e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

1 Ekim 2004  Sayı: 126

 

GYK sonuç bildirgesi

Tıp Dünyası - ANKARA - Türk Tabipleri Birliği Genel Yönetim Kurulu’nun (TTB GYK) 19 Eylül tarihli toplantısında dile getirilen görüşler doğrultusunda oluşturulan sonuç bildirgesi  ana hatlarıyla şöyle:

2005 Bütçesi: Henüz kamuoyu ile paylaşılmayan 2005 bütçesinin açıklanan büyüklükleri önümüzdeki dönemin olumluluk içermediğini ortaya koymaktadır. Sağlık Bakanlığı bütçesinin % 9-9.5 arttırılacağı, enflasyon dikkate alındığında gerek ücretler, gerekse de yatırım kalemlerinin reel olarak artmayacağı, belki de azalacağı ortadadır.

Kamu Yönetimi Temel Yasası Tasarısı: TBMM’den geçtikten sonra Cumhurbaşkanlığı’nca iade edilen “Kamu Yönetimi Temel İlkeler Kanunu” Sağlık Bakanlığı’nın taşra teşkilatını ortadan kaldırarak, sağlık hizmet sunumunu il özel idareleri aracılığı ile bütünüyle piyasaya devrederek; sağlığı kamusal bir hak olmaktan çıkarmakta, hekimler dahil çalışanlarının iş güvencelerini ortadan kaldırarak sözleşmeli personel uygulamasını esas almakta, sağlık hizmet sunumunu parçalara ayırmaktadır.

Sağlık Kanunu: Kamu Yönetimi Temel İlkeleri Kanunu gereği hazırlanan “Sağlık Kanunu” taslağı sağlık alanındaki mevcut 21 kanunu ortadan kaldırmakta, sağlık hizmet sunumunu birinci basamakta aile hekimliği, ikinci basmakta hastane işletmeleri şeklinde bütünüyle Sigorta Kurumu ile ilişkilendirilen işletmeler eliyle ve koruyucu hekimliği parçalayan bir şekilde sürdürülmesini ve birinci ve ikinci basamakta hekim dahil tüm çalışanların sözleşmeli çalışmasını esas almakta, 2002 yılında TTB bünyesinde kapsamlı tartışılan ve sağlık sisteminin tüm olumsuzluklarını hekimlere yükleyen malpraktis taslağını içermekte, pek çok konunun yönetmeliklerle düzenleneceğine atıf yaparak etik, bilimsel alanlar dahil tüm yetkiyi Sağlık Bakanlığı’na vermektedir.

Kamu Personel Kanunu: Hükümet tarafından hazırlanan ve kamuoyuna sunulan “Kamu Personel Kanunu Taslağı”nın II sayılı listede yer verdiği “tabip, uzman tabip”ler dahil 1.5 milyonu aşkın kamu çalışanı sözleşmeli personel haline getirilerek, iş güvencesinin  ortadan kaldırmasının yanısıra düşük ücret tehdidi büyümektedir.

Sözleşmeli çalışma: 2003 yılında çıkarılan “sözleşmeli personel” yasasının genel gerekçesinde yazıldığı gibi “hükümetin personel azaltıcı politikaları” sonucu bir yandan yeni mezun olmuş ya da uzmanlığı almış pek çok meslektaşımız için bugünden işsizlik somut bir sorun biçimine bürünürken, diğer yandan da sözleşmeli personel uygulamalarında çalışanların kazanımları ortadan kalkmaktadır.

Hizmet satın alımı: Somut örneğinin Denizli’de yaşandığı “yeni, güvencesiz, taşeron firmalar aracılığı ile yürütülecek hekim istihdam biçimi” ise asgari ücretin 3 misli brüt ücretler, aylarla ifade edilen kısa süreli sözleşmeler ve hamileler için 20 günlük izinden sonra sözleşmenin feshi gibi konular başta olmak üzere akla gelmesi bile düşünülemeyecek unsurları içermektedir.

Tıp fakülteleri; Her türlü çabamıza karşın planlamaya dayanmayarak açılan ve yetersizlikleri çok açık tıp fakültelerinden yıllık dört binin üstünde hekim mezun etmekte ısrar eden iktidar, şimdi bir yandan yeni mezunlara istihdam imkanı sağlamayıp, öte yandan halihazırda kadrosu olanlara yönelik son derece keyfi ve baskıcı bir uygulamayı sürdürmektedir. Son örneği eğitim hastanelerindeki eğitim ortamının gerekli düzenlemelerini bir türlü yapmadıkları gibi, sayıları binlerle ifade edilen başasistan ve uzmanlar zorla yer değiştirtmeye ve yerlerini boşaltmaya zorlanmakta, kadrolaşma yaygınlaştırılmak istenmektedir.

Meslek Birlikleri Mensupları Kanun Tasarı Taslağı: Yılladır TTB ilgili organlarınca daha etkin bir örgütlenme için geliştirilen TTB yasasına ilişkin öneriler ışığında hiçbir düzenleme yapılmamışken, hekimlik mesleğinin, tıp biliminin bağımsızlığına hürmet etmeyen, meslek birliklerini Bakanlığın bir alt birimi olarak algılayan, meslek birliklerinin işlevlerini sınırlayıp, sıradanlaştıran, sağlığın ön koşulu olan kamusal hizmet vasfını bütünüyle gözardı eden Sağlık Meslek Mensupları Birliği Kanunu çıkarılmak istenmektedir. TTB bu kabul edilemez taslaktan çıkarılmalı, Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmesine karşın yıllarca yenisi düzenlenmeyip aslında suç işlenen TTB yasasının delegasyonu düzenleyen 60. Maddesi TTB 52. Büyük Kongresi (23-24 Kasım 2002) kararına (“Üye sayısı ikiyüze kadar olanlar üç, beşyüze kadar olanlar beş, bine kadar olanlar yedi, üye sayısı daha çok olanlar ise; her binlik üye dilimi için bir ilave temsilci ve aynı sayıda yedek seçerler.”) hürmet eden bir yaklaşım ile yeniden düzenlenmelidir.

13 Ekim İstanbul Duruşması: Tüm bu ve benzeri konulardaki faaliyetlerimiz karşısında gündeme getirilen pek çok baskı girişimlerinin yanısıra, “Ücretimiz, İş Güvencemiz, Sağlık Hakkı” temel talepleri doğrultusunda sürdürdüğümüz programımız çerçevesinde 24 Aralık 2003 tarihindeki GöREV faaliyeti sebebiyle İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyeleri ve bu faaliyete sahip çıkan kurumların yöneticileri hakkında dava açılmıştır. İlk duruşması 13 Ekim 2004 tarihinde olacak olan bu dava iyi hekimlik değerleri ışığında mesleklerinin gereğini yapan ülkemizdeki tüm hekimlerin, dahası sağlık hakkının geliştirilmesi için çaba sarfeden tüm sağlık çalışanı ve yurttaşların davasıdır.

“GöREV”e devam

Hekimlik ve sağlık ortamına ilişkin “olağanüstü” değişimlerin yaşandığı bir dönemdeyiz. Bu sebeple, 21 Haziran 2003 tarihli TTB 53. Büyük Kongresi ve 17 Eylül 2003 Başkanlar Kurulu kararları ışığında “özlük haklarımız, iş güvencemiz, meslek onurumuz ve halkın sağlık hakkı” temel talepleri doğrultusunda sürdürdüğümüz ve 19 Haziran 2004 tarihindeki Genel Kurulumuzca  GöREVe DEVAM diyerek biten yaklaşımın önemi bugün daha da artmıştır.

Böyle bir olağanüstü döneme denk düşecek sonuç alıcı olağanüstü bir mücadele programının geliştirilmesi hayati öneme sahiptir. Bu çabalarımızın hedefleri son derece nettir:

- Bugünün sorumlusu olan son yirmi küsur yıldır uygulana gelen politikaların devamı anlamındaki yasal düzenleme girişimlerinin durdurulması,

- Genel bütçeden Sağlık Bakanlığı’na ayrılan payın yüzde 10’a çıkarılması.

 

“İstanbul Davası’nı reddediyoruz, GöREV’imizi sürdürüyoruz”

Tıp Dünyası - ANKARA - Türk Tabipleri Birliği Genel Yönetim Kurulu (TTB GYK) 19 Eylül Pazar günü 40 tabip odasından 88 temsilcinin katılımıyla Ankara’da toplandı. Başta 19 Haziran 2004 tarihli TTB Genel Kurul sonuç bildirgesi ve son dönem gelişmeleri doğrultusunda TTB’nin önümüzdeki dönem programının tartışıldığı toplantıda, TTB faaliyet programının iletilecek ek görüşlerin de ışığında Merkez Konseyi’nce formüle edilmesi uygun görüldü.

GYK, Sağlık Bakanlığı’nın hazırladığı Sağlık Meslek Mensupları Birliği Kanun Tasarı Taslağı ile Hizmet Satın Alma İhalesi, Başasistanlık, Performansa Dayalı Ücretlendirme, Aile Doktorluğu ve 13 Ekim İstanbul Davası konularını gündemine aldı. GYK, İstanbul Davası’nın reddedilmesini ve “GöREV”e devam edilmesini benimsedi.

“Teyakkuzda olmalıyız”

GYK’nin açış konuşmasını yapan TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Füsun Sayek, GYK gündemindeki başlıklara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Sağlık Meslek Mensupları Birliği Kanun Tasarı Taslağı’nın meslek birlikleri açısından bambaşka bir modeli tarif ettiğini belirten Sayek, Sağlık Bakanlığı’nın meslek örgütlerini mali kaynaktan üyelerine kadar “küçük bir derneğe” dönüştürme çabası içinde olduğunu söyledi. Sayek, taslakla ilgili olarak “Teyakkuzda olmamız gerek” uyarısında bulundu.

“Dünyada örneği yok”

Bütün meslek birliklerinin tek bir çerçeve yasayla düzenlendiğine dair bir örneğin dünyada bulunmadığına dikkat çeken Sayek, Dünya Tabipler Birliği’nin Sağlık Bakanlığı’nın devrede olduğu meslek birliklerini üye olarak kabul etmediğini bildirdi. Sayek, TTB Merkez Konseyi olarak Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile bu konuda 2.5 saat süren bir görüşme yaptıklarını ve Akdağ’ın halen yürürlükte yasaları bulunan TTB, Türk Eczacıları Birliği ve Türk Dişhekimleri Birliği’nin bu çerçeve yasadan ayrı değerlendirilebileceğini söylediğini de aktardı.

Başasistanlık, performansa göre ücretlendirme ve hizmet satın alımı konularında hekimlerden tepki yağdığını bildiren Sayek, hekim ortamının aslında bu yaşananlardan son derece huzursuz olduğunu kaydetti. Sayek, “Sessiz kalmamak hepimizin boynunun borcu” diye konuştu. Füsun Sayek, 13 Ekim’de gerçekleştirilecek İstanbul Davası’na sahip çıkılması gerektiğinin de altını çizdi.

40 tabip odasından katılım

Toplantıya Adana, Afyon, Aksaray, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Batman, Bolu, Bursa, Çanakkale, Denizli, Diyarbakır, Edirne, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Giresun, Hatay, Isparta, Mersin, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Karabük, Kırıkkale, Kırklareli, Kırşehir, Kocaeli, Konya, Malatya, Manisa, Muğla, Samsun, Sivas, Şanlıurfa, Tekirdağ, Tokat, Uşak, Zonguldak tabip odalarından temsilciler katıldı. Sayek’in konuşmasının ardından çeşitli odalardan 40 temsilci söz aldı. Konuşmaların ardından sona eren toplantıda katılımcılar, TTB faaliyet programının iletilecek ek görüşlerin de ışığında Merkez Konseyi’nce formüle edilmesini uygun gördüler.

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön