e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

15 Ocak 2003  Sayı: 97

 

“Tek çatı”da karmaşa

AKP Hükümeti’nin programında ve acil eylem programında yer alan “sosyal güvenlikte tek çatı uygulaması”, “paran kadar sağlık” anlayışının bir devamı niteliğini taşıyor. Yeterli hazırlıktan yoksun olan projede, finansın nereden sağlanacağı ve nasıl bir organizasyonda somutluk kazanacağı netlik taşımıyor.

Tıp Dünyası - ANKARA- Türk Tabipleri Birliği (TTB) İkinci Başkanı Dr. Metin Bakkalcı, 58. hükümetin yaşama geçirme hazırlıklarını sürdürdüğü “sosyal güvenlik kuruluşlarının tek çatı altında toplanması” uygulaması konusundaki hazırlıkların karmaşa içinde yürütülmesini eleştirdi. Bakkalcı, öngörülen modelin 1980’den bu yana uygulanan sağlık politikalarından hiçbir farkı olmadığını, geçmiş hükümetler döneminde gündeme getirilen “Kişisel Sağlık Sigortası”, “Genel Sağlık Sigortası”, “Sağlık Sandığı” projelerinde olduğu gibi bunun da, Dünya Bankası ve IMF önerilerinin doğrudan tercümesi olduğunu söyledi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşarlığı’nca “Sosyal Güvenliğin Tek Çatı Altında Toplanması Ve Genel Sağlık Sigortası” ile ilgili olarak 13 Aralık 2002 Cuma günü saat 10.00’da düzenlenen “Kurumsal Yapı ve İşleyiş Alt Komisyonu”nun toplantısına TTB adına katılan Bakkalcı, değerlendirmelerini Tıp Dünyası’na aktardı. Son anda, herhangi bir bilgi verilmeden çağrıldıkları toplantının, 7 alt komisyondan birinin toplantısı olduğunu ve bu alt komisyonların toplantıları sonucu ortak rapor oluşturulacağını orada öğrendiklerini belirten Bakkalcı, böylece resmi kurumların temsilcileri düzeyinde daha önce başlatılan bu çalışmanın bir noktasına dahil olabildiklerini kaydetti.

Halen, konuyla ilgili detaylı bilgilere sahip olmadıklarını ve bu nedenle net bir değerlendirme yapma şansı olmadığını bildiren Bakkalcı, ancak yeterince değerlendirme ve bilimsel çalışma yapmadan, ortada yeterli birikim olmadan salt bir takvimi yetiştirme adına -acil eylem programını yetiştirme adına- bir çalışma yürütüldüğünden kaygı duyduklarını anlattı.

Hükümet programında da, acil eylem planında da “varolan sosyal güvenlik sisteminin devletin sırtında bir kambur haline geldiği” tespitinin yapıldığına işaret eden Bakkalcı, bu amaçla, sözde sosyal güvenlik sistemini devletin sırtında kambur olmaktan çıkaracak yeni bir yapılandırma ortaya konduğunu söyledi. Bakkalcı, bu bilinen ifadenin dışında programdaki ayrıntıların, 1980’den sonra gündeme gelen, 1991’den sonra somut programlara dönüşen, her hükümet döneminde yeniden gündeme getirilen, IMF ve Dünya Bankası önerilerinin tam tercümesi projelerden hiçbir farkı olmadığını gösterdiğini belirtti. Bakkalcı, şu görüşleri aktardı:

“Sosyal güvenlik tartışması son derece önemlidir. Bunun içinde öncelikle, sosyal güvenliğin alt başlığında tartışılması gereken konuların neyi hedeflediğinin, bu hedef için nasıl bir yöntem esas alındığının ve bu yöntemin nasıl bir organizasyonda somutlaştırılabileceğinin tartışılması gerek. Burada kritik soru ise finansmanın nereden sağlanacağıdır. Buna yanıt verilmiyor ancak siyasi iradenin kaçamayacağı soru budur. Bunu yanıtlamadan hiçbir yöntemi ve bunu gerçekleştirecek organizasyonu tartışabilmek olası değil.”

Uzun süredir prim esası bir sigorta sistemi önerildiğini anımsatan Metin Bakkalcı, primin nasıl toplanacağının belirsiz olduğuna işaret ederek, “Bu kadar eşitsizlik yarattıktan sonra bu finans kaynağını eşitsizlikten mağdur olmuş ülkenin çoğunluğundan mı alacaksınız yoksa birikimi olan kesimden mi alacaksınız” sorusunu yöneltti. Bakkalcı, bütün olasılıkların bu konuda çalışanların üzerine yeni bir yük geleceğini gösterdiğini söyledi.

Programda ödenen primle belli bir hizmet alınmasının öngörüldüğünü aktaran Bakkalcı, ek hizmet almak isteyen kişinin ek prim ödemesi gerektiğini anımsatırken, “Sağlık hizmeti ya vardır, ya yoktur. Sağlık hizmetini paketlemek, basamaklandırmak son derece trajik bir durumdur. Sen aynı düzeyde alman gereken sağlık hizmetinin bir bölümünü alabileceksin. Ben senden daha güçlü maddi imkana sahip olduğum için daha fazla hizmet alabileceğim. Sağlık hizmeti  nasıl böyle kategorileştirilebilir? Bu bizim açımızdan en infial uyandıran noktadır” diye konuştu.

Sosyal güvenliğin ruhunun denge kurmak olduğunu belirten Metin Bakkalcı, bu konularda önce geçmişin değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Bakkalcı, elde kuvvetli bir hazırlık, en azından kamuoyuyla paylaşılmak üzere iyi hazırlanmış bir doküman olmamasının ya da paylaşılmamasının bile bu teknik komisyon çalışmalarının ne kadar geçersiz olduğunu ortaya koyduğunu kaydetti. Bakkalcı, TTB olarak, toplumun bilgilenmesi çerçevesinde bütün bu taslakların kamuoyu ile paylaşılması konusunda bir basınç oluşturacaklarını, daha fazla tahribata yol açacak her türlü çalışmaya karşı pozitif bir çaba içine gireceklerini belirterek, “Bu ülkenin yeterli kaynakları vardır ve bunu ülke insanının lehine artırmak mümkündür” dedi.

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön