e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

1 Şubat 2005  Sayı: 131

 

hukuk
köşesi

Sıradakii!...

Avukat Mustafa Güler

Yeni bir yıla başlamak, yeni bir umut olduğu için olsa gerek, her zaman coşkuyla karşılanır. Aynı zamanda her yeni başlangıç gibi yaşananların muhasebesinin yapılması için bir sebeptir yılbaşları.

Sağlık alanında yaşananların/yapılanların bir kısmına kısaca bakalım:

- Sağlık ocaklarında sunulan hizmetler bütünüyle parasız olarak sunulurken artık bazı hizmetler dışında paralı. Çünkü bir yasa çıkartıldı ve Bakanlar Kurulu tarafından aksine karar alınmadıkça hiçbir kamu hizmetinden kimse ücretsiz yararlanamaz denildi. 2002 yılında çıkartılan bu Kanun gereğince kamu hizmetlerinden ücretsiz yararlanacakların tespit edildiği  Bakanlar Kurulu kararları sıklıkla Resmi Gazete’de yayımlanmakta. Örneğin bayramlarda köprü otoyol geçişleri ile belediye otobüslerinin ücretsiz olması veya TSK araçlarının egzoz emisyon ölçümlerinin, insan ticareti mağduru olduğu tespit edilen ve sağlık hizmetleri giderlerini karşılayacak durumda olmayan yabancı uyruklu hastaların, resmi sağlık kurum ve kuruluşlarınca sunulan sağlık hizmetlerinden yararlanmalarının ücretsiz olması gibi. Topluma en yaygın hizmet sunması beklenen sağlık ocağı hizmetlerinin tümünü parasız yapan bir karar alınmak yerine, sunulan hizmetlerden bir kısmı seçilip, ancak bunların  ücretsiz sunulacağını karar altına aldı.

- Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nda değişiklik yapılarak, Sağlık Bakanlığı’na tahsisli Hazine mülkiyetindeki taşınmazlar ile Sağlık Bakanlığı kullanımında bulunan diğer taşınmazlardan gerekli görülenlerin, mülkiyetinin Hazineye bedelsiz devrinden sonra Maliye Bakanlığı tarafından satılmasına dair kanun çıkartıldı.

- Sağlık hizmetlerinin taşeronlardan alınması uygulaması başlatılmış ise de bu uygulama TTB tarafından açılan dava sonucunda durduruldu.

- Devlet Memurları Kanunu’nun, memurların tedavi giderlerinin Devlet tarafından karşılanacağına ilişkin hüküm, Devletin tedavi giderlerine belirsiz bir “katkıda bulunacağı” şeklinde değiştirildi. Katkının miktarının daha sonra Maliye Bakanlığı tarafından bir yönetmelikle saptanacağı kararlaştırıldı.  

- Birinci basamak sağlık kuruluşlarının tasfiyesine yönelik olarak, bireysel hizmet sunumu odaklı, aile hekimliği uygulamasına geçmek amacıyla Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanun çıkartıldı.

- Sosyal Sigortalar Kurumuna ve başka bazı kamu kurumlarına ait sağlık tesislerinin Sağlık Bakanlığına devrine ilişkin yasa çıkartıldı.

- Genel Sağlık Sigortası uygulamasına geçilmesi için yasa taslağı hazırlandı ve kısa zamanda yasalaştırılmasının planlandığı açıklandı.

Bu arada hükümet edenler sürekli olarak, toplumun sağlık hizmetlerine yeterince ulaşamadığı, sunulan sağlık hizmetinin kötü olduğu, her doğan çocuğun sigortalı doğacağı, hastayım diyen herkese hastane kapısının açık olacağı, vs. vs. dediler.

Bütün bu sorunları gidermek için Sağlık Bakanlığı 2005 yılı bütçesi olarak belirlenen pay ise genel bütçenin sadece yüzde 3.55’idir. Bu payın yarısından biraz fazlası personel gideri, yüzde 30’u da mal ve hizmet gideridir. Bütçeden ayrılan bu para ile ciddi bir yatırım yapılması mümkün olmadığı gibi çalışanların maaşlarının iyileştirilmesi de olanaksızdır.

Hükümetin yönelimi artık açıkça belirmiştir. Kamu, sağlık hizmeti sunumundan çekilecektir. SSK hastanelerinin  Sağlık Bakanlığı’na devredilmesi, kimi hastanelerin satılması tamamlandıktan sonra kalanlar önce yerel yönetimlere devredilecek sonrasında da “özelleştirilecektir”. Şimdi bile çalışanının tedavi giderini karşılamaktan kaçınmaya çalışan hükümet sağlık kurumlarının elinden çıkmasından sonra bu işe hiç karışmak istemeyecektir. Genel Sağlık Sigortası ile de bütün bu yönelim gizlenmeye çalışılmakta, sanki bu sigorta primini vatandaş ödemeyecekmiş gibi bir algı yaratılmaya çalışılmaktadır.

Bütün bu gelişmeler SSK hastanelerinin devrindeki “mülkiyet” sorunundan çok daha can yakıcıdır. Evet, SSK hastanelerinin mülkiyeti ile ilgili uygulama, bu hastanelere “el konulması” sistemin kendi düşünce yapısı ile de çelişkili ve anayasaya aykırıdır. Ancak, yakın bir gelecekte  çalışan-çalışmayan ayrımı olmaksızın cebinde parası olmayanın, sağlık biriminin mülkiyeti kime ait olursa olsun, sağlık hizmetine erişiminin çok daha zor olacağı bir dönem yaklaşmaktadır.

Çıkartılan kanunlara veya başlatılan uygulamalara mülkiyet penceresinden bakmak yerine toplumun sağlık hizmetine erişiminin bundan sonra daha da zor olup olmayacağının tartışılması çok daha yerinde olacaktır.

 

 

 

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön