Bu Gidişle, Hastamız "Sizlere Ömür"dür!
Ülkemiz sağlık yapılanması ve insanımızın sağlığı üzerindeki keşmekeş
artarak sürüyor. Çoğalan nüfus, çarpık kentleşme, çevre kirliliği, geçim
sıkıntısı, işsizlik, pahalılık, olağanüstü doğal yıkımlarla kanayan sağlık
yaramız, gün gün, bir kat daha büyüyor. Onlarca yıldır, geleceğe yönelik
sağlıklı bir toplum için atılmış bir tek olumlu adım göremiyoruz ama; her
yıl, her ay, her gün yeni "önlem"ler konuşuyor politikacılarımız, tasarılar
çarpıştırılıyor, kafalar bulandırılıyor; o kadar...
Sağlık=Hastalık+Hastane+İlaç çarpık denklemince düşünülen uygulamanın derde çare olacağı, hastamızın sağlığına kavuşabileceğini sananlar bilerek aldanıyorlar. Yaptıkları iş, ilaç tüketimini artırarak tekellerin değirmenine bu taşımaktır; sağlık çalışanını, hastaneleri yıpratmaktır, hastanelerdeki özeni, temizliği azaltmaktır; o kadar! Devede kulak bile olmayan ülkemiz sağlık harcamalarının yarıya yakını ilaca gitmektedir. Dünyada, sağlık harcamalarının yüzde 45'ini ilaca ayırmış, bizim gibi ilaçkolik ve savurgan ikinci bir ülkeyi zor buluruz! Dünyanın hiç bir gelişmiş ülkesinde, hastanın ilk başvuru yeri hastane değildir. Hastaneler, çevrede, hastanın yakınındaki, en yakın dostu, yakını olması gereken, yetişmiş pratisyen hekimlerce taranmış, ileri araştırma ve sağaltım gereken hastaların gelmeleri gereken yerdir. Bizim ülkemizde ise hastaneler neredeyse ilk ve tek sağlık hizmeti birimidir, sağlık denince ilk akla gelen yerlerdir. Sağlıkıl toplum olmanın temeli Koruyucu Hekimlik Hizmeti'nden geçer! Amaç, insanların hasta olmalarını önlemek olmalıdır! Ülke zenginlikleri, hasta istenciyle seçilmiş bir uzman hekimden alınmış reçetelerle tekellerin kasasına akmamalı, insanların hasta olmamalarına yönelik yatırımlara aktarılmalıdır. Kentleşmeden, alt yapı hizmetlerinin örgütlenmesine, çevre kirliliğiyle savaştan beslenmeye, barınmaya kadar tüm toplumcul örgütlenmelerde koruyucu hekimlik önlemleri, yetişmiş hekim katkısı ile sağlanmalıdır. Ve sağlık hizmetinin bundan sonraki aşamasının, Birinci Basamak Sağlık Hizmeti olduğu unutulmamalıdır. Tüm koruyucu önlemlere karşın hastalanan insanın ilk başvuru yeri, hemen yanıbaşında bulacağı, can dostu, yakını olması gereken ocak hekimi, semt hekimi, köy hekimi olmalıdır. Hastanın bir sahibi olmalıdır! Hastanın sahibi yetişmiş pratisyen hekimdir! İşgörmez duruma getirilmiş sağlık ocakları ve dispanserlerin sayıları, donatımları, yetki ve sorumlulukları artırılmalı, sağlıkta çok başlı örgütlenme kaldırılmalı, hekim sevki olmadan hastaneye yığılma savurganlığının önüne geçilmelidir. Onlarca yıllık deneyimlerin gözlemiyle biliyoruz ki, binlerce hastanın doluştuğu bir hastane poliklinik salonundaki hastaların yarıya yakını, bir tek kutu ağrı kesici ile sağlığına kavuşabilecek iken, var olan keşmekeş içinde olay bir ilaç savurganlığına varmaktadır. Başlangıçta bir önlem olarak düşünülmüş "Beş kalem ilaç" sınırlaması, giderek hastalarca bir hak gibi algılanır olmuştur; hastanın yarı aydınlık istenci ile varılmış hekim kapısından beş kutu ilaç alıp dönme, hastane muayenesinin özetidir. Sağlık=Hasta+Hastane+İlaç sağlıksız denkleminin ayakları olan, hastanelerdeki VARDİYALI ve UZATILMIŞ ÇALIŞMA, ilaç tekellerinin değirmenine su taşıyan önlemlerdir! Hasta muayenesi, sağlık ocaklarına, semt, işyeri, köy hekimliklerine bırakılmalı, hastanelerdeki poliklinik yapıları küçültülmeli, polikliniklerden boşalacak yerlere yeni ameliyathaneler, laboratuvarlar, görüntüleme merkezleri kurulmalıdır. Sağlık hizmetlerinin yapılanmasında, işleyişinde ve özellikle denetiminde, parasal ve politik kaygıların güdülediği siyasal partilerden önce, en örgütlü, deneyimli sağlık gücü olan Türk Tabipleri Birliği ve tabip odaları yetkili olmalıdırlar. Sağlık hizmeti, sevk zincirinin çalıştığı, savurganlıkların tek tek
hekim temelinde meslek örgütü kararlarıyla denetlendiği, hekim ve sağlık
çalışanı işgücünün saygın değerinin bilindiği, çağdaş bilimin yakından
izlediği bir insancıl yapıya kavuşmadıkça, ne denli milliyetçi ve halkçı
gözükürse gözüksün, alınmış, alınacak önlemler ülkemizin güç, hasta insanımızın
kan kaybına yol açacaktır.
|