e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

15 Haziran 2004  Sayı: 123

 

Faşist karakterin ve soykırımcı özelliğin en önemli belirtisi çocuklara uygulanan şiddet...

Faşizm ve çocuklar…

8.jpg (14930 bytes)Prof. Dr.   Şükrü Hatun*-Son  haftalarda gerek Irak’tan gerekse  Refah mülteci kampından gelen görüntüler evrendeki acı ve utanç yoğunluğunu katlanılamaz hale getirirken hepimiz neyle karşı karşıya olduğumuzu yeniden düşünmek zorunda kalıyoruz. Gerçekten neyle karşı karşıyayız? Yürüyüş yapan çaresiz sivillere aralarında binlerce çocuk olduğunu bildikleri halde füze atanlar, görülmemiş bir şiddetle Irak halkını ezerken aslında bütün mazlum halkları ezmenin talimini yaptıklarını bilenleri nasıl nitelemeliyiz?. Ben 1980 öncesinin turuncu renkli kitabını yeniden okumanın ve “Faşizm, finans kapitalin en gerici, en şoven ve en emperyalist unsurlarının açık terörcü diktatörlüğüdür” diyen Dimitrov’un sesine kulak vermemiz gerektiğini düşünüyorum. Günümüzde Şaron ve Bush’a faşist demeyeceğiz de kime diyeceğiz? İşkenceyi sadist bir seyirlik olarak gören insanları-askerleri değil evet insanları- üreten bir kültüre ne isim vereceğiz? Yanı başında  her gün onlarca insanın katledildiğini izleyen, kendi güvenliği için Filistin toplumunun yok edilmesine ses çıkarmayan İsrail halkının ruhunu neyle niteleyeceğiz? Ben bütün belirtileriyle küresel bir faşizm ile karşı karşıya olduğumuzu düşünüyorum ve hem kişiler hem de ülkeler olarak Bush ve Şaron yönetimleriyle yapılan her türlü işbirliğinin Faşizmin suçlarına katılmak olduğunu söylemek istiyorum.

Bu yönetimlerin faşist karakterinin ve soykırımcı özelliğinin en önemli belirtisini çocuklara uyguladıkları şiddet oluşturuyor. İsrail’in Filistin topraklarındaki işgalinin en büyük faturası da çocuklara çıkmaktadır. Filistin kaynaklarına göre, 29 Eylül 2000 tarihinden bu yana ikinci intifada öldürülen Filistinlilerin  yüzde 45’ini çocuklar oluşturuyor. Bir cumartesi günü refah mülteci kampında evinden bakkala giden 4 yaşındaki kız çocuğunu başından ve boynundan kurşunlayarak öldüren askerlerle Musevi çocuklarını gaz odalarına gönderen soğuk yüzlü Nazi subayları arasında ne fark kalmıştır sizce?  En acısı ise geçen günlerde Gazze’de olduğu gibi çocukların korku şoku sonucu ölmesidir. Bugünkü İsrail hükümeti  hiç kuşku yok ki tarihin gördüğü en kanlı yönetimlerden birisidir ve şiddetin giderek çocukları hedef alması açık bir soykırım anlamına gelmektedir.

9.jpg (23467 bytes)Irak’ta savaş sonrası haberler günde kaç tane Amerikan askerinin veya Iraklı sivilin  öldüğünü bildirirken savaşın dolaylı etkileriyle her gün kaç tane çocuğun öldüğünü kimse bilememektedir. Çocuklar, savaşlardan ya doğrudan etkilenerek ölmekte veya sakat kalmakta ya da yoksulluk, göç, beslenme yetersizliği, bulaşıcı hastalıkların artması, temel sağlık hizmetlerinin ve temizlik alt yapısının çökmesi, okula gidememe, çocuk dünyasının kötüye kullanılması, çocuk işçiliğinin ve çocuk suçlarının artması gibi savaşın dolaylı sonuçlarına maruz kalır. ABD’nin Irak’ı işgalinden  sonra  UNICEF  ve bir çok uluslar arası kuruluş Iraklı çocuklara yardım etmeye çalışmakta, bununla birlikte savaş sonrası durumla ilgili sağlıklı veri elde edilememektedir. Irak nüfusunun yarısını çocuklar oluşturmakta ve UNICEF, işgal sonrası  çocuklarda akut beslenme bozukluğu sıklığının ikiye katlandığını (% 4’den % 7.7’ye çıkmış),  3000 toplum sağlığı ünitesinin çöktüğünü bildirmektedir. Geçen haftalarda Anadolu Ajansı muhabiri İşgal sonrası durumu “Ambargo da kaldırıldığı halde, çocukların durumunda iyileşme görülmüyor. 10-11 yaşlarında çocuklar sırtlarında ağır yük taşımak zorunda kalırken, sağlık sektöründeki çöküşten en fazla nasibini alan yine çocuklar oluyor. Savaşta aile bireylerini yitirmeleri ya da babalarının işsiz kalması sonucu birçok çocuk, evinin geçimini sağlamak için okulu bırakarak çalışmaya başladı. Marangozhanede çalışan 10 yaşındaki Mustafa Hasan, savaş öncesi inşaat işçisi olan babası işten çıkarıldığı için evin geçiminden sorumlu olmuş. “Durumumuz çok kötü, geleceğe umutla bakmıyorum” diyen Mustafa Hasan, haftada 3 bin dinara (2 milyon TL) çalışıp 8 kardeşi ve anne-babasıyla birlikte ufacık bir odada yaşıyor” cümleleriyle anlatmaktadır.

Geçen hafta Washington Post’da yayımlanan son fotoğraflar, Ebu Gıreyb Hapishanesinin aslında “sıradan faşizmin” uygulama yeri haline geldiğini, işkenceci askerlerin yüzlerine yansıyan sadistçe zevkin belki de Bush yönetimine destek sağlayan Amerikan toplumun ruh halini yansıttığını gösteriyor.  UNICEF sözcüsü Damien Personnaz tarafından 11 Mayıs günü yapılan açıklama ise, Iraktaki hapishanelerde çocukların da cinsel suistimale ve işkenceye uğradığı konusunda UNICEF’in resmi endişelerini yansıtıyor. Hiç kuşkunuz olmasın ki yakında çocuk pornosuna nispet bir çok resim ortaya dökülecek belki o zaman Amerikan toplumu kendi yönetimlerinin faşist karakterini anlayacaktır.

Bu saatten sonra  Başkan Bush, Şaron   veya Rumsfeld  ile Ebu Gıreyb Hapishanesinde işkence yapan askerler arasında bir fark kalmamıştır; asıl yargılanması gerekenler o zavallı psikopatlar değil ellerindeki acımasız  şiddet sistemini çocuklara yönelten politik psikopatlardır. Dileriz tarih bu mutlu anı başta Filistinli ve Iraklı çocuklar hepimize bahşeder.

*Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı

*[email protected]

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön