e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

15 Haziran 2004  Sayı: 123

 

hukuk
köşesi

Avukat Mustafa Güler

Sır

“Gören mi iktidardır, görülmeyen mi, yoksa görülmeden gören mi?”(Focault).

“Sır” hukuk sözlüğünde saklanması gereken bilgi diye tanımlanmış. Sırrın pek çok çeşidi var, “devlet sırrı”, “meslek sırrı”, “dostluk, arkaşlık, aile” sırrı vb.  aslında sırların hepsinin saklanması gerektiği düşünülür. Aksi halde sır olmaz değil mi? Hekimler, kendilerine başvuran hastaları hakkında tedavi sürecinde edindikleri bilgilerin sır olduğunu bilirler. Hekime başvuran kimse zorunlu olarak sağlığı ile ilgili tüm bilgilere vermek durumundadır. Aksi halde hekim doğru tanıyı koymakta   ve gerekli tedaviyi uygulamakta zorluk çekecektir. Hukuki açıdan da, hekime başvuran kişinin tedavisinin sağlanması amacı ile verdiği bilgiler “sır” kapsamı içinde olup doğrudan kişinin özgürlüğü ve kişilik hakları ile ilgilidir. Hekimin, sır saklama yükümlülüğü, Anayasanın 17. ve Medeni Kanunun 23 ve devamı maddelerinde yer alan bireyin kişilik hakkının korunması ile yakından ilgilidir.

Öte yandan hekimlik bir güven mesleğidir. Kişilerin doğrudan yaşam hakkı ile ilgili olan sağlığının korunması hakkı kapsamında başvuracakları sağlık personeline güvenebilmeleri büyük önem taşımaktadır. Binlerce yıl ötesinden süzülüp gelen hekimlik mesleğinin değerleri çerçevesinde, hekimin sırrı saklaması, hastaların hiçbir endişeye, korkuya kapılmadan tedavi için başvurmalarını sağlamaktadır. Bunun için hukuk alanında da bazı düzenlemeler yapılmıştır. Örneğin bir meslek ve sanatın uygulaması sırasında öğrenilen sırrın açıklanması TCK 198. madde ile yasaklanmış, ihlali halinde ceza yaptırımı öngörülmüştür. Sır saklama yükümlülüğü, ancak kamu düzeninin gerektirdiği istisnai hallerde kaldırılmıştır. Hekime gelen hasta ile ilgili bildirim, kanunda sayılan bazı hastalık hallerinde ve TCK 530. madde uyarınca  kişi aleyhine bir suç işlenmiş ise ve hekime başvuran kişi aleyhine bir soruşturmaya neden olmayacaksa  zorunlu tutulmuştur.

Ancak şu anda TBMM Adalet Komisyonunda bulunan Türk Ceza Kanunu Tasarısında hekimlere ve diğer sağlık personeline, ister kendilerine gelen hasta hakkında olsun ister diğer kişiler ya da kamu hakkında olsun bir suçun işlendiği yönünde bir belirti ile karşılaşmaları halinde durumu yetkili makamlara bildirme zorunluluğu getirilmektedir. Bildirilmemesi halinde öngörülen ceza bir yıla kadar hapis cezasıdır.

Hekimlik mesleğinin uygulanması sırasında hasta ile ilgili öğrenilen sırların saklanması zorunluluğuna ilişkin bir düzenlemeye de tasarıda yer verilmemiştir. Tasarının bu haliyle yasalaşması halinde hekimlerden; hastalarının kişilik hakları ve hekimlik değerleri uyarınca mesleki sırlarını koruması değil, suçluların tespit edilip yakalanması için görev yapan kolluk kuvveti olması beklenecektir.

 

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön