e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

15 Mart 2005  Sayı: 134

 

hukuk
köşesi

Avukat Ziynet Özçelik

Az kaldı tıpta uzmanlık eğitimi mükemmel olacak

Bir ay önce bu köşede demiştik ki; “Bir Tıpta Uzmanlık Tüzüğü Tasarısı hazırlanıp, devletin gizli belgelerinden bile daha gizli bir biçimde tartışmaya açıldı. Yalnız akıbeti hakkında rivayet muhtelif.” . Şimdi öğrendik, Tüzük Tasarısı Danıştay 1. Dairesine inceleme için intikal etmiş durumda.

 Bu Tüzük Tasarısını inceledik ve gördük ki tıpta uzmanlık eğitiminin geleceği çok parlak. İlgilenenler bilecektir, 2002 yılında muhteşem bir Tıpta Uzmanlık Tüzüğü yürürlüğe konulmuştu. Ancak bu Tüzüğün kıymetini bilmeyen hekimler ve onların her türden örgütü yüzlerce dava açmıştı. Bu davalarda verilen iptal kararları nedeniyle Tüzüğün omurgası hukuken çökmüştü.

İşte Sağlık Bakanlığı uğraştı, didindi ve olağanüstü bir Tüzük Tasarısı hazırlayıp süreci başlattı. Danıştay 1. Dairesine gelen son halini bilmiyoruz ama Bakanlıkların görüşü için gönderilen metin ile temelde aynı olacağını dikkate aldığımızda bütün sıkıntılardan kurtulacağız diyebilirim.

Şimdi Sağlık Bakanlığı Tasarıda ne yapmış bakalım;

Danıştay 8. Dairesi iptal kararında demişti ki; Tıpta Uzmanlık Kurulu, gerek oluşumu gerekse görevleri itibariyle sürekli kurul özelliklerine sahiptir, bu durumda 3046 sayılı Yasanın 39. maddesi ile getirilen genel kuralın aksine, sürekli kurul niteliği taşımasına rağmen oluşum biçimine ve görevlerine ilişkin her hangi bir yasada hüküm bulunmayan Tıpta Uzmanlık Kurulu’nun kanuni bir dayanağını bulunmamaktadır.

Bir kısım hekimler ve hukukçular (ne talihsizlik ki bu gruba bendeniz de dahilim) dedi ki; “Danıştay 8. Dairesinin iptal gerekçesine uygun bir düzenleme için, önce sürekli kurulların oluşum yöntemi ve temel görevlerine ilişkin 1219 sayılı Yasa’da ek düzenleme yapılması, bu yasal düzenlemenin devamında ise Tıpta Uzmanlık Tüzüğünde gerekli düzenlemelerin yapılması gereklidir”

 Tabi ki Sağlık Bakanlığı böyle yanıltıcı düşüncelere itibar etmedi. Sorunu kökünden halletme yöntemini benimsedi ve;

- Tıpta Uzmanlık Kurulu ve diğer sürekli kurulların görevlerini daraltmakla işe başladı.

- Kurullarda bakanlığın temsilcilerinin sayısını arttırdı, zaten esas meselede buydu.

- Kurulların bağlayıcı karar almasını ortadan kaldırıp tavsiye niteliğinde görüş oluşturmalarını uygun buldu ki zaten iktidarı paylaşmak çok anlamsızdı.

- Kurulların işlevselliğini ortadan kaldırdı ama “sürekli” olma niteliğini ve Sağlık Bakanlığı dışındaki kurum temsilcilerinin katılımına ilişkin “oluşum” yöntemini en temelde korudu.

Sağlık Bakanlığı, Tüzük Tasarısının gerekçesinde, yaptığı bu düzenlemelerle, iptal kararında belirtilen hukuka aykırılıkları böylece giderdiğini açıkça söylüyor. Şimdi ben biliyorum, Tüzük tasarısı bu haliyle incelemeden geçip yayınlanırsa, bazı kendini bilmezler yine Tüzüğe dava açacaklar. Bu davada da diyecekler ki; Yargı kararına aykırı düzenleme yapıldı, kurulların hem sürekliliği hem de oluşum yöntemi konusunda temelde farklı bir düzenleme yapılmadı, aynı hukuka aykırılık devam ediyor. Bunlar dava açmakla kalsa iyi, bir bakarsınız Yargı da aynı kanıya ulaşıp hüküm kuruverirse işte o zaman tıpta uzmanlık eğitimi mükemmel olacak. Öyle ya Sağlık Bakanlığı bu hekimler için durmadan Tüzük hazırlayacak değil ya, başka bir sürü iş var, daha hastaneler satılacak, hekimler atılacak vb.

Size söylüyorum (kendim de bu “siz”in içinde sanırım), Sağlık Bakanlığı ne haliniz varsa görün diyecek ve sonunda eğitim mükemmel olacak.

 

 

 

 

 

 

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön