e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

1 Ekim 2002  Sayı: 91

 

Balıkesir Tabip Odası: Hekimler sağlık sisteminin çarpıklıklarına feda ediliyor!

Dr. Tuncay Ertunç yaşamayı sevdiği kadar, yaşatmayı da bilen iyi bir insan, başarılı ve çalışkan bir hekimdi.

Ve o gün geldi (21 Ağustos 2002)...onu yitirdik.

Tıpkı, Dr. Erol Özaktan gibi.

Tıpkı Dr. Osman Gökden gibi....

Sadece Balıkesir Devlet Hastanesinde, son bir yılda ,kırk yaş civarı üç dinamik, çalışkan meslektaşımızı kalp kriziyle kaybetmiş bulunuyoruz...ve de onlarca başka meslektaşımız da kalp krizi nedeniyle yoğun tedavi görmekteler.

Bir rastlantı mı acaba bu krizlerin hepsi???

Sebebini sorgulamamak mümkün mü???

Hayır elbette.

Hekimlikten başka hiçbir meslekte; kalp krizi en sık rastlanan ölüm nedeni değildir.

Çünkü stres faktörünün en yoğun yaşandığı, en sıkıntılı ve zor mesleklerden biridir hekimlik.

İnsan yaşamıyla bire bir ilgilidir. En ufak bir ihmali kabul etmez. Sürekli yenilenmek, sürekli dikkat ister. Yorgunluğa, telaşa, sıkıntıya en ufak bile yer yoktur bu meslekte.

Hekim, iyi eğitimli olacaktır ki, hastasını iyi tedavi edebilsin. Hekim sağlıklı olmalıdır ki,sağlık dağıtabilsin. Hekim yorgun olmamalıdır ki, en ufak bir yanlış yapmasın. Öte yandan hekim, en zor anlarında bile, sıkıntısını sadece kendi kendiyle paylaşmak zorunda kalmaktadır.

Halbuki, günde yüz elli hasta muayene eden, sekiz-on kişilik ekiplerle bile ancak  yürütülebilecek vardiyaları, üç kişiyle yürütmeye çalışan, saatler süren acil ameliyatlar sonrasında bile fedakarca çalışmaya devam eden hekimlerimizin, ne sağlıklı bir görev sürdürebilmeleri, ne de kendi sağlıklarını koruyabilmeleri günümüz koşullarında maalesef mümkün değildir.

Özellikle son zamanlarda, hekimlik mesleği, tek amacı kâr olan bazı tekelci zihniyetler ve popülist politikalara alet edilerek, benzeri görülmemiş şekilde baskılara uğratılmış, pasifleştirilmeye çalışılmıştır. Hekimlerin, gerek maddi koşulları, gerekse psikolojik yapıları üzerinde yoğunlaşan baskılar; aile hayatlarını, meslek sevgilerini ve yaşam zevklerini derinden zedeleme sonucunu doğurmuştur.

Kimsenin, özellikle bazı   politikacıların, bırakın popülistlik, hangi amaçla olursa olsun, biz hekimlerin ve daha da önemlisi hastalarımızın yaşamlarıyla oynamaya, yaşamlarımızı tehlikeye atmaya hakları yoktur.

Hele hele son vardiya uygulamaları, hekim sayısının azlığına bakmadan, yapılan itirazlar dikkate alınmadan ve tam bir diretme halinde uygulanmaya başlanmıştır.

Bazı branşlarda nöbetten çıkan hekim arkadaşlarımız  aynı gece  vardiya yapmaya,vardiya çalışmasından polikliniğe, oradan ameliyathaneye koşuşturmaya başlamışlar, belki asistanlık döneminin genç yapılarının ancak altından kalkabileceği böylesine  bir yüklenim, kırk yaş ve üstü vücutlarda tehlike sinyalleri vermekte maalesef geç kalmamıştır.

İnsan yaşamının toplumdaki değeri azaldıkça, hekimlik üzerine oynanan oyunların sayı ve gücü de artmış, hekimler mesleklerinden  ya soğutularak ya da zor koşullarda çalışmak zorunda bırakılarak sürekli taciz edilmiş ve bunun faturası da, hep yaşanıldığı üzere, çok ağır olmuştur.

Akıl ve bilim yerine dogmayı, medeniyet yerine barbarlığı, sevgi yerine nefreti tercih etmeye zorlanan bir toplumsal yapıda, insan hayatıyla en yakından ilgili bir meslek olan hekimlik mesleğinin de ''tecavüze'' uğraması zaten beklenen bir sonuçtur.

İnsan hayatının bu kadar değersizleştirilmeye çalışıldığı bir ortamda, toplumun kıymetleri ve güzellikleri birer birer  doğranmakta, toprağın en verimli tabakasının, bilim dışı yöntemler uygulanarak yok edilmesi sonucu oluşan çoraklık örneğinde olduğu gibi, hekimlik mesleği de, en değerli hekimlerimizin,  göz göre göre   yok edilmesi sonucu gitgide çoraklaşmaktadır.

Biz Türk Hekimleri elbette bu felaketin farkındayız. Ama gene biliyoruz ki, bilim; deprem olacağını, sel olacağını, kulaklara haykırmış olsa da, bazıları, bile bile, sırf kendi çıkarları uğruna sağır kalma tercihinde bulunup, toplumu feda etmekten asla çekinmezler.

Benzeri bir durum tıp mesleği içinde gündemdedir.

Yakında, yeni çıkacak bazı kanun ve düzenlemelerle, zaten bozuk olan sağlık yapımızın daha da kötüleşeceğini biliyor ve herkesi uyarıyoruz. Bu uyarılarımızın bir işe yaramayacağını bilsek bile, barbar, çıkarcı, dogmatik toz bulutu arasında kaybolup gideceğini görsek bile;  uyarılarımızı sürdürmeye devam edeceğiz.

Türkiye'mizin sağlığının, sözde,  hasta hakları korunacakmış gibi bir maske altında sunulan  bu yeni düzenlemelerle, kimlerin ellerine bırakılacağını, hangi vicdansızların, biz hekimleri ve hastalarımızı sömüreceğini çok iyi bilmekteyiz ve herkesi,her kesimi bu konuda dikkatli olmaya çağırmaktayız.

Erol, Osman, Tuncay gibi acıları yaşamak biz meslektaşları için çok zor oldu. Hele hele bu kötü koşullar böyle devam edip giderse kim bilir  daha ne büyük acılar, ne büyük sıkıntılar yaşayacağız.

Tüm  iyi insanlarımızın başı sağ olsun..

Tuncay'ı hiç unutmayacağız...aynı Erol ve Osman gibi....

 Ve başka Tuncay'ları, Erol'ları, Osman'ları, toplumumuzun bin bir güçlükle yetiştirmiş olduğu böylesi güzel varlıkları, sağlık sisteminin çirkin çarpıklıklarına feda etmek istemiyoruz.

Hem de hiç ama hiç  istemiyoruz....artık yeter!!!!

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön