e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

1 Ekim 2005  Sayı: 138

 

Devlet sırrı kolera

Ankara’da Temmuz ayından bu yana görülmekte olan infeksiyonlar adeta “devlet sırrı” olarak kaldı. Sağlık personelinin bilgilendirmemesi ve kaynak belirleme araştırmalarının yapılmaması Sağlık Bakanlığı’nın bu süreçteki iki büyük eksikliği olarak öne çıktı.

Tıp Dünyası - ANKARA - Ankara’da Temmuz ayından bu yana görülmekte olan infeksiyonlar adeta “devlet sırrı” olarak kaldı. Alanın uzmanlarının aktardıklarına göre, sağlık personelinin bilgilendirilmemesi ve kaynak belirleme araştırmalarının yapılmaması Sağlık Bakanlığı’nın bu süreçteki eksikleri olarak öne çıktı.

Ankara’da Temmuz ayından bu yana gündemde olan kolera salgınıyla ilgili olarak konuyla ilgili uzmanlardan elde edilen bilgiler şöyle:

Yeni bilgi yok

Farklı hastanelere başvurular var. Kolerada genellikle, bir tane ciddi hastalığı olan kişiye karşılık, 100 tane bağırsağında bu bakteriyle infekte olduğunu gösterir kanıt bulunan ama klinik olarak hastalığın hiç belirti göstermediği hasta olabiliyor. Onlar bulaştırma açısından önem taşıyorlar. Bu bakteri dışkıyla atılıyor ve dışkıyla temas eden su veya gıdalar bunu başkalarına bulaştırıyorlar. Dolayısıyla her hasta, etrafta yaklaşık 99 tane potansiyel olarak hastalığı bulaştırma riski taşıyan kişiye işaret ediyor.

Salgın kontamine

Suya bağlı bir salgın ortaya çıktığı zaman patlama şeklinde vakaların olması söz konusu. Ankara’daki salgınlarda “patlamadan” söz etmek mümkün değil. Çünkü farklı yerlerde, çeşitli kaynaklarda ortaya çıkmış bir salgın var, o salgın da kontamine.

Su kesintisi problem

Parça parça vakalar ortaya çıkınca belediye uyarıldı ve klorlama işlemi yoğunlaştırıldı. Bu  tür durumlarda yapılması gereken şeylerden birinin sudaki klor miktarını artırmak olduğu belirtiliyor. Ancak su kesintileri ciddi bir problem yaratıyor. Kanalizasyon ve içme suyu sistemi yan yana gidiyorsa, bir taraftaki suyu kestiğiniz zaman o boruların içinde negatif bir basınç oluşuyor. İçinden dolu dolu su akarken birden bire su kesiliyor ve bunun içinde bir negatif basınç oluşturuyor. Yan taraftan o negatif basınç dolayısıyla bir kontaminasyon olması yani içme suyunun içine kanalizasyonun karışması söz konusu olabiliyor. Suyun içindeki klor miktarı artırıldıysa da, büyük bir miktarda karışma söz konusu olduğunda böyle bir potansiyel ortaya çıkabiliyor.

Bilgilendirilme eksik

Her ne kadar tehlikeli bir salgın yoksa da potansiyel olarak böyle bir tehlike olduğu için sağlık personelinin bu konuda bilgilendirilmesi çok büyük önem taşıyor. Koleralı bir hastaya ilk 4 saat içinde damar yoluyla çok ciddi miktarda serum verilmesi gerekiyor. 1 saat içinde verilecek sıvı miktarının 4-6 lt civarında olması gerektiği belirtiliyor. Bu normal bir ishalli vaka için uygulanan bir yöntem değil. Ancak, vaka kolera ise böyle bir bilgi yaşamsal önem taşıyor.

Salgının kaynağı bulunmadı

Uzmanlar ayrıca, sağlık personelinin bilgilendirilmemesi yanında, konuyla ilgili kaynak araştırması yapılmamasını da önemli bir eksiklik olarak değerlendiriyorlar.

Açıklanmasında sakınca yok

Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre kolera pek çok ülkede görülebiliyor. Örneğin; ABD’de son Katrina kasırgasından sonra bölgede yaşayanların ciddi bir kolera riskiyle karşı karşıya olduğu belirtiliyor. Ayrıca yine Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, her yıl Amerika’da en az 50-60 tane vaka çıkıyor. Endemik olarak var olan hastalık mikrobu, zaman zaman da ortaya çıkıyor. Böyle bir durum ortaya çıktığında saklı tutulmuyor, tam tersine önlemleri açıklanıyor.

Uzmanlar, Türkiye’de ise Sağlık Bakanlığı’nın, büyük bir şehirde böyle bir salgın olduğu açıklanırsa, bunun kullanılabileceği kaygısına kapıldığını belirtiyorlar. Oysa yine uzmanların görüşüne göre Bakanlığın, “Bu işin kaynağı bu. Ama buna karşılık ben de bunları yapıyorum. Önlemlerim de bunlar” diye açıklama yapması, olayın bu kadar büyütülmesini önleyebilirdi.

Erken tanı önemli

Bağırsak infeksiyonları önem taşıyor. Çünkü havaların ısınmasıyla beraber bağırsak infeksiyonu yaratan pek çok bakteri için üreme koşulları çok daha uygun hale geliyor. Kolera daha düşük ısılarda da üreyebilme özelliğine sahip olduğu için serin havada da ortaya çıkabiliyor. Ayrıca, çok ağır bir sıvı kaybına yol açması da kolerayı diğer bağırsak infeksiyonlarından ayıran önemli bir özellik olarak ortaya çıkıyor. Zaten kolera vakalarında insanlar bu nedenle yaşamlarını yitiriyorlar. Çok erken dönemde mutlaka bol miktarda sıvı verilmesi gerekiyor. Erken dönemde verilecek bazı antibiyotiklerin de yararı var ancak kolera vakasıyla karşılaşan hekimin suşun hangi antibiyotiklere direnç gösterdiğini bilmesi ve buna uygun antibiyotiği kullanması gerekiyor. Veri toplanması ve bilgilendirme yapılması bu açıdan da önem taşıyor.

