e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

1 Ekim 2004  Sayı: 126

 

ABD’de  hekimlerin durumu ve Türkiye ile benzerlikler

Makalenin sonuç bölümü oldukça çarpıcı. “ABD’deki sağlık hizmetlerinin organizasyonundaki kapitalist değişimler, hekimlerin sosyal statüsünü düşürmüş, profesyonelleşme efsanesini zedelemiş ve hekimliğin günlük pratiğini değiştirmiştir”. Yazarlar bu değişimlerin öncesini de kapitalist bir süreç olarak değerlendiriyorlar mı makalede çok anlaşılmıyor. Çünkü ABD gibi her şeyin olduğu gibi sağlığın da uzun bir dönemdir metalaşmış olduğu bir ülkede kapitalist dönüşümler ya da değişimler tek başına son döneme atfedilemez, olsa olsa  biçim değiştirmiştir. Ne dersiniz, biz de  bu kapitalist değişimlerin tam ortasında değil miyiz?

Yrd. Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dali

International Journal of Health Services dergisinin 2002 yılı 2. sayısında McKinlay  ve Marceu imzasıyla yayınlanan bir makale, hekimlerin ve hekimliğin ABD’deki değişimini çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor. Makalede, 21.yy dönümünde, hekimlerin yönlendirebildiği ve devletçe de desteklenen, verilen hizmet başına ödeme sisteminden son 25 yılda yaşananlarla, büyük-birleşik şirketlerin, endüstriyel ve finansal çıkarların baskın olduğu bir sisteme geçiş yaşandığını vurgulanarak bu tıbbi hizmetlerin korporatizasyonu (şirketleşmesi) olarak tanımlanıyor. Bu değişimin hekimlerin toplumdaki “ayrıcalıklı” ve “imtiyazlı” konumunu gerilettiği belirtilerek bunun nedenleri şu başlıklarda toplanıyor:

 Dışsal Faktörler:

- Devlet yapısının ve hekimler taraftarı desteğinin değişimi.

- Hekimliğin bürokratizasyonu.

- Hekim dışı sağlık çalışanları ile rekabet.

- Küreselleşme ve bilgi devriminin sonuçları.

- Epidemiyolojik değişim

- Doktor-hasta ilişkisinin değişimi ve hasta güveninin zedelenmesi.

İçsel   Faktörler:

- İhtiyaç fazlası hekim sayısı ve etkileri.

- Hekim birliklerinin parçalanması.

Her biri ayrıntılı olarak incelenen bu başlıklardan ilkinde özetle, devletin 20.yy boyunca tıbbi uygulamaların ve hekimlerin destekçisi olduğu ve onların kazançlarını garanti eden düzenlemeler getirdiği, devletini bu rolünün son dönemde değişmeye başladığı, 21.yy da tıbbi mesleklerin geleceği ve doktorluğun doğasının diğer etkilerden daha fazla oranda devletin doğa ve desteğinin değişiminden etkilenerek gelişmeye devam edeceği,  bu    değişimin tıp mesleklerinin çıkarlarını koruyan bir devletten ABD’nin birleşik sağlık sisteminin endüstri ve finansal yapılarını kollayan bir devlet yönüne doğru olduğu belirtiliyor.

Hekimliğin                  bürokratizasyonu

1983-1997 yıları arasında hekim çalışması ve çalışma tiplerinin yapısında dramatik değişimler yaşandığına değinen yazarlar, bu yıllar arasında işçi statüsünde çalışan hekim oranının %23’den 43’e yükseldiğini, tek başına çalışan hekimlerin oranının %40’dan 26’ya gerilediğini, birkaç hekimin bir araya gelerek faaliyet gösterdiği çalışma biçimi olan grup pratiğinin %35’den 31’e düştüğünü  ve bu eğilimlerin daha çok genç hekimlerde göze çarptığını ifade ediyorlar. Hekimlerin ekonomik ve yönetsel otorite kaybına uğradıkları,   bu kaybın klinik alanda da yaşanarak tedavi seçiminin çoğunlukla ya hastanın sigortası tarafından ya da hekimin patronu tarafından belirlenir durumda olduğuna değiniliyor.

Hekim dışı sağlık       çalışanları ile rekabet    (Kalabalıklaşan Alan)

Bu bölüme son dönemlerde  “hekim olmayan klinisyenlerin sayısında artış” vurgusuyla başlayan makale, hekim olmayan klinisyenleri on farklı tıbbi ve cerrahi alanda geniş olarak üç farklı başlıkta sınıflandırıyor:

1. Geleneksel disiplinler: Hemşireler, ebeler, hekim yardımcıları

2. Alternatif ya da tamamlayıcılar: Akupuntristler, masörler, bitki tedavileri uygulayanlar

3. Özelleşmiş disiplinler: Optometrist(Göz teknisyeni denebilir), anestezi hemşireleri, klinik hemşirelik uzmanları

Hekim olmayan bu klinisyenlerin hekim yerine istihdam edilebildiği,  bunun ucuz, müşteri memnuniyetine ve rekabete uygun olduğu ve 1992-1997 yılları arası hekim olmayan bu klinisyenlerin sayısının ikiye katlanmış durumda bulunduğuna dikkat çekiliyor.

Diğer başlıklarda, doktor-hasta ilişkisinin yerini, sigorta şirketleri ya da patronlar tarafından denetlenen doktor-müşteri ilişkisinin aldığı ve hastalara ayrılan sürenin(tıbbi hizmetin hızlandırılması ve daha çok kazanç getirmesi baskısıyla) kısaldığı , hekimlerin giderek artan oranda uzmanlık birliklerine yönelerek Amerikan Hekimler Birliği’nin gücünü zayıflattığı ve bunun da hekimlere parçalanma getirdiği belirtiliyor.

Makalenin sonuç bölümü oldukça çarpıcı. “ABD’deki sağlık hizmetlerinin organizasyonundaki kapitalist değişimler, hekimlerin sosyal statüsünü düşürmüş, profesyonelleşme efsanesini zedelemiş ve hekimliğin günlük pratiğini değiştirmiştir”.

Yazarlar bu değişimlerin öncesini de kapitalist bir süreç olarak değerlendiriyorlar mı makalede çok anlaşılmıyor. Çünkü ABD gibi her şeyin olduğu gibi sağlığın da uzun bir dönemdir metalaşmış olduğu bir ülkede kapitalist dönüşümler ya da değişimler tek başına son döneme atfedilemez, olsa olsa  biçim değiştirmiştir.

Ne dersiniz, biz de  bu kapitalist değişimlerin tam ortasında değil miyiz?

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön