e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

15 Şubat 2005  Sayı: 132

 

aradabir...

Üniversiteler ve sağlık

Mülkiyet, sağlıklı yaşama hakkı, adalet, hekim ve saire...

Doç. Dr. Mustafa Sercan*

Yeni Türk Ceza Kanunu - Meslek sırrı

Avrupa Birliği’ne girme acelesi içinde çıkarılan, kamuoyunu daha çok “zina suç olsun mu olmasın mı?” konusu nedeniyle meşgul eden yeni Türk Ceza Kanunu 1 Nisan 2005 tarihinde yürürlüğe girecek. Yasalaşma sürecinde Türk Tabipleri Birliği’nin hekimler ya da sağlıklı yaşama hakkı aleyhindeki maddelerini önleme çabasının sonuç vermemesiyle bu maddelerde değişiklik olmadan yasalaşan bu düzenlemenin getireceği sorunlar, yasa henüz yürürlüğe girmeden ortaya çıkmaya başladı.

Günlük bir gazetede yayımlanan “bir hekimin, hastasının cinayet işlediğini polise bildirdiği” yönündeki haberle gündeme gelen tartışma ile herkes açısından görünür hale gelen bir konu: Meslek sırrı.

1 Nisan 2005 tarihine dek yürürlükte olan TCK 235. maddesi memurların öğrendiği bir suçu ihbar zorunluluğundan söz ederek bildirmeyenlere ceza verilmesini düzenliyor, ancak 530. maddesi sağlık çalışanlarına bir istisna getirerek, bu ihbarın kendisine yardım ettikleri kişinin kovuşturulmasına neden olacak durumları dışarıda tutmaktadır.

Oysa, 1 Nisan 2005’de yürürlüğe girecek olan yeni TCK’ye göre korunmakla zorunlu meslek sırrı yalnızca avukatların meslek uygulaması ve ticari olarak korunması gereken bilgilerle sınırlı. 280. maddeyle; görevini yaparken bir suçun işlendiğini öğrenip bildirmeyen veya geciktiren sağlık çalışanlarının 1 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırmasını emretmektedir. Hiç bir istisna tanımadan. Üstelik önceki yasa sağlık memurlarını yalnızca olumlu bir istisna olarak anarken, yenisi memurlar genellemesi ile yetinmeyip sağlıkçılar için ayrı bir ceza maddesi oluşturmuş gözüküyor.

Bilirkişilikten çekilme nedenleri arasında hekime hastasıyla ilgili olarak bilirkişilikten çekilme hakkı veren hukuk, bu yasa bağlamında çelişik bir durum ortaya çıkarmaktadır.

Yasanın bu maddesinin hukuka, etiğe, insanlığın geldiği gelişmişlik düzeyine uymadığı kanısındayız. Çünkü bu durumda “suç işlemiş kimseler sağlık çalışanlarına başvurmaktan kaçınacaklarından TCK’nın bu maddesi “temel haklardan olan sağlıklı yaşama hakkı”nı kısıtlamaktadır.  Bir kişi suç işlemiş bile olsa temel haklardan yoksun kılınamaz. Ölüm cezasının bulunmadığı bir ceza yasasında, ihbar edileceği korkusuyla hekime başvurmaktan kaçınacak bir sanığın yaşayacağı sağlık ve yaşam riskleri nasıl açıklanabilir?

 Öte yandan Türk Tabipleri Birliği Meslek Etiği Kuralları mesleğini uygularken hastadan edindiği bilgileri ya da gözlediklerini bir hekimin ne koşullarda açıklayabileceği açıklanmıştır. Etik kurallarında meslek sırrını saklamak zorunlu koşuldur. Sırrın saklanması hastanın, ya da bir başkasının yaşam ya da kişilik haklarının ihlaline yol açacaksa bir istisna olarak sır saklama yükümlülüğü kalkabilir.

Bir hekim hastasını ihbar etmezse yasayla başı derde girecek, ederse de meslek etiğine uymamış olacaktır. Hele bu hekim bir de psikiyatri uzmanı ise aynı zamanda TPD etik ilkelerine de uymamış olacaktır. Bu durumda TTB ve TPD etik ilkelerini nasıl uygulayacaktır? Hekim ne yapacaktır?

 Türkiye Psikiyatri Derneği Merkez Yönetim Kurulu, Türk Tabipleri Merkez Konseyi’ne başvurarak bu konuda etkin bir çaba gösterilmesini istemiş, bu bağlamda işbirliğine hazır olduğunu bildirmiş ve şu önerileri sunmuştur:

1- TTB önderliğinde, hukukçu akademisyenlerin, TTB hukukçularının, Merkez Konseyi üyelerinin, gerekli görülürse istekli uzmanlık derneklerinden temsilcilerin katılacakları bir danışma toplantısında hukuken neler yapılabileceğinin belirlenmesi. Bu bağlamda etkili hukuki yollar bulunduğu kanısındayız. Anayasa Mahkemesi’nce yasanın bu maddesinin iptalini sağlayıcı hukuki yolların neler olduğunun konuşulması ufuk açıcı olacaktır.

2-  TTB bu danışma toplantısı ışığında kamuoyuna açık bir kampanya açabilir. Bu kampanyada hekim milletvekilleri ile bir araya gelinebilir.

 Düşünüldükçe başka etkili yolların da bulunabileceği açıktır.

 Meslek alanımızın savunulmasında önemli bir köşe taşı niteliğindeki bu adımın atılması, bu yönde gerekli duyarlılığın ve çabanın gösterilmesi konusunda yalnızca meslek birliğimizin yöneticilerinin değil, Türk Ceza Kanunu 280. maddesinde ifadesini bulan bu hukuk dışı yaptırımın doğrudan hedefi ve nesnesi olan bütün hekimlerin bu konuda harekete geçmesi gerekli.

Sağlık alanı bizim bahçemiz. Bahçemizi kendimiz düzenleyelim. Haydi.

 

*Türkiye Psikiyatri Derneği Genel Başkan Yardımcısı

 

 

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön