e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

15 Haziran 2004  Sayı: 123

 

dışarıdangöz...

Etik ve hekim sorumluluğu

Murat Çelikkan*

Hekim dünyasına dışarıdan bir bakış yazısı istendiğinde bunu bir süredir kafama takılan bir sorunu sizlerle paylaşmak için bir vesile addettim. Sağlık sigortası sorunu. Hayır, devletin asli fonksiyonları olan eğitim ve sağlık hizmetlerinin özelleştirmesinden bahsetmeyeceğim.

Bu fonksiyonları yerine getir(e)meyen bir devlet için, “olmaya devlet cihanda” diye düşündüğümden de bahsetmeyeceğim. Kafama takılan daha teknik bir sorun.

Hipokrat yemini ile Türkiye’de özel sağlık sigortası uygulamasının nasıl bağdaştığı? Bildiğim kadarıyla hekim-hasta ilişkisi de avukat- müvekkil ilişkisi gibi özel. Hekimin hastayla ilgili sağlık bilgilerini kullanması etik açısından söz konusu olamaz. O halde özel sağlık sigortası uygulamasında, hasta hakkındaki bilgiler en ince detayına kadar sigorta kuruluşunun eline nasıl gidiyor? Uygulama, özel sağlık sigortası sahibi olan birinin en ufak bir hastalığı olması durumunda bir sonraki sigorta yenileme döneminde bu hastalığın sigorta kapsamından çıkartılması olarak uygulanıyor. Hadi bilemediniz daha insaflıları için, ciddi prim artışlarıyla sigortanın devam ettirilmesi. Bu sigorta sisteminde kapsam dışı bırakılan hastalıklar da oldukça ciddi hastalıklar. Sigorta, bakım ve tedavisi çok pahalı olan bu hastalıklar için de olmalı değil mi? Ama hayır! Peki buna kim karar veriyor? Sigorta şirketleri. Şirketlerin tek tek müşterilerle başbaşa bırakıldığı bu alanda vahşi bir kapitalist sistem işliyor. Hemen her şey şirket yararına. Bu uygulamaya ilişkin bir tek düzenleme yok. Bu alandaki uygulama, tam da başı boş, vahşi, etik dışı bir özelleştirmenin örneği. Yine de, gerek kapsam, gerekse uygulamanın daha ciddi bir yönetmeliğe bağlanması gerekmez mi? Ama özelleştirme histerisindeki devlet, bu alanda sigortadan yararlananlara cüzi bir vergi indirimi uygulamanın dışında hiç bir düzenlemeye yanaşmıyor. Bu indirim de aslına bakılırsa yine özel sağlık sigortası yapan kurumlar lehine. Halbuki, kişinin aleyhine kullanılabilecek gerek genetik özellikler, gerekse çeşitli hastalıklar bu gün bilim dünyasının en önemli etik tartışmalarından biri. Hem doğrudan ırkçılığa yol açabilmesi, hem de hekim hasta arasında kalması gereken bilgilerin anonimleştirilerek hasta aleyhine kullanılması açısından. Özel sağlık sigortasına karar verilecek konularda isimlerle raporların ayrı birimler tarafından tutulması bu alanda savunulabilecek uygulamalardan biri.

Peki hekimlerin bu işte hiç mi kusuru yok?

Bu uygulamada yer alan hekimler, benim anladığım kadarıyla öncelikle hipokrat yemini ihlal ediyor. Ciddi bir etik tutarsızlığa neden oluyor. Özel sigorta kapsamı genişledikçe de ister istemez her hekim, bu tür özel raporları vermek zorunda kalıyor.

Bu alanda ciddi düzenlemeler yapılmasının önünde engeller, devlet ve özel kuruluşlar ancak bir engel de topyekün karşı çıkışlarla, bir mücadele alanını tamamıyla terk eden meslek kuruluşları olabilir mi? Tabip Odaları sağlık alanında özelleştirmeye karşı olabilir. Bana kalırsa olmalıdır da. Ancak bu, bu alandaki uygulamalar konusunda çalışma yapmasına engel olmamalı. Genel stratejiler, hem hekimlerin hem de halkın belirli bir alandaki mağduriyetin önlenmesine engel oluşturmamalı. Türkiye’de hemen her alanda olduğu gibi sağlık alanında da ciddi yapısal sorunlar var. Bu alana ayrılan bütçeden, Bakanlığın örgütlenme ve çalışma anlayışına, ileri kapitalist ülkelerde bile uygulanan belli planlamaların bu alanda uygulanmamasına, bilimsel çalışma ve araştırmalardaki sorunlardan hekimlerin çalışma koşullarına kadar. Ama her alanda olduğu gibi etik konusu bunların en önemlilerinden biri. Etiksizliğin kural olduğu yerde, hiçbir politikanın hiçbir olumlu düzenleme yapması mümkün değil.

Yanlış mı düşünüyorum?

 

*Gazeteci, yazar

 

 

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön