e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

15 Şubat 2005  Sayı: 132

 

TTB Genel Yönetim Kurulu 29 Ocak’ta toplandı…

“GöREV”e devam!

5.jpg (12961 bytes)TTB GYK, TTB Genel Kurul sonuç bildirgesi ve güncel gelişmeler ışığında önümüzdeki dönem programını ve TTB yasasındaki değişiklik gündemini tartıştı. Son dönemde gerek sağlık ortamında gerekse genel ülke gündeminde yaşanan olağanüstü dönemin gereklerini yerine getirmenin hekimlik ve ülke için bir onur sorunu haline geldiği belirtildi.

Tıp Dünyası - ANKARA - Türk Tabipleri Birliği Genel Yönetim Kurulu (TTB GYK), 29 Ocak 2005 Cumartesi günü 39 tabip odasından 90 temsilcinin katılımıyla Ankara’da gerçekleştirildi. Genel Sağlık Sigortası tasarısı ve 6023 sayılı TTB Yasası’nda yapılması düşünülen değişiklik önerilerini değerlendiren GYK, TTB Genel Kurul sonuç bildirgesi ve güncel gelişmeler ışığında önümüzdeki dönem programını belirledi. Toplantıda, gerek sağlık ortamında gerekse genel ülke gündeminde yaşanan olağanüstü dönem nedeniyle “GöREV’e devam” mücadele yaklaşımının bugün yeniden önem kazandığı vurgulandı.

GYK, toplantı bitiminde TTB faaliyet programının GYK’deki öneriler ışığında Merkez Konseyi’nce oluşturulmasını uygun gördü. Bu doğrultuda, Merkez Konsey’in aldığı kararlar özetle şöyle:

- TTB olarak, tüm içtenliğimiz ve yapıcı önerilerimiz ile mevcut hükümet ile her türlü müzakere ortamı için yoğun çaba sarf etmekteyiz. Ne yazık ki, 26 aydır iktidarda olan hükümet TTB’nin tüm önerilerine karşın bugünün sorumlusu söz konusu politikaları sürdürmede ısrar etmektedir. Bu yüzdendir ki, son dönem TTB faaliyetlerine yol gösteren “özel bir dönemi birlikte yaşama çağrısı” hatırlanarak Genel Kurul kararına dönüşen “GöREV’e Devam” mücadele yaklaşımının önemi bugün daha da artmıştır.

- Özlük haklarımızı, iş güvencemizi, meslek onurumuzu ve sağlık hakkını önemli ölçüde tahrip eden, on yıllardır sürdürülen politikaların devamı olmasına karşın, mevcut hükümetin “Sağlıkta Dönüşüm”  diye adlandırdığı programının henüz daha da tahrip edici boyutlara ulaşmamasında hep birlikte yürüttüğümüz faaliyetlerin (müzakere-mücadele-hukuki girişimler) önemli rolü olduğu açıktır.

- Hükümet, ülkenin gerçek gündeminde yer alan sorunları tartışmak yerine, bütün hekimleri suçlayarak, TTB’yi hedef göstermeye çalışarak, kimi yüzeysel girişimlerde bulunmayı ve ne kadar toplumsal birikim kaldı ise onları da bütünüyle ortadan kaldırmayı hedefleyen yaklaşımları yeğlemektedir.

- İki yılı aşkın bir süredir iktidarda olmalarına karşın, sağlık alanında kritik hiçbir yatırım yapmayan, sağlığı bütünüyle piyasanın vahşi koşullarına bırakan uygulamaları hızlandıran hükümetin sorumlusu Sayın Başbakan’ın son günlerde dozu artan bir şekilde hekimlere ve sağlık ortamına yönelik hürmetsiz, sadece alıp-satma konusunda heyecan duyan, devlet adamı ciddiyetinden uzak tutumları derin bir infial uyandırmaktadır.

- Bu tür üsluplarla yaratılmaya çalışılan atmosferde, hekimlik işlevini doğrudan olumsuz etkileyen ve sonuç olarak sağlığın bir hak olmaktan çıkarılmasının önemli bir ifadesi olan Genel Sağlık Sigortası hazırlıkları meşrulaştırılmak isteniyor.

“GSS’nin uygulanması       olanaksız”

- Genel Sağlık Sigortası taslakları salt bir finansman modeli olmayıp, hekimlik mesleğini, sağlık hizmet sunumunu yeniden biçimlendiren, ek vergi anlamına gelen, mevcut   uygulamalarını aratacak niteliklere sahip olan, her şeyden önce de kişilerin sağlıklarından esas olarak kendilerinin sorumlu olduğunu açıkça ifade edip, yüzyılların birikimlerini ortadan kaldırma cüretini gösteren, ülkemizde finansman, insan gücü ve teknik yapı olarak uygulanması olanaksız olan bir yaklaşımı içermektedir.

- Hükümetin başlangıç döneminde olumlu gözüken bir tutumu Sağlık Bakanı’ndan defalarca duyduğumuz tıp fakültesi sayılarının yeterliliği ve niteliklerinin arttırılması gerekliliğine ilişkin görüşleri idi. Ne yazık ki, son dönemde, her halde yürütülen programın gereğini yeni farkına varmışlar ki, Bakan ve Başbakan bugüne kadar ki “siyasiler” gibi 15 tıp fakültesi açılacağı, hekim sayısının iki misli çoğaltacaklarını sık sık ifade etmektedirler. Mevcut koşullarda bilimsel hiçbir dayanağı olmayan bu yaklaşımın tek anlamı olduğu bilinmektedir: Daha niteliksiz tıp eğitimi, hekim enflasyonu yaratarak ucuz işgücü ortamı oluşturmak.

- Böyle bir ortamda mesleğimizin değerleri koruma ve geliştirme çabası içinde olanlara tahammülsüz tutumlar da gittikçe yoğunlaşmaktadır. Bunun son örneği, Eskişehir’de Tabip Odası yöneticileri dahil hekim ve sağlık çalışanlarına yönelik olarak, “Sağlıkta Dönüşüm” programının somut ifadesi olarak ibret verici düzeylere ulaşmıştır.

- “Sağlıkta Dönüşüm” programının önemli unsurlarında birisi Aile Hekimliği Pilot uygulamasının başlatıldığı Düzce’ye yönelik özel program uygulamaya sokulacaktır.

- İnsan gücü planlamasında gerekli koşullar ve kalıcı istihdam modelleri ısrarla oluşturulmadığı için de gündeme geliştirilen geçici görevlendirmeler yine çalışanlar ve halk için mağduriyetleri arttırmaktan başka bir sonuç vermemektedir.

- Başta SSK sağlık kurumlarının Sağlık Bakanlığı’na devri girişimlerinin pek çok mağduriyete yol açacağı kaygısı ile süreç yakından izlenip, müdahale edilecektir.

TTB kısa dönem programı

- Bu sevgisiz, hürmetsiz, esas olarak olumlu değerlerin ve birikimlerin daha da tahribine yol açan girişimlere karşı içinde bulunduğumuz olağanüstü dönemin gereklerini yerine getirmek hekimlik ve ülkemiz için bir onur sorunu olmuştur.

- Bu programın esas sahiplerinin bile artık “sağlık bütünüyle piyasaya bırakılamaz” dedikleri bir dönemde, fikri ve örgütsel birikimimizin vicdanımızın gereği seferber edilmesi gerekmektedir. İyi hekimlik değerlerine denk düşen çalışma ortamı, iş güvencesi, onurumuz ve sağlık hakkı için TTB bugüne kadar sürdürdüğü programı daha da etkin olarak uygulayacaktır.

- Özellikle Sağlıkta Dönüşümün somut ifadesi olan Sosyal Güvenlik Reformu adı altındaki girişimlere karşı, TTB’ye düşen özel sorumluluk gereği; bütün bilgiler başta tabip odaları ve hekimler olmak üzere konunun ilgilileri ile paylaşılacaktır.

- 14 Mart programları TTB programının yaygınlaşmasına yönelik olarak düzenlenecektir.

- Hepimizin gözü önünde Irak’ı işgal eden ABD’nin bugünlerde saldırılarını İran, Suriye dahil bölgemizde yaygınlaştırma girişimleri göz önüne alındığında işgalin ikinci yıldönümü olan 19 Mart’ta başta İstanbul’da olmak üzere “Savaşa Hayır” etkinliklerinin düzenlenecektir.

- Mart’ın ikinci yarısından itibaren biçimini Merkez Konsey’in koordinasyonu ile belirlenecek GöREV etkinliklerin uygulamaya sokulması planlanmıştır.

TTB örgütsel bağımsızlığı ve etkinliği için önemli olan TTB yasasının değişikliği konusunda, Bakanlığın yanıtına bağlı olarak hazırlanmış programlar uygulamaya sokulacaktır.

 

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön