e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

15 Kasım 2004  Sayı: 128

 

hukuk
köşesi

Avukat Ziynet Özçelik

Kölelik yasaklanmış mıydı?

2004 Temmuz ayında gazetelerde bir ilan yer aldı. İlanı veren Sağlık Bakanlığı’na bağlı Denizli Devlet Hastanesi’ydi. İlana göre hastane, 1 Eylül 2004 ile 31 Aralık 2004 tarihleri arasında çalıştırılmak üzere, iki adet akıl ve ruh sağlığı uzmanı, bir adet onkoloji uzmanı, bir adet çocuk psikiyatri uzmanı, bir adet endokrinoloji uzmanı, bir adet alerjik hastalıklar uzmanı (hizmeti) satın alacaktı. Bu uzmanlarını (hizmetlerini) satacak yüklenicilerin ihaleye başvurması isteniyordu. Bu yükleniciler her türlü özel, tüzel kişi ve kuruluş olabilirdi. En ucuza en iyi uzman hekimin hizmetini satacak özel kişi veya kuruluş bu ihaleyi kazanacaktı. Sağlık Bakanlığı (hizmetlerini) satın alacağı hekimlere değil, aracılara ödeme yapacaktı. Bu işin konusunu oluşturan hekimler, ne işçi, ne memur, ne de sözleşmeli personel statüsünde olacaktı. (Hizmetleri) satın alınacak olanlar (hizmetlerini) satanlardan ücret alacaklardı. Sağlık Bakanlığı, hekimlik hizmetini veren hekimleri değil, onların emeğini pazarlayanları muhatap alacağını ilan ediyordu.

Sağlık Bakanlığı, hekim ticaretini, yani diğer adıyla insan ticaretini uygun bulduğunu ilan etmişti bir kere. Üstelik Sağlık Bakanlığı bu kez önce yapıp sonra yasa çıkarmıyordu. Yasayı önceden hazırlamıştı. 10 Temmuz 2003 tarihinde kabul edilen 4924 sayılı Eleman Temininde Güçlük Çekilen Yerlerde Sözleşmeli Personel Çalıştırılması ile Bazı Kanun ve  Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 11. maddesi ile 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 36. maddesinin “III. SAĞLIK HİZMETLERİ VE YARDIMCI SAĞLIK HİZMETLERİ SINIFI” başlıklı bendine bir paragraf eklenivermişti sessizce. Eklenen paragrafa göre bundan böyle “Bu sınıfa dahil personel tarafından yerine getirilmesi gereken hizmetler, lüzumu halinde bedeli döner sermaye gelirlerinden ödenmek kaydıyla, Bakanlıkça tespit edilecek esas ve usullere göre hizmet satın alınması yoluyla gördürülebilir”di.

Bu paragraf çıkınca bir kez uygulamamak da olmazdı. İlk önce diğer sağlık personeli ile ilgili birkaç ihale açıldı. Görüldü ki çok sorun olmuyor, arkasından hekimlerin ticareti de ihale konusu yapıldı. Henüz hekim tacirleri, ticaretini yapacak elverişli ve ekonomik hekimleri bulamadığından ihale yapılamadı. Türk Tabipleri Birliği’nin ve hekimlerin refleksi ile Sağlık Bakanlığı 25 Ağustos tarihli bir genelge ile “şimdilik” kaydıyla hekimlerin hizmetlerinin satın alma yolu ile temin edilmesini durdurdu.

Bu sırada Türk Tabipleri Birliği, içinde 657  Sayılı Yasa’ya eklenen paragrafın Anayasa’ya aykırılığı itirazı da olan bir iptal davası açtı. Sağlık Bakanlığı bu davaya verdiği cevapta, büyük bir hararetle bu işlemin ne kadar ülkemize ve hekimlere yararlı olacağını anlattı. Bu yolla bir kez işsizlik ortadan kalkacakmış. Çünkü artık Sağlık bakanlığı hekimleri kısa sürelerle dönüşümlü olarak çalıştıracakmış. Hekimler biraz yedek kulübesinde biraz sahada olacaklarmış. Çalışmadıkları sürece tacirlerinden ücret alamamaları ise Sağlık Bakanlığı’nın ilgilenmeyeceği kadar küçük bir ayrıntıymış. Ayrıca bu yolla kamu bütçesi büyük bir yükten kurtulacakmış. Sağlık Bakanlığı hekimlerle muhatap olmayacağı için onların sosyal güvenlik primlerini de ödemek zorunda kalmayacakmış. Bu arada tacirlerin tabii ki bu hekimleri asgari ücret üzerinden SSK’li yapıp yapmadıklarını araştırmak Sağlık Bakanlığı’nın ilgi alanında olacakmış.

Sağlık Bakanlığı bu uygulama ile sağlık hizmeti sunan kamu kuruluşlarının asil işlerini taşeron aracılığı ile yapmaya başlamıştır. Taşeron sözcüğü dilimize Fransızca’dan “tacheron” sözcüğünün karşılığı olarak girmiş. Bu sözcüğün Fransızca’daki anlamı “verimsiz işler yapan kimse”ymiş.* Bu anlam, başka bir açıklamaya gerek olmaksızın, Sağlık Bakanlığı’nın hem sağlık hizmetine hem de bu hizmeti sunanlara bakışını ortaya koyuyor.

Esasen kazanç amaçlı hekim ve diğer sağlık personelinin hizmetinin ticaretine izin verme, insan ticareti yapılmasına izin vermedir. Böylece hukuk dışı ödünç işçi sağlama yolu açılmıştır. Bu durum bazı gelişmiş ülkelerin ceza kanunlarında suç olarak düzenlenmiştir. Sahi insan hakları sözleşmeleri ile kölelik yasaklanmamış mıydı?

*Güzel Ali, İş Yasasına Göre Alt İşvere Kavramı, Çalışma ve Toplum, 2004/1, 31 vd.

 

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön