e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

15 Kasım 2004  Sayı: 128

gündem...

Dr. Füsun Sayek

Gel, dirilt, değiştir…

Kesintisiz hizmet sürecimizde yeni bir haftaya merhaba diyoruz. Bu yeni haftada da her zaman olduğu gibi binlerce ameliyat, aşılama, laboratuar çalışması, hasta yakınlarıyla görüşme bizleri bekliyor. Kimimiz Hakkari’nin muhteşem doğasında sallarla nehirleri aşacağız, kimimiz saatler süren bir ameliyatta ter dökeceğiz. Gün biterken bizim için çalışma bitmemiş olacak. Nöbet, icapcı nöbeti, ertesi güne hazırlık… Belki şimdi söz edeceğim sağlık sistemi değişiklikleri üzerinde düşünme fırsatı bile bulamayacaksınız. Ben yine de “ah bir kuş olsam ve sayıları doksanbine ulaşan meslektaşlarıma bir merhaba deyip anlatsam” duygularıyla size bir özet yapacağım. Bildiğiniz gibi yıllardır sağlık sistemimizin hekim/sağlık çalışanı (hasta dostu olmadığını söyler ve değişmesini talep ederiz. Bu değişimin nasıl olması gerektiğine dair görüşlerimizle birlikte… Sağlık ocağı temelli bir sevk sistemi, her türlü sosyal hakları (eğim gibi) ile donatılmış, emeğinin karşılığını hakça alan bizler ve yine özlük haklarımızın bir parçası olarak gördüğümüz iyi donatılmış sağlık kurumları… Bunu gerçekleştirebilmek için sağlığa ayrılan kaynakların artması… bunların hiçbiri yapılamayacak uygulamalar değil. Sağlığa ayrılan kaynak örneğin… “işte arttı ya” diyerek 2005’de %3’lere getirilmiş. Doğrusu şu: Türkiye sağlığa yeterli kaynak aktarmıyor, gayrisafi ulusal gelirin ancak %4-5’i (ki değil gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ülkelerin pek çoğundan da düşük), kişi başı sağlık harcaması da öyle… 150 (en iyi tahminle 200) dolar civarında… sağlığa kamu bütçesinden kaynak aktaramamayı topluma doğalmış gibi kabul ettirmeye çalışan Hükümet ise, GSS’na yoğunlaştı… herkesin güvencesi olacak… aslında hepimizin hayali (TTB’nin nüfus cüzdanı ile sağlık hizmeti önerisini hatırlayalım). Peki GSS ile böyle mi olacak? Hem bir yurttaş h em de hergün yüzlerce kişi ile karşılaşan bir hekim olarak görmeliyiz ki “hayır” hepimiz ek bir sağlık vergisi ödeyip, giderek daralan temel teminat paketleri ile boğuşacağız. Bugün hastalarımıza “şu ilacı yaz, şunu yazma”, “şu protezi tak” diyebilenler sağlık sigortacılığının doğası gereği büsbütün coşacak ve böylesi dar teminat paketleriyle hizmet almamızı ve vermemizi engelleyecekler… hepimiz sağlık için ek vergiye ek olarak, sağlık hizmeti karşılığı cebimizden ek ödeme yapacağız. “Ama olsun aile doktorumuz olacak ya” denebilir. Bugün binlerce sağlık ocağında ekip hizmeti içinde çalışan ve o ortamın iyileştirilmesini bekleyen pratisyen hekim meslektaşlarımız anlaşılmaz bir inatla “aile doktorluğuna” yönlendirilecek… sonra hep birlikte sözleşmeli olacağız ve “bir adet ruh hastalıkları doktoru” diye ilana çıkan taşeron firmaların peşinde koşacağız… “Beni ilgilendirmez, ben özel çalışıyorum” deme şansınız yok. Aynı sağlık sistemi içinde ve her birimiz aynı mağduriyette olacağız… Tüm bunları şevkle başladığınız yeni bir haftayı zehir etmek adına değil, yakın geleceğimizi görmeyi kolaylaştırmak üzere aktarıyorum.

Pek çok yasaya, yönetmeliğe itiraz ettik. Hukuka başvurduk. Görüyorum ki çare yine bizlerde, hepimizde… Hergün bir süreyi; gelen bu büyük dalgayı incelemek; SSK Hastanelerinin Devri, GSS, Performansa Dayalı Ücretlendirme, Sözleşmelilik gibi konularda düşünmek üzere ayırmak zorundayız. Doktor odalarımız, yemekhanelerimiz bu tartışmaların doğal ortamı olmalı… İçimize kapanmadan, hergün en az iki meslektaşımızla nesnel bilgilenmeyi, tartışmayı sağlamalıyız. Tabip odalarımız istediğiniz her türlü belgeyi sizlere ileteceklerdir…

Ortaklaştırdığımız görüşlerimiz daha kuvvetli bir ses çıkarmamıza yarayacaktır. Örgütümüz Türk Tabipleri Birliği’nin saydıklarımız yanı sıra gündemi olan Avrupa Birliği ve hekimlik, pratisyen hekimlerin mesleki eğitimi, bilimsel etkinliklerin değerlendirilmesi, tütün, çeşitli halk sağlığı konularındaki çalışmalarına www.ttb.org. tr adresinden ulaşabilir, gündemi izleyebilirsiniz. İzlemekle yetinmeyip görüş iletmek, katkıda bulunmak istediğinizde yazışma adresimiz;

[email protected].

Zaman akıyor, durum tesbitini hızla yapıp tarihi sorumluluklarımızı yerine getirmek için süre çok daralmıştır.

“Ah kimselerin vakti yok

Durup ince şeyleri anlamaya

Kalın fırçaları kullanarak geçiyorlar,

Evler, çocuklar, mezarlar, çizerek dünyaya”

diyor şairimiz Gülten Akın…

Şimdi kalın fırçaları inceltme zamanımız. Durup iyice anlama zamanımız. Evet şairimiz;

“Senin istediğin nedir

Bile bile

Avcunda sıkıca sakladığın

Renkli kırık camlar

İki elin kızıl kanda

Aç avuçlarını sesini yükselt

Gel dirilt değiştir”

de diyor…

Avuçlarımızı acıtan, her geçen gün daha da acıtan bu sistemi; gel, dirilt, değiştir.

Dostlukla.

 

 

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön