e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

15 Nisan 2004  Sayı: 120

 

aradabir...

Prof. Dr. Turhan Akbulut*

İşçi Sağlığı Haftasının Aklıma Getirdikleri

Önümüzdeki Mayıs’ın ilk günlerinde yapılacak “İşçi Sağlığı Haftası” nedeniyle, aklıma gelenleri düşündüm, inceledim, değerlendirdim ve bütün bunları Tıp Dünyası gazetesinde yayımlamak istedim.

Asıl konumuz olan işçi sağlığına değinmeden önce, bir çok konuda yapılan günler/haftalar hakkındaki görüşümü belirtmek isterim. Bu belirli gün ve haftalar bazı kere bayram adını da alırlar. Sanki kutlanacak ve sevinilip bayram yapılacak bir konu imiş gibi. Aslında bu belirli gün ve haftalar, toplumların “zayıf kesimlerini” oyalamak için yapılır. Hep, toplumun bu zayıf kesimlerinin komplekse düşmemeleri için, o konularda geniş bir ilgi varmış havası yaratılır. Örneğin işçi bayramı yapılır da “işveren bayramı” yapılmaz (belki de bu işverenlerin hep bayram havası içinde olmasından ileri gelir). Kadınlar günü yapılır da erkekler günü yapılmaz. Sakatlar haftası yapılır da sağlamlar haftası yapılmaz; bankacılar haftası yapılmaz, inşaat mühendisleri vs. günü yapılmaz. Böylece zayıf kesimlerin sorunlarının ele alınıp mutlu oldukları sanılır.

İşçi Sağlığı haftası da böyle. Bu haftanın yaklaşmakta oluşu nedeniyle, şimdiye kadar kutladığımız (!) bu haftanın aklıma getirdiklerini şöyle bir düşündüm: Bu haftanın yapılması nereden çıktı? Yanılmıyorsam, bundan 17-18 yıl evvel yani 1985 veya 1986’da zamanın Çalışma Bakanlığı’nda İşçi Sağlığı Daire Başkanlığı sorumluluğunu almış bir bürokrat, kendi varlığını belirtebilmek için, Mayıs’ın ilk haftasında işçi sağlığı haftaları düzenleme fikrini ortaya attı. Hiç unutmam, o tarihte 19 Mayıs Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı olarak, benim bir konuşma yapmam rica edildi. Ben de bu konuda bir eksper olarak bir konuşma hazırlayıp, Türk-İş Eğitim Merkezi’ndeki konferans salonuna gittim. Bir de baktım, Çalışma Müdürü, 2-3 sendika yöneticisi (başkanları değil), eğitim merkezindeki birkaç görevli dışında dinleyici yok. Toplantıyı iptal ettik. Böylece bir fiyasko ile bu haftalar başladı.

Bu ilgisizlik, senelerce hemen hemen aynı ölçüde devam etti. Hele bir defasında, sanırım 1990’lı yıllarda, Atatürk Kültür Merkezi’nde bu haftanın açılışı bir panelle yapıldı. Kürsüde ben, çok değerli bir sosyal politika profesörü ve Çalışma Bakanlığı İSGÜM Müdürlüğü’ne vekalet eden Hacettepe Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı profesörü yerimizi aldık. Salonun ön sıralarında vilayet bürokratları, bir iki sendika temsilcisi ve arkada bütün salonu dolduran bir öğrenci kalabalığı. Bu arada sahneye bir iki çiçek çelengi konulması da ihmal edilmemişti. Ben ve sosyal politika öğretim üyesi, dinleyicilerin bu işle hiç ilgili olmamasına rağmen ciddi ciddi konuştuk. İŞGÜM Müdüresi dayanamadı ve söze şöyle başladı: “Görüyorum ki salon dolu olsun diye okul öğrencileri getirilip oturtulmuş. Ben bunlara işçi sağlığı hakkında ne anlatayım? En iyisi el nasıl yıkanır onu anlatayım” dedi ve bunu anlattı. Böylece bu toplantı da tam bir fiyasko ile sonuçlandı. Ve tüm bundan sonra bu tip toplantılara katılmama kararını verdim. Birkaç bürokratın kendilerini iş görüyoruz havasına sokmaya çalıştıkları bu toplantılara katılmadım. Ama en görkemlisi geçen yıl oldu. Meslek hastalıkları ile ilgili bir panelde, bakanlıktaki bir bürokrat orijinal bir fikir ortaya atıp girişimde bulundu: Bir tren tahsis edilecek, üzerine -belediye otobüslerindeki salça, banka ilanları gibi- işçi sağlığı ile ilgili yazı yazılacak ve bu tren Ankara-Kars ve Ankara-Edirne güzergahındaki şehirlere uğrayarak konferanslar verecek, araştırmalar yapacak. Böylece Türkiye’nin dünyada birinci sırada olan iş kazaları ve meslek hastalıkları azalacak. Dayanamadım dedim ki; “Bir toplumsal konunun çözümü bu kadar kolaysa, ülkenin diğer sorunlarını (ekonomi, eğitim, sağlık vs) çözebilmek için bu trenin arkasına birkaç vagon daha takın. Hiç unutmam zamanın işçi sağlığından sorumlu bürokratı, “Hocam bunu fener alayına benzettiniz” dedi. Ben de, “Fener alayları zaferden sonra yapılır, fiyaskodan sonra değil” cevabını verdim (aklıma şu anda Şener Şen’in “Selamsız Bandosu” adlı filmi geldi).

Bu haftaların niteliklerini düşündükçe, ülkede neden iş kazaları bu kadar çok, neden yılda 1500’e yakın çalışan insan ölüyor, neden meslek hastalıkları ile ilgilenilmiyor diye düşünürüm.

Halen ülkemizde bütün çalışanları (ekonomik bakımdan aktif nüfusu) kapsayan bir istatistik yok. Yalnız SSK’nın her yıl çıkardığı SSK’lı sigortalılara ilişkin istatistik yayımlanıyor. Bunun da hakikati ne kadar yansıttığı ayrı bir konu. Ama bir örnek vereyim: 1976 yılında Yugoslavya’da Dubrovnik’te, Uluslararası İşçi Sağlığı Kongresi yapılıyordu. Ben de katıldım. Bir ara yanıma bir yabancı geldi: “Size ülkenizle ilgili bir soru sorabilir miyim?” dedi. Ben de sevindim ve “Sorun” dedim. Elinde İLO’nun istatistik yıllığı vardı. Türkiye sayfasını işaretlemiş. Hemen açtı: “Sayın meslektaşım, ülkenizde meslek hastalıkları ile ilgili istatistikleri inceledim. Gördüm ki siz meslek hastalıklarını eradike etmişsiniz (kökünü kurutmuşsunuz). Bunu nasıl başardınız?” dedi. Tabii ki bu soruya kızararak, terleyerek, beni bu duruma düşürenlere gerekli hislerle dolu olarak bir iki cevap vermek istedim.

Sonra bu kongrede bir tebliğ kabul edildi: “Bir ülkede meslek hastalıkları istatistiklere tahminden çok az giriyorsa, bu, o ülkede işçi sağlığı hizmetlerinin çok düşük olduğunun bir parametresidir”, denildi. Tıpkı ülkemizdeki gibi. Bugün de aynı. Çalışma Bakanlığı “İşçi Sağlığı” terimini değiştirip “İş sağlığı” yaparak, İşçi Sağlığı Daire Başkanlığı kadrosunu genel müdürlük olarak değiştirerek ve yıllar yılı Türk Tabipleri Birliği’nce yürütülen İşyeri Hekimliği seminerlerini TTB’nin elinden alarak ne sonuç elde edecek merak ediyorum.

Hiç unutulmamalı ki, herhangi bir yolla bürokratik bir mevkiyi işgal edenler, bilimsel yollardan ayrılmışlar veya bu yollara hiç girmemişse biz daha yıllar yılı iş kazaları ve meslek hastalıklarındaki şampiyonluğumuzu sürdürürüz.

 

  • Emekli halk sağlığı öğretim üyesi, iç hastalıkları uzmanı, iş ve meslek hastalıkları uzmanı

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön