e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

15 Nisan 2005  Sayı: 136

 

Dünyadan Haberler... Dünyadan Haberler...

Şirketler izinsiz deney için para ödüyor *

Geçtiğimiz yıl

72 yaşındaki Italia

Sudano’nun doktorunun reçetesiz verdiği haplar yüzünden

rahatsızlanması ilaç

üreticilerinin izinsiz

deneyler için doktorlara büyük paralar ayırdığını ortaya çıkardı.

Örnek İngiltere’den;

Türkiye’de araştırma yok.

BİA (Londra) - Italia Sudano doktoru Robert Adams’a kontrole gittiğinde sağlığı tamamen yerindeydi. Kocası birkaç ay önce hayatını kaybetmişti ve tansiyonu biraz yüksekti. Fakat o andan sonra başına gelenler 72 yaşındaki Sudano’nun beklentilerinin tamamen dışındaydı.

Sudano, güvendiği doktoru tarafından tıbbi açıdan onaylanmamış ilaçlar için denek olarak kullanıldığını keşfetti. Daha da kötüsü, doktoruna bu denemeleri yapması için ilaç şirketi tarafından para ödeniyordu.

Doktor-hasta ilişkisi

Dr. Adams, Surdano’dan yapılacak testler için kan alarak ona bir hafta sonra geri gelmesini söyledi. Takip eden birkaç hafta boyunca doktoru Surdano’dan birkaç kan testi daha istedi. İki ayın sonunda kolları mosmor olmuştu.

Son görüşmelerinde Dr. Adams dolabından bir takım tabletler çıkararak Surdano’ya verdi ve her gün bir tane almasını istedi. Bir reçete yazılmamasına şaşıran Surdano yine de doktoruna güvendiği için tabletleri aldı.

Fakat ilaçları almaya başladıktan sonra Surdano fenalaştı. Başı dönüyordu, yüzü şişmişti ve acı duyuyordu. Tabletleri almayı durdurdu ve bölgede bulunan sağlık müdürlüğüne başvurdu. Başvurusu üzerine açılan soruşturma büyük bir tıbbi araştırma sahtekarlığının ortaya çıkmasına yol açtı.

İlaç şirketleri ve doktorlar

İncelemeler sonucunda Dr. Adams’ın son beş yılda, aralarında AstraZeneca, GlaxoSmithKline ve Bayer gibi dev ilaç üreticilerinin de yer aldığı şirketlerden 100 bin pound’dan (yaklaşık 250 milyar lira) fazla para aldığı ortaya çıktı.

Şirketler bu parayı yeni ilaçları hastaları üzerinde denemesi için veriyordu.

Hastaların hiçbirinin denek olduklarından haberleri yoktu ve hiçbirinden izin alınmamıştı. Hiçbir semptoma sahip olmayan hastalara deneme ilaçları verilirken hasta olanlara plasebo veriliyordu. Adams, hasta başına bin pound alıyordu.

Denemelerin yüzde 1’i izinsiz

İncelemeler sonucunda ilaç şirketlerinin sadece İngiltere’de her yıl 3 bin doktora hastaları üzerinde denemeler yürütmeleri için 45 milyon pound ödediği ortaya çıktı.

İlaç şirketlerinin, denemelerin hastaların rızası olmaksızın yapılması yönünde bir baskısı olduğuna dair kanıt bulunamadı fakat uzmanlar tüm denemelerin yaklaşık yüzde birinin izinsiz yapıldığını düşünüyor. (07/04/2005)

(* Erhan Üstündağ The Observer’ın web sitesinden çevirisi, BİA’dan alınmıştır.)

Yoksul aileler çocuklarını “kiralıyor”

World Vision,

Pakistan’da artan

yoksulluk ve işsizlik

nedeniyle sokakta

yaşayan ya da çalışan çocuk sayısının

1.2 milyona ulaştığını

açıkladı. Ülke Direktörü Hanson, ailelerin

çocuklarını dilencilik yapmak üzere kullanan gruplara “kiraladığını” söyledi.

 

BİA (Pakistan) - Çocuk hakları için dünya çapında faaliyet gösteren World Vision, Pakistan’ın büyük kentlerinde yaklaşık 1.2 milyon çocuğun sokakta yaşadığını ya da çalıştığını açıkladı.

Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Üzerine Ofis’in verilerine göre sokakta çalışan bu çocukların yüzde 72’sinin aileleri ile ilişkisi yok; yüzde 10’u ise ailelerini hiç tanımamış.

Durumun kaygı verici olduğunu söyleyen World Vision Ülke Direktörü Sigurd Hanson “Yoksulluk, işsizlik, geniş aileler ve okulda ve aile içinde şiddet gibi sosyal ayrımcılığı körükleyen nedenlerle artan sayılarda sokağa düşüyor” dedi.

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ülke nüfusunun yüzde 40’ının 15 yaşın altında olduğunu; ülkede yoksulluk sınırının altında yaşayan 48 milyon insan bulunduğunu söyledi.

Her yüz çocuktan 9’u bir yaşına gelmeden hayatını kaybediyor. Nüfusun yarısı okuma yazma bilmiyor.

“Çocuk kiralama”

Hanson, sokağa bırakılan çocukların hayatta kalmak için fahişelik yapmaya ya da çok düşük ücretler karşılığında çok kötü şartlar altında çalışmaya itildiğini söyledi.

Bu yüzden, çocuklar cinsel ilişki yoluyla geçen hastalıklara karşı korunmasız kalıyor; çoğu çocuk madde bağımlısı oluyor.

Hanson, dilencilik için “çocuk kiralama”nın da oldukça yaygın, yeni bir olay olduğunu belirtti. Yoksul aileler çocuklarını dilendirmek üzere kullananan kişi ya da gruplara “kiralıyor”. (13/04/2005)

WHO’dan anne- çocuk ölümlerini önleme planı

Dünya Sağlık Örgütü, 2005 raporunu açıkladı. Kolayca hayata

geçirilebilir önlemlerle ve gebelikten çocukluk dönemine uzanan

“sürekli sağlık

koruması” yaklaşımıyla, her yıl ölen 10.6 milyon çocuk ve 530 bin kadın kurtarılabilir.

 

BİA (Cenevre) - Her yıl, 10.6 milyon çocuk 5 yaşını göremeden, yarım milyon kadın da doğum sırasında ölüyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) 7 Nisan Dünya Sağlık Günü’nde açıklanan 2005 yılı raporuna göre, yüz milyonlarca kadın ve çocuk, hayatlarını kurtaracak gerekli sağlık korumasından yoksun olduğu için ölüyor. Rapor, bu ölümlerin anahtar nitelikte bazı müdahalelerle ve “sürekli sağlık koruması” yaklaşımıyla önlenebileceğini söylüyor.

WHO’nun son verilerine göre, her yıl yaklaşık 530 bin kadın gebelik veya doğum sırasında ölüyor. Üç milyondan fazla bebek ölü doğuyor, dört milyondan fazla bebek, ilk günlerinde ya da ilk haftalarında ölüyor. 5 yaşını göremeden ölen çocukların toplam sayısı 10.6 milyon.

Her yıl 18 milyondan fazla kürtaj operasyonu, gerekli eğitimden yoksun kişilerce ya da minimum tıbbi standartlardan yoksun olarak gerçekleştiriliyor. Sonuçta, 68 bin kadın bu nedenle ölüyor.

Rapora göre, bu ölümlerin yüzde 90’ı altı nedene bağlı:

* Akut yeni doğum koşulları: Ağırlıkla erken doğum, doğum sırasında asfeksi

(nefes kesilmesi) ve doğum enfeksiyonları (%37)

* Alt solunum yolları enfeksiyonları, ağırlıkla zatürree (%19)

* İshal (%18)

* Sıtma (%8)

* Kızamık (%4)

* HIV/AIDS (%3)

Çözüm zor değil

WHO, bu ölümleri önlemenin zor olmadığını söylüyor. Mevcut sağlık koruması yollarının devreye sokulmasıyla, bu ölümler önlenebilir. Üstelik, bu yöntemler maddi olarak karşılanabilir, basit ve etkili yöntemler.

* Ağız yoluyla rehidrasyon tedavisi

* Antibiyotikler

* Sıtma ilaçları ve sinek kovar malzemelerle kaplanmış cibinlikler

* A vitamini ve diğer mikrobesinler

* Anne sütünün, bağışıklamanın ve hem doğum hem de doğum sonrasında

nitelikli sağlık korumasının özendirilmesi

Rapor ayrıca, gebelik sürecinden doğuma, sonra da çocukluk yıllarına kadar uzanan bir “sürekli sağlık koruması” yaklaşımının vazgeçilmez olduğunu söylüyor. Özellikle annelere yönelik programlarla çocuk sağlığı programlarının birbirinden ayrılmasının yarattığı riske dikkat çeken rapor, bir çok yeni doğan bebeğin, “bu aradaki boşluğa düşüp öldüğünü” belirtiyor.

Kaynak sorunu

Birleşmiş Milletler Milenyum Kalkınma Programı’ndaki hedeflerden biri, anne ve çocuk ölümlerinin sayısını, 2015 yılına kadar, dörtte bire düşürmek. Örgüt, önerdiği çözümlerin bu amaca ulaşmada önemli bir aşama olacağını söylüyor.

En sorunlu 75 ülkenin toplam kamu sağlığı harcamaları, yılda 97 milyar dolar. Örgüt, bu miktara önümüzdeki on yıl boyunca, her yıl 9 milyar dolar eklenmesi gerektiğini söylüyor.

Ölüm yine yoksulları vuruyor

Rapora göre, yılda 136 milyon doğumun gerçekleştiği tahmin ediliyor. Az gelişmiş ülkelerdeki kadınların üçte ikisinden daha azı, en az gelişmiş ülkelerdeki kadınlarınsa yalnızca üçte biri, eğitimli bir görevliyle birlikte doğum yapabiliyor.

Birçok ülkede, birçok kadın ve çocuk en temel sağlık hizmetlerinden, hayatta kalmak için en gerekli sağlık ödeneklerinden yoksun bırakılıyor. Kentli zenginler yeterli sağlık korumasına erişebilirken, nüfusun büyük çoğunluğu bundan yoksun kalıyor.

Bu dışarıda bırakılma da, en çok kadınlarla çocukları vuruyor. Raporda şöyle deniyor:

“Yoksul ya da kadın olmak ayrımcılık nedeni oluyor. Çoğunlukla da suistimalle, ihmalle ve yetersiz tedaviyle sonuçlanıyor. Sağlık çalışanları genellikle kadınların cahil olduğunu düşünüyor. Kadınlara sunulan sağlık hizmeti, zamansız, etkisiz, yanıt vermeyen ve ayrımcı nitelikte.” (07/04/2005)

 

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön