB’nin ATUB üyeliğinin en olumlu ve somut meyvası üyeliğimizin hemen ardından Türkiyede uzmanlık eğitimi ve pratiğinin çağdaş standartlarda ilerlemesi için her biri kendi disiplininde uğraş veren uzmanlık derneklerinin bu ortak amaç doğrultusunda bir araya gelmesi oldu. Ulusal uzmanlık derneklerimiz ATUB organizasyonuna benzer bir yapılanma ile TTB şemsiyesi altında bir araya geldiler ve Uzmanlık Dernekleri Koordinasyon Kurulu’nu (UDKK) oluşturdular. ATUB yapılanmasında da her alanda tüm ülkelerin ilgili derneklerince oluşturulan uzmanlık alanları (specialist section) aralarında koordinasyon kurulduğu tepedeki ortak yönetimin (ATUB genel kurulunun) şemsiyesi altında toplanmaktadır.

UDKK uzun süredir kendi alanlarında organize olan ve çalışmalar sürdüren tüm derneklerin bir araya gelerek ortak bir güç oluşturmaları ve kısa sürede türkiyede ki uzmanlık eğitimi ve uygulaması alanındaki yeniden yapılanma çalışmalarında çağdaş güçlü bir ses oluşturmalarına ve tek bilimsel otorite haline gelmelerine neden oldu. AB’nin ilgili resmi kuruluşunun, ATUB’un üyesi olması UDKK çalışmalarının bu konudaki olumsuz ve engelleyici tavrını her zaman sürdürmüş olan resmi otoriteler karşısında daha güçlü olarak savunulabilmesini de sağladı.

UDKK’nın çalışmaları kuruluşundan itibaren uzmanlık eğitimi ve uygulaması alanının hukuki altyapısını oluşturan ve uzun süredir çağdaşlaştırılması ve güncelleşmesi amacı ile değişikliği söz konusu olan tababet uzmanlık tüzüğü oluşturulması çabalarında odaklanmıştır. Sağlık Bakanlığı’nın bu süreçteki olumsuz ve engelleyici tavrı zaman zaman bu çabaların boşa gittiği izlenimi yaratmasına rağmen, harcanan emekler uzmanlık alanının yurdumuz gerçeklerine ve çağdaş normlara uygun olarak hazırlanması açısından önemli bir bilgi birikimi oluşmasına ve yol kat edilmesine neden olmuştur.

UDKK aynı zamanda dernekleri toplum sağlığı ve eğitim gibi asli görevleri üzerinde yoğunlaşmalarını sağlamış, dağınık alanlardaki güçlerin birleştirilmesini ve üye derneklerin Avrupa’daki alanlarındaki kuruluşlar ile ortak çalışmalarına da neden olmuştur. TTB’nin eğitim, kredilendirme, etik kurulları gibi diğer birimleri ile ortak çalışmaları da her gün meyvalarını vermeye devam etmektedir.

UDKK – ATUB ilişkileri ATUB başkan ve sekreterleri dahil yöneticilerinin yurdumuzu ve TTB-UDKK toplantılarını ziyaretleri gibi yakın istisnalar göstermekle birlikte gönüllü katılınan birkaç toplantı dışında birebir görüşmeler ile değil yazışmalar yolu ile sürdürülmüştür. İlişkilerin daha yakınlaştırılmasının yararlı olacağını düşünerek genel kurulumuzda ve yönetim kurulu toplantımızda da görüştüğümüz üzere 2004 yılında ATUB genel kuruluna bir heyet ile katılma kararı almıştık. Bu katılımın amacı 1.yurdumuzun 1993 yılından beri üye olduğu UEMS’de aktif temsilini sağlayarak AB bünyesindeki ülkelerdeki meslektaşlarımız ile ikili ilişkiler kurmak ve geliştirmek; 2. UEMS ve Avrupa genelinde alanımızla ilgili gelişmeleri takip ederek bunları üyelerimize ve TTB’ne ileterek çalışmalarımızda bize yardımcı olacak yeni açılımlar sağlamak idi.

Bu amaçlar ile ATUB’un Portekiz’de yapılan 2004 güz olağan genel kuruluna 4 kişilik bir heyet ile katıldık. Bu katılım esnasında ATUB bünyesinde çalışan bazı çalışma guruplarının içerisinde (uzmanlık eğitimi, sürekli tıp eğitimi-kredilendirme, seksiyonlar-boardlar ile ilişkiler vb) yer almak ve yurdumuzun da bu çalışmalara aktif olarak katılımını sağlamak imkanı elde ettik. Toplantı süresince kurduğumuz ilişkilerin olumlu bir yansıması İstanbul’da düzenlediğimiz Tıp Eğitimi Kurultayına ATUB genel sekreterinin ve Britanya delegasyonu başkanının katılmasını sağlamak oldu.

Toplantıda yurdumuzdaki uzmanlık eğitimi ve uygulamaları ile ilgili yaptığımız kısa bir konuşma ilgi ile karşılandı.

Bu konuşma esnasında ATUB 2009 genel kurulunun yurdumuzda yapılması için yaptığımız davet oy birliği ile kabul edildi. Tüm AT üyesi ülkelerinden meslektaşlarımızın katılımı ile gerçekleştirilecek ATUB genel kurulunun belki de bir Tıpta Uzmanlık Eğitimi kurultayı ile eş zamanlı gerçekleştirilmesinin sadece AT içerisinde tanınmamız ve kabulümüz değil her açıdan önemli yararları olacağına inanıyoruz. TTB ve UDKK’nın önümüzdeki temel hedeflerinden birisi meslektaşlarımız, çalışma guruplarımız ve üye derneklerimizin üyesi olduğumuz ATUB altında çalışan ilgili kuruluşlara daha aktif katılımı ve söz sahibi olmasıdır.

ATUB toplantılarına sadece yönetim düzeyinde değil uzmanlık alanlarındaki teknik toplantılar düzeyinde de mümkün olduğunca sık ve aktif katılım yararlı olmanın ötesinde bir gerekliktir. Bu toplantılar Avrupa’daki meslektaşlarımız ile ülkelerimizdeki sorun ve gelişmeleri paylaşma ve tartışma imkanı sunmakta ve ortak çözüm arayışları imkanı sunmaktadır. Toplantılara katılım 2004 genel kurulunda olduğu gibi ATUB karar ve çalışmalarının üyelerimize duyurulması ve güncel gelişmelerin doğru yorumlanarak, ilgili derneklere yansıtılması açısından da şarttır.

Bu açıdan değerlendirildiğinde toplantıya katılımımız sadece üstteki amaçlar değil Harmonizasyon/serbest dolaşım çalışmalarına yönelik karşılıklı bilgi aktarımı, Sivil toplum örgütü olarak devlet ve bürokrasiye karşı çabalarımızda bize yardımcı olacak teknik ve politik yeni açılımlar kazanmak, İkili ilişkilerin geliştirilmesi ve ülkemizdeki tıpta uzmanlık alanı ve derneklerin tanıtım

ı süreçleri açısından değer taşımaktadır.

Bu toplantılara katılım ve kurulan ikili ilişkiler AB içerisindeki gelişmeleri izlemek ve yönlendirme imkanı sağlamaktadır. Bu ilişkiler Türkiye gibi on binlerce hekimin bulunduğu bir ülkenin AT üyeliği sürecinde Avrupa’daki meslektaşlarından eksik yönlerini tespit etmek ve güçlendirmek imkanı sağlamakta, bu gelecekte meslektaşlarımızın kendi disiplinleri içerisinde kabulünü sağlayacağı gibi AB ülkelerinin de bir çok açıdan ihtiyaç duydukları Türk hekim gücüne hazırlanmaları açısından önem taşımaktadır.

Her açıdan yararlı bu ilişkinin ATUB genel kurullarına düzenli katılımımız ile sürdürülmesi şarttır. UDKK’nın en az bunun kadar önemli bir görevi de üye derneklerin Avrupa’daki ilgili seksiyon ve çalışma gurupları ile düzenli organik ilişki kurmasınısa AB içerisindeki “asistan hekimler birliği, maaşlı hekimler birliği, pratisyen hekimler birliği, tıp eğitimi kuruluşları” gibi diğer hekim organizasyonları seviyesinde de kurulmalı, geliştirilmelidir.

Prof. Dr. Umut Akyol
TTB-UEMS Temsilcisi