En son salgın 1994’te

Kolera salgını, Türkiye’de en son 1994 yılında görüldü. Uzmanlar, O zamanki suşlarla şimdiki suşlar arasında antibiyotik duyarlılığı açısından bir fark olduğunu belirtiyorlar.  O dönemde bu salgın saklı tutulmasına gerek görülmemiş ve diğer önlemlerle birlikte klorlama, içme suyu kontrolü  sorun çözülmüştü.

Sağlık Bakanlığı        koordine etmeliydi

Uzmanlar, Sağlık Bakanlığı’nın bu sürecin koordinasyonunu üstlenmesi gerektiğini, en azından “Şu anda var olan infeksiyon su ile bulaşan bir infeksiyondur. Dolayısıyla su güvenliği açısından önlem almak gerekir, biz belediyeyle konuştuk, gereken önlemleri aldık” demesi gerektiğini beliyorlar. Yapılacaklar ise; su kesintilerinin önlenmesi, klor miktarının artırılması, gerekirse vatandaşlara klor tabletleri dağıtılması olarak sıralanıyor.

 

 

TTB kolera ile ilgili olarak Sağlık Bakanlığı’nı uyardı:

“Bilimsel açıklama yapılmalı”

Tıp Dünyası - ANKARA - Türk Tabipleri Birliği, Ankara’da son 2 aydır görülen salgınlar ile ilgili olarak Sağlık Bakanlığı’nı uyardı. TTB, salgınların Ankara sınırlarına nasıl dağıldığının ve nasıl seyrettiğinin açıklanmasını ve toplanan bilgiler ile alınan önlemler hakkında ikna edici bilimsel açıklamaların başta hekimler olmak üzere kamuoyuyla paylaşılmasını istedi.

TTB’nin alanın uzmanlarıyla biraraya gelerek hazırladığı ve İl Sağlık Müdürlüğü’ne iletilen raporda, son 2 aydır gündemde olan kolera olgularına ilişkin ikna edici açıklamaların yapılması istendi. Raporda yer verilenler özetle şöyle:

- Salgınlar hakkından hiçbir bilimsel açıklama yapılmamıştır. Sağlıklı bilgi toplanmalı ve bu bilgiler paylaşılmalıdır. Bugüne kadar alınan önlemler hakkında ikna edici bilimsel açıklamalar yapılmalıdır.

- Multisektörel koordinasyon sağlanmalıdır. Özellikle içme ve kullanma suları, sanitasyon ve eğitim sektöründe çalışanlar koordinasyona dahil edilmelidir. Meslek örgütümüz gibi konuyla yakından ilgili toplum örgütlerinin, üniversite ve eğitim hastanelerinden bilim insanlarının katkıları alınmalıdır.

- Sanitasyon ve tuvalet atıklarının iyileştirme çabaları gözden geçirilmelidir: Su denetimlerine hız verilmeli, şehir şebeke suları optimal düzeyde klorlanmalıdır. Kanalizasyon sistemleri denetlenmelidir. Gıda kontrolleri artırılmalıdır.

- Kişisel hijyen kurallarına uyulması için geniş sistematik eğitim faaliyetleri yürütülmelidir. Kitle iletişim araçları bu amaçla kullanılmalıdır.

Yapılması gerekenler

- Bugüne kadar yapılan çalışmaların en başta hekimlerle ve ilgili sektörlerle paylaşılması gerekmektedir.

- Hekimlerin birinci elden bilgilendirilmesi gerekmektedir.

- Son kolera salgını 10 yıl önce görülmüştür. Bu nedenle, meslektaşlarımızın önemli bir bölümü belki de ilk kez kolera olgularıyla karşılaşacaklardır. Oysa, kolera olgularının teşhis edilmeleri, takipleri ve tedavi edilmeleri önemli özellikler içermektedir. Hastalığa dair bilgilerin gözden geçirilmesi, muhtemel kayıpların önlenmesi için gereklidir.

- Hastalığın etkeni olan mikrooragnizmanın kullanılmakta olan antibiyotiklere karşı direnç durumu son 10 yıl içinde değişmiş olabilir. Bu durumda uygun antibiyotik seçimi için farklı merkezlerdeki dirençlilik oranlarının paylaşılması gereklidir.

- Tüm olguların takip ve tedavileri için optimum yaklaşımın geliştirilebilmesi amacıyla enfeksiyon hastalıkları uzmanlarının bir araya gelmesi ve eğitici faaliyetlerin planlanması gereklidir.

Yanıtlanması gereken sorular

- Bugüne kadar kaç kişi saptanmıştır ve bu sayı geçmiş yıllara göre fazla mıdır?

- İshal olguları hangi bölgelerde yoğunlaşmaktadır?

- Enfeksiyon kaynağı saptanmış mıdır?

- Enfeksiyon su mu yoksa besin kaynaklı mıdır?

- Enfeksiyon kanalizasyon ve alt yapıdan mı kaynaklanmaktadır?

- Halkın eğitimi için neler yapılmıştır?

- Okullarda ne gibi önlemler alınmaktadır?

 

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön