e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

1 Ocak 2003  Sayı: 96

 

Seni yazmak değil, sana yazmak...

Nilgün Abla,

Seni yazmak değil, sana yazmak istedim.

Hani çok önemseyip birinci sıraya koyduğumuz (gündelik yaşamda sıklıkla söylemeyi unuttuğumuz) duygular var ya; onlar üşüştü üzerime...

Bu söylemediğimiz, kaçtığımız duyguları dillendirmediğimiz gibi, eylemlere dökmede de ihmalkar olabiliyoruz ya; onların baskısı hissedilir hal aldı.

Doğumgünlerinde önce yanına uğramayı gündelik koşturmacanın arkasına koymuşken, sonra telefonla seslerimizi buluşturmayı da ihmal edip, cep telefonu ile “unutmadım” mesajı yollamak yetmiyormuş insanlara, bugün durduğumuz yerden bakınca.

Teknolojileri son raddesine kadar ilişkilendirsek de yaşamımızla, insanlar ve duyguların makinelerin daha önünde yer almasını (arzu etsek de) becerememişiz. Bir insan, görüntüsüyle, sesiyle, konuşma vurgusuyla, tonuyla, sıcaklığı, duygularıyla yaşanmadıkça aslında kapsama alanının dışındaymış (bu kez acıtıcı bir şekilde hatırladık).

Yaşamı olumlu bir süreç şeklinde sürdürmek becerisini gösteremiyor her birey. Gündelik yaşamın kirlenmişliğinden, olumsuzluklarından etkilenmemek de hiç kolay değil. Oysa seni tanıyanlar, kocaman bir gülüşe eşlik eden pozitif duygu dalgalarının aktığı bir güzel insanı gördü. Hiç anlaşılamadı belki tüm olumsuzlukları, kirlenmişlikleri aslında yüreğinde eritip, yok edip çevreye sunduğun (bu kez acıtıcı bir şekilde anladık).

Şimdi durduğumuz yerde herkes kendinde, iç hesaplaşmalarda üstüne düşen oranda suç bulmaya çalışıyor, oysa ki suç/suçlu bulmak sonucu değiştirici bir katkı sağlamayacak.

Ne çok insan güzelliklerinden, senden kazandıklarından/edindiklerinden bahsederse, o kadar çoğalır sana ilişkin duygular; bencilce kendi kendimize yaşamamak iyilikleri, güzellikleri çoğaltmak yaşamda üstümüze düşen görevimizdir belki.

Dr. Neşe Göl

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön