Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

.

1 Haziran 2004  Sayı: 122

Gürsoy: Altaylı’nın ilhamı Bakan’dan

İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy, Fatih Altaylı’nın “bölücü doktorlar” suçlamasının bugüne kadar örneğine rastlanmamış yeni bir tür yargısız infaz olduğunu söyledi.

Tıp Dünyası - İSTANBUL - Hürriyet Gazetesi köşe yazarı Fatih Altaylı’nın 23 Nisan 2004 tarihli yazısında, “Hakkari’de bir hastanın diyaliz ünitesinde hekim bulunmaması nedeniyle öldüğü” iddiasına dayanarak hekimleri “bölücülükle” suçlamasına dönük tepkiler sürüyor. İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy, Altaylı’nın hekimleri bugüne kadar örneğine rastlanmayan yeni bir tür yargısız infazla mahkum ettiğini söyledi.

“Yoksunluk bölgesinde hekim istihdamı” gibi çok geniş boyutlu bir sorunun bedelini hekimlere fatura etmenin genellikle Sağlık Bakanlarının sıkça başvurduğu bir hedef saptırma yöntemi olduğunun artık herkes tarafından bilindiğini belirten Gürsoy, aynı yöntemi popüler bir gazetecinin kullanmasının düşündürücü olduğunu, ancak yazıdan bu ana fikrin sahibinin Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ olduğunun anlaşıldığını söyledi:

“Altaylı ‘Ata uçağında’ Bakanla sohbet etmektedir. Bakan ‘dertli’. ‘Doğu ve Güneydoğu illerine ataması yapılan doktorların görev yerine gitmediğini, bu yüzden devletin bölgeye sağlık hizmeti götüremediğini’ ifade ediyor. Mizansen böylece tamamlanıyor. Ata uçağına hüzün çöküyor. Bakanın yanaklarından süzülen iki damla gözyaşı eksik. Bu arada, ‘Sayın Bakan, Doğu’ya hekim göndermek için icat ettiğiniz sözleşmeli statü neyin nesidir?’, ‘Sözleşmeli çalışmada iş güvencesi var mı?’, ‘Bu sorunu Türk Tabipleri Birliği ile hiç tartıştınız mı?’ diye kimse sormuyor.”

Aradan bir süre geçtikten sonra Hakkari’deki ölüm olayının basına yansıdığını ve Bakandan işin “aslını!” öğrenmiş olan Altaylı’nın hemen “Bölücü Doktorlar” başlıklı yazıyı döşendiğini belirten Gürsoy, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kısaca yazının ilhamı Bakan’dan geliyor. Geriye patenti Altaylı’ya ait olduğu anlaşılan ‘bölücülük’ ve ‘DGM’ tehdidi kalıyor ki bu kadarı da hoş görülebilir bence. Ne de olsa Doğu’ya hekim göndermek için ‘Hakkari çarşısında ikisini sallandıracaksın, bak o zaman gitmemezlik ederler mi?’ demiyor. Bu da az incelmişlik değil doğrusu…”