e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

1 Eylül 2004  Sayı: 125

 

aradabir...

Dr. Coşkun Ova ŞEYHOĞLU*

Hızlı tren “Kaza”sı; Raydan Çıkan Kim?

Belleği zayıf bir halk için bile kısa sayılacak bir zaman içinde 22 Temmuz günü Pamukova’da yaşanan tren kazası yavaş yavaş anılardan siliniyor. Muhalefet partisinin Meclis gündemine getirdiği Genel Soruşturma Önergesi, hızlı tren savunucusu iktidar partisinin oylarıyla reddedildi. Raylar onarıldı, trenle ulaşım büyük bir doluluk oranıyla tekrar başladı.

Şimdi herkes eski yerinde, ölen 38 kişi, yaralananlar, sakatlananlar ve tutuklu iki makinist dışında.

Yıllardır hak ettiği değeri, yatırımı, geliştirmeyi göremeyen demir yollar bir sonraki kazaya kadar gündemimizden düşecek, tıpkı 1999 depreminden sonra yaşandığı gibi, asıl sorumlular hiçbir zaman yargılanmayacak, yargılananlar zaman aşımları ile kurtarılacak...

Bu, bir kader mi? Hayır, sadece bir öngörü; çünkü biliyoruz ki, halklar değişmedikçe iktidarların onlara bakışları, yönetme alışkanlıkları da değişmez.

***

Kaza sonrasında herkesin gündemindeki soru, kazanın nasıl, sorumlunun kim olduğuydu. Herkes kazanın öncesini ve kaza anını konuştu. Kazadan sonraki ilk ve en önemli devre olan arama-kurtarma ve acil tıbbi müdahale devresi dikkatlerden kaçtı. Oysa bu devrede yaşanan aksaklıklar, bu koşullar altında kaçınılmaz gibi görünen daha sonraki kazalar için gerekli “kriz organizasyonu” nun nasıl olmaması gerektiğine dair önemli ipuçları içeriyordu:

Kaza haberinin televizyonlarda yayınlanmaya başlamasından hemen sonra yakın-uzak tüm çevre iller, Sakarya’nın fikrini bile sormaya gerek duymaksızın, Sağlık Bakanlığı’nın doğrudan çağrısıyla bölgeye donanımlı resmi ekiplerini yollamaya başladılar. Bunun yanısıra pek çok özel ve kamu kurumuna belediyelere ait ambulans da içindeki donanıma bakılmaksızın, ekipsiz olarak bölgeye akmaya başladı.

Çevre illerden birbirinden habersiz olarak onlarca ambulansın ve kurtarma ekibinin bölgeye doluşması, bu ekiplerin koordinasyonunu sağlayacak bir telsiz ve cep telefonu altyapısı bulunmasına karşın ciddi bir keşmekeş yarattı. Bunun sonucunda kimin kimi nereden alıp nereye götürdüğü, kimin nerede ne yapmakta olduğu bilinmeyen bir koşuşturmaca içinde yaralılar bazen iki, bazen üç hastane değiştirerek dolaştırıldı.

Sakarya Kriz Merkezi’nin duruma el koyabilmesi ve sükuneti sağlayabilmesi ancak geceyarısında gerçekleşebildi. Telsizlerden çevre illerden gelen ambulansların geri dönebileceği anons edildiği sırada olay yerinde 30 kadar, sadece Pamukova Devlet Hastanesi bahçesinde 20 kadar ambulans kontak anahtarları sürücülerinin cebinde beklemekteydi.

Bilgi akışının ve koordinasyonun tek elden yapılamadığı, kriz merkezinin duruma el koyamadığı ilk saatler Sağlık Bakanlığı’nın 128 olarak açıkladığı ölü sayısına nasıl ulaşmış olduğunun da açıklamasıdır.

Sonuç olarak;

1999 depreminin 5. yılı bile dolmadan, bir depremin yanında gerçekten çok küçük kalan bu tren kazası, 38 kişinin ölümüne neden olması yanında, bizlere depremden aslında çok da fazla bir şey öğrenememiş olduğumuzu; olağandışı durumlarda sağlık hizmet organizasyonu ve kriz yönetimi konusunda bulunduğumuz noktada işimizin gerçekten “Allah’a kalmış” olduğunu bir kez daha göstermesi açısından da önemlidir.

* Kocaeli Tabip Odası ODSH Komisyonu Üyesi

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön