e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

15 Mart 2005  Sayı: 134

 

BSB’den “pembe tablo”ya eleştiri

Bağımsız Sosyal Bilimciler grubu 2005 Başında Türkiye’nin Ekonomik ve Siyasal Yaşamı Üzerine Değerlendirmeler Raporu’nda, Türkiye’nin potansiyel krizlere yatkın konumda bulunduğuna dikkat çekti.

Tıp Dünyası - ANKARA - Bağımsız Sosyal Bilimciler grubu, “2005 Başında Türkiye’nin Ekonomik ve Siyasal Yaşamı Üzerine Değerlendirmeler” raporunda Türkiye ekonomisinin potansiyel krizlere yatkın konumda bulunduğunu açıkladı. Bağımsız Sosyal Bilimciler, “işsiz büyüme” ve “spekülatif yönlü büyüme” tanımlamalarıyla ekonomide yaratılan pembe tabloyu eleştirdiler.

9.jpg (5174 bytes)Aralarında Prof. Dr. Korkut Boratav, Prof. Dr. Oktar Türel, Prof. Dr. Erinç Yeldan, Doç. Dr. Cem Somel, Doç. Dr. Aziz Konukman gibi isimlerin bulunduğu Bağımsız Sosyal Bilimciler grubunun hazırladığı “2005 Başında Türkiye’nin Ekonomik ve Siyasal Yaşamı Üzerine Değerlendirmeler Raporu” 4 Mart 2005 günü Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi binasında düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı. Bilkent Ekonomi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Erinç Yeldan, rapora ilişkin sunum yaptı. Raporda yer alan saptamalar özetle şöyle:

Dönüşümün toplumsal      maliyeti işsizlik

- Özelleştirmeler ve kamusal denetimin daraltılması politikaları ile sürdürülen dönüşümlerin toplumsal maliyetleri artan işsizlik ve yoksulluk olarak karşımızda durmaktadır.

- Uluslararası ve yerel sermayenin günümüzde IMF ve Dünya Bankası güdümünde uyguladıkları program, emekçi sınıfların tüm geçmiş edinimlerini adım adım veya belli konjonktürlerde hızla tasfiye etmeyi amaçlamaktadır. “Seçeneksizlik ve kaçınılmazlık” sloganıyla sermayeye ideolojik teslimiyet gelecekte halkı iktidara taşıyabilecek politik ve ideolojik dönüşümleri güçleştirmektedir.

Ekonomi uluslararası  finans kapitale teslim

- Türkiye ekonomisinin kısa dönemli geleceği, uluslararası finans kapitale teslim edilmiştir. Bu durum, ekonomiyi sistematik olarak kırılganlaştırmıştır; potansiyel krizlere yatkın hale getirmiştir. Türkiye’nin yakın geçmişindeki tüm krizler, karanlık, faşizan, köktendinci ideolojilerin yeşermesinin ideal ortamlarını oluşturmuşlardır.

- “Washington Mutabakatı Sonrası” olarak anılan, sermayenin önündeki kısıtlamaların kaldırılması ve buna uygun olarak kuralsızlaştırma ve özelleştirme politikları birinci kuşak politikaların temel çerçevesini oluşturmaktadır.

Küresel sermayenin             tahakkümü artıyor

- Bu dönüşümlerin iki önemli sonucu, kamusal alana ilişkin karar alma süreçlerinin toplumların kendi anayasal kurumlarından, küresel kurallara tabi “bağımsız” düzenleyici üst kurullara devri ve kamusal alanın giderek daha fazla ticarileştirilmesidir. Siyasetin ekonomiden ayrılması şeklinde meşrulaştırılmaya çalışılan bu süreç toplumun geniş kesimlerinin ve emekçi halkların siyasal süreçlerden uzaklaştırılması sonucunu doğurarak, küresel sermayenin ve bu sermayenin yerli uzantılarının toplumsal yapılar üzerindeki tahakkümlerini artırmaktadır.

AKP’nin çarkı

- AKP, seçim propagandası boyunca kucaklamaya çalıştığı anti-IMF, anti-liberal tepkiyi icraatının ilk günlerinden itibaren terk etmiş ve ülkenin kaynaklarını ve iktisadi geleceğini doğrudan doğruya yabancı sermayeye ve piyasanın başı boş güçlerine terk etmeyi amaçlayan neo-liberal politikaları açıkça kabul etmekten çekinmemiştir.

- Türkiye uluslararası iş bölümünde ihracata dayalı büyüme stratejisi doğrultusunda standart teknolojiler ve ucuz işgücü ile üretimde uzmanlaşmaya devam etmektedir.

- Gerek 1999-2000, gerekse 2001-2004 alt dönemlerinde büyümenin kaynakları, esas itibariyle, tüketim harcamaları ve özel üretici kesimdeki stok artışlarıdır. 2003 ve 2004 yıllarında özel yatırımların canlanması, henüz sabit sermaye oluşumunu ya da dış ticareti büyümenin “motoru” haline dönüştürebilmiş değildir.

- Türkiye işgücü piyasasında 2002 sonrası ait verilere ilişkin en çarpıcı gözlem, söz konusu dönemde milli gelirde son derece hızlı bir büyüme yaşanmasına karşın, istihdam artışlarının görece çok yavaş kalmış olmasıdır. İşgücüne katılma oranının yüzde 48 civarında gerçekleştiği bu dönemde, açık işsiz miktarı sadece 17 bin kişi tutarında bir gerileme göstermiştir.

 

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön