Oda Genel Kurulları Başlıyor

Tabip Odaları Türkiye’deki Sağlık ve Hekimlik Ortamının Öğelerinden Biri olup bu ortamın iyileştirilmesine yönelik eleştiri, katkı ve önerilerini sunarak önemli bir işlevi yerine getirmeye çalışırlar. Bir başka ifadeyle değişik gerekçelerle “heterojen” özellikler gösteren, sayıları 80 bini aşmış hekimlerin bulunduğu sayısız sorunlarla dolu bir sağlık ortamında hekimlik değerleri ve iyi bir hekimlik ortamı için çaba harcarlar. Ancak hepimizin bildiği gibi bu çabalar hükümet, ilgili bakanlıklar ve kurumlarca arzu edilen karşılığı bulamamakta, daha da ötesi bu ortama sonuç olarak olumsuz etki yapan politika ve tutumlar izlenmektedir. 
1988 yılında yapılan tabip odaları genel kurullarına Türkiye çapında 20 bin civarında hekim katılmıştı; Bugün TTB’nin üye sayısının 60 bine yaklaştığı bilinmektedir. Elbette sayılar tek başına bir anlam ifade etmez. Bir biçimde “güce” ilişkin bir çağrışım yapmaktaysa da 1995’lerde İngiliz Tabipler Birliği Başkanı Mc Namara’nın ifadesinde “bir örgütün gücü en zayıf üyesinin gücü kadardır”. 

Tabip odalarında ortaya konan çabalar sıklıkla, 1986’daki TTB Haber Bülteni’ndeki karikatürde olduğu gibi, “söyle bakalım benim için ne yaptın?” benzeri değerlendirmelerle karşılaşır. Bir biçimde tabip odalarının (bir demokratik kitle meslek örgütü olarak) hekimler için bir şey yapmasıyla, hekimlerin “bir şey yapan” bir tabip odasını oluşturan özne olma sorumlulukları arasındaki kopmaz bağ gözardı edilir. Bugün de vardiyasından, gönüllü çalışmasına, ücretlerimizden çalışma koşullarımıza ve halkın sağlık hakkına kadar birlikte olup davrandığımızda çözebileceğimiz, tek tek ise çözme şansımızın hemen hiç olmadığı bir ortamdayız. 

İşte bu koşullarda, Nisan ayı içerisinde, Tabip Odalarının olağan seçimli genel kurulları toplanıyor. Genel kurullarda, geçmiş iki yıllık faaliyet dönemi değerlendirmek kadar mevcut tabloyu olumluya değiştirmek üzere, yetkili ve ilgili kurumlarla görüşme ve ilişkiler, hukuksal girişimler, raporlar vb. nin yanısıra/ötesinde, “hükümetleri rahatsız eden” ve hekimleri bir arada tutum almalarından doğan güçlerini de gündeme getirmeyi içeren bir bütünselliye, tutum alışa ihtiyaç olduğu çok açık. 

TTB/Tabip Odaları geçmiş iki yıllık süre içerisinde olağan ve olağanüstü büyük kongre kararları, 6 Aralık 1998 tarihinde yapılan “Geleceğimize, Meslek Onurumuza ve Halkın Sağlığına Sahip Çıkıyoruz” Ankara Mitingi, 1999 yılbaşı reçete etkinliği, kimi tabip odalarımız tarafından düzenlenen halka açık standlar ve imza toplama etkinlikleri, imzaların Başbakanlık’a götürülmesi, sağlık bütçesi ile ilgili kitlesel basın açıklamaları, başkanlar toplantıları ve TBMM ziyaretleri, yine kimi tabip odalarımızın özlük hakları/ücretlerle ilgili açıklama ve etkinlikleri, yerel ya da bölgesel mitingler vb. çalışmaları yürüttüler. Bunların ötesinde ilgili bakanlıklara iletilen (sağlık ortamı ve özlük hakları ile ilgili) çok sayıda yazışma, görüşme, dosya ve rapor bulunmakta.

TTB/Tabip Odalarının 57. Hükümet döneminde sağlık hizmetleri ve hekimler adına 15 Mayıs 1999 Genel Yönetim Kurulu toplantısında başlayan 23 Haziran 1999’da Sağlık Bakanlığı görüşmesiyle devam eden ve son olarak 26 Aralık 1999 Başkanlar Toplantısı ve 14 Mart vesilesiyle iletilen/hatırlatılan iyi niyetli çabaları ve arayışlarına karşılık yetkililerin çizgileri, yukarıdaki ihtiyacı daha da kuvvetlendirmektedir. 

Tabip Odalarının genel kurullarında hekimlerin, yetkililerin bu oyalama tavırlarına, hekim ve hastaları karşı karşıya getirme, tıp ortamını daha da bozan “düzenlemelerine”, hekim/sağlık çalışanlarının özlük hakları için somut adım atmamalarına, nihayetinde halkın ve hekimlerin, sağlık çalışanlarının sağlıklı olma haklarını bile (vardiya, gönüllü çalışma vb.) tehdit etmeleri karşısında tahammül sınırlarını aşan bu duruma, tepkinin ötesinde aktif bir tutumla karşı durulması zorunlu olmaktadır. Bu zorunluluk doğal olarak “nasıl bir tabip odası istiyoruz?” sorusuyla birlikte kendimize, geleceğimize ve halkın sağlık sorunlarına sahip çıkmak için hekimler olarak ne yapmayı taahhüt ettiğimizi içermek durumunda. 

Nisan ayında yapılacak genel kuruluşların çok daha fazla hekim katılımıyla ve yapacaklarımıza ilişkin kararlar alındığı ortamlara dönüşmesi hepimizin ortak arzusu. Bir önceki sayımızda denildiği gibi “hekimler karar verecek”.
 
 
 
 

mail9.gif (17469 bytes)buton2.jpg (1100 bytes)ANA SAYFAYA DÖNÜŞbuton1.jpg (1100 bytes)