e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

1 Aralık 2002  Sayı: 95

 

Güzel Adama;

11.gif (87699 bytes)O bir bilimadamıydı. Adam gibi bir bilimadamı. 38 yaşında profesör olmuş, alanında yoğun birikimi olan ama kendisini alanla sınırlamamış gerçek bir bilim ve düşünce adamı. “Yeniversite” adlı kitabında tanımladığı “bilimi” uygulayan bir adam: “bilim; gerçeğin, olağanda, olağandan sapkınlıkta (hastalıkta); özgürlükte, baskı altında; yalnızken ya da türdeşlerinin arasında; varlıkta ya da yoklukta vb. sergilediği normlar ve norm dışı tepkiler ile insanın yakın ve uzak fizik çevresi arasındaki ilişkilerin araştırılması, bu konunun ayrıntıları olarak algılanmasıdır” dedi ve böyle algıladığı bilimin sürekli peşinde koştu.

O; felsefeye meyli nedeniyle benim “bilge” olarak değerlendirdiğim bir meslektaşımdı. Yine yukarıdaki kitabında; bilgeliğe dayalı bilimin tıkanma noktasına geldiğini ve “yepyeni bir eşiği aşarak bilgi ve bilgeliğin sentezinden yepyeni bir bilim anlayışı, yeni bir bilim dili, yeni öğretim ve eğitim amaçları gelişecektir” dedi. Böyle tanımlanan bilimi ve bilgeliği kendinde buluşturan Ali’yi şimdiden özledim ve şu anda fiziki acı duyuyorum.

Ali; “bilgiyi, üretmek ve demokratikleştirmek” için çabaladı. Pekçok bilimsel araştırma, yayın, dergicilik, kitap, konferans, tartışma... Bunların arasında bir çeviri kitabı nerdeyse 20 yıl önce, henüz Ali’yi tanımadan dikkatimi çekmişti. Sanırım adı: “Birinci Basamak Hekimleri için Cerrahi”. Hakeden birine devretmişim, bulamadım. Ama çok etkilenmiştim, konu seçiminden ve kitaptan.

Sonra Ali’yi ve Jale’yi yakından tanıdım. Bilim ortamımıza; büyük bir keyifle kattıkları, enerjileri, sevecen, aileden gelen doymuş, oturmuş tavırları ile birlikte olmaktan müthiş keyif aldığımız dostlarımız oldular. Her buluşma yeni şeyler keşfettirdi; hep, “daha sık görüşelim” dedik. Coğrafyalar farklıysa da “heyecan aynı, keyif farklı değil” dedik, ama daha sık buluşamadık. Yine de birbirimizi sıkıca izledik.

Güzel adam 1985 yılında; “Sevgili İskender’e ve Füsun’a (bir de böylesi)” diye imzaladığı; “bir ben, bir de kendim” adlı şiir kitabında;

“... artık gözlerde pırıl pırıl bir hüzün mü olur,

içli bir neşe mi boğulur beyazlarda

sevdayla ölürüz”

diyor. O dopdolu yaşadığı bu dünyadan sevdayla giderken, bizi, gözlerimizde ve ruhumuzda yoğun hüzünle bıraktı.

“bir kez dağılmış bir geleceği toparlamak birkaç yıl alacak kim bilebilir, düşünmek yoruyor beni” dizelerinde olduğu gibi- birlikte geleceği toparlamaya ve düşünmekten yorulmaya en çok gereksinmemiz olduğu bir anda gitti. Oysaki “Berrak zihnin” geriye dönüşünü kutladığımız iki hafta öncesi ne kadar mutlu olmuştuk. Yaşama asılmasına nasıl hayranlık duymuştuk.

Ali;

“saat yediye beş var,

işim de çok neden saklamalı,

geri düşmek istemiyorum durmakla kazanılacak bir şey yok

süreklilikten ödül bekliyorum”

diyorsun.

Bilimsellik, bilgelik, dostluk... bunların hepsinden istediğin süreklilik ödülün var. Ama acelecilikten sınıfta kaldın. Ah şimdi o elli yıla sığdıramadığın hayaller? Onları; kendin gibi güzel Jale ve Haluk derleyip toplasınlar, bir de arkandan dövünen gençler, yetiştirdiklerin. Sensiz pek çok şey eksik olacak bizim için ve bilesin ki, (ve biliyordun ki) inanılmaz özleyeceğiz.

Dr.Füsun SAYEK

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön