e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

1 Mayıs 2004  Sayı: 121

 

Genel kurullarını tamamlayan tabip odalarında yeni yönetimler göreve başladı

G(ö)rev için; kaldığımız yerden

Türk Tabipleri Birliği’ne bağlı tabip odalarında Nisan ayı başında başlayan genel kurullar sürüyor. Bugüne kadar 49 tabip odası genel kurulunu tamamlarken, 25 odada yönetimin görev dağılımı belirlendi.

TTB’nin başlattığı özlük hakları mücadelesinde “bir adım öne” çıkan ve “kaldığımız yerden” g(ö)reve devam edecek olan tabip odası başkanları, oda seçim sürecini ve genel sağlık ortamını değerlendirdiler.  n Sayfa 4 - 5’de

Tıp Dünyası - ANKARA - Türk Tabipleri Birliği’ne bağlı tabip odalarının Nisan ayı başından bu yana yürüttükleri genel kurullar delege seçimleri yapılmaksızın sürerken, bugüne kadar genel kurulunu tamamlayan odalardan 25 tanesi yönetimin görev dağılımını da belirledi. Türk Tabipleri Birliği’nin başlattığı özlük hakları mücadelesinde “kaldığımız yerden” g(ö)reve devam edecek olan tabip odası başkanları, Tıp Dünyası’na oda seçim süreci, genel sağlık ortamı ve sorunlara ilişkin değerlendirmelerde bulundular.

Görev dağılımını tamamlayan tabip odalarından bazılarının başkanlarının değerlendirmeleri şöyle:

Afyon Tabip       Odası Başkanı              Dr. Mustafa Enis  Arabacı:

Tek liste halinde dengeli ve uyumlu bir liste oluşarak seçime girdik ve sakin bir seçim yaşadık. Önümüzdeki dönemde ilk planda hekim özlük hakları ile ilgili çalışmalara devam etmeyi, tabip odasının il içindeki etkisini artırmayı, dergimizin daha düzenli bir şekilde çıkarılmasını sağlamayı, panel ve bilgilendirme toplantılarına devam etmeyi ve mevcut politikalara yönelik düşüncelerimizi daha etkili bir şekilde duyurmayı hedefliyoruz. İlk olarak 23-26 Nisan’da Afyon’da yapılan TEBİAT toplantısında aile hekimliği, döner sermaye uygulamaları ve SSK’li hekimlerin sorunları ile ilgili eleştiri ve katkılarımızı sunduk. Sağlık ortamında belirsizlik süreci yaşanıyor. Özellikle 1. basamaktaki hekim arkadaşlarımızın muhtemel aile hekimliği uygulaması açısından zihinleri karışık ve gidişten memnun değiller. 2. basamakta ise 657 s ayılı yasa çerçevesinde kısa zamanda ücret iyileştirmesi beklenmediği için performansa dayalı döner sermaye uygulamalarının düzeltilerek uygulanması düşüncesi ağır basıyor. Emekliliğe yansıtılması, kalıcı olarak devam edebilmesi, hekimler arası yüksek farklılıkların azaltılması, alt sınır verilmesi gibi taleplerimiz. Afyon Tabip Odası olarak özlük hakları konusunda aktif bir şeklide çalışmayı ve sürece destek vermeyi düşünüyoruz. Ancak “bütün uygulamalara hayır” tarzında bir yaklaşımımız yok. Ayrıca TTB ve tabip odalarının yetkilerinin korunması, artırılması ve iş güvencesi konularını da çok önemsiyoruz.

Çorum Tabip      Odası Başkanı  Dr. Mithat Cerit: 

Tabip odası olarak, meslektaşlarımızın özlük haklarını savunurken, halkımızın da sağlık hizmetlerinden en kaliteli, en çabuk ve en modern, çağdaş hizmeti alması ve birey olarak doğal hakkımız olan sağlıklı yaşama hakkımızı elde etmek ve sürekliliğini sağlamak için çaba sarfedeceğiz. Ayrıca meslektaşlarımız arasındaki diyaloğun artırılması, deontolojik kuralların işlenmesi ve birlikteliğin sağlanması için çalışacağız.

Manisa Tabip    Odası Başkanı  Dr. Hatice      Mavioğlu:

Seçime iki liste girdi ve geniş katılım oldu. 1215 üyemiz var, 683’ü oy kullanmaya geldi. 668 geçerli oyun yarısından fazlasını alarak seçildik. Önceki dönemin aynı ilkeleriyle yola çıkan ekibiz, aynı ilkelerle devam edeceğiz. “Bir adım daha öteye” daha taşımaya çalışacağız. Herkese ücretsiz sağlık hizmetini savunan bir ekibiz. Hekimlerin iyi koşullarda, insanca koşullarda, uygun ücretlendirmelerle çalışmasını istiyoruz, iç barışın önemli olduğunu düşünüyoruz.

Son sağlıkta dönüşüm yasasıyla ortaya çıkan sorunlar öncelikli sorunlarımız. Performans öncelikli sorunlarımızdan biri. Biz pilot bölgeydik, sorunları daha erken yaşamaya başladık. Üyelerimizi de mağdur etmeden sorunların üzerine gitmeyi planlıyoruz. Toplumun sağlığını ve hekimlerin özlük haklarını üst düzeye çıkartmak yönünde hedeflerimiz var, bunun için çalışacağız. Hekim ve sağlık çalışanlarının emeklerinin karşılığının kamu tarafından karşılanması ve insanca yaşabilecek düzeyde olması gerektiğine inanıyoruz. Bundan sonraki çalışmalarımız da bu yönde olacak. Meslek onurumuzu korumak için iyi hekimlik ilkelerinden ödün vermeyeceğimizi, iş güvencemiz ve özlük haklarımızın savunucusu olacağımızı, halkın kamu sağlık birimlerinden nitelikli, eşit, ücretsiz sağlık hizmetini alabilmesi için çabalarımızı sürdüreceğimizi, insanın en temel hakkı olan hayatta kalma ve sağlıklı yaşama hakkını savunacağımızı Manisa Tabip Odası olarak kamuoyuna duyuruyoruz.

Kırklareli Tabip   Odası Başkanı     Dr. Cumali          Aydoğan:

12 yıldır işin içindeyim. Daha önce başkanlık da, yönetim kurulu üyeliği de, onur kurulu üyeliği de yaptım. İki dönem önce başkanlık yaptıktan sonra bırakmıştım. Bu yıl seçim sürecinde arkadaşlarım beni yeniden önerdiler. Daha önce bıraktığım için ters gelmişti ama beni ikna ettiler. Son gün, bize karşı bir ekip çıktı. Biraz da Türk Sağlık Sen’in etkisiyle çıktılar gibi geliyor bana. Yüzde 70’e yüzde 30 gibi bir oranla seçimi biz aldık; listemiz de delinmedi. Listemizdekilerin hepsi, eylem sürecinde aktif rol alan arkadaşlar. Biliyorsunuz, işyeri hekimliğinde yetkiler elimizden alınmak isteniyor. Muayenehane hekimliğinde TTB’ye danışma durumu da kalkarsa ciddi sıkıntılarımız olur. Sağlık çalışanlarının haklarını biz de savunuyoruz, hekimleri, sağlık çalışanlarını bir arada tutabilmek için hedeflerimiz var. Çok büyük hedefler koymuyoruz. Merkez Konsey’e bakıp, onların doğrultusunda çalışmalarımıza devam edeceğiz. Kendimize bir daire alabildik; yapabildiğimiz en önemli iş o oldu, kiradan kurtulduk.

Kırklareli üzerinde bir sorunumuz yok. Türkiye genelinin üzerinde bir yer burası. Benim en rahatsız olduğum konu performansa göre ücretlendirme. Performanszedeler ve performanszadeler oluşmaya başladı. Sırf performansı artırmak için bir takım yan yollara sapılmaya başlandı. Bu uygulamadan çok rahatsızım, iç barışı da bozdu. Personelle doktor arasında da, doktorla doktor arasında da ilişkiler bozuldu. 2-3 milyar, maaşımıza ve emekliliğimize yansımayan para vereceklerine hiç olmazsa emekliliğimize yansısın; daha düşük olsun. Genel bir mağduriyet var. Tabip odası ile hükümet arasında diyaloğun sağlanması önemli. Merkez Konsey’e çok büyük iş düşüyor. Bunu sağlamak için onurumuz zedelensin demiyorum ama bu diyaloğu sağlamak lazım.

Hatay Tabip      Odası Başkanı  Dr. Mehmet Ali         Ediboğlu:

Hatay Tabip Odası, 1988 Nisan’ından bu yana etkin demokratik TTB çizgisini savunan arkadaşlarımızdan oluşan yönetimlerce yönetildi. Bu kongrede de herhangi bir sorun yaşamadık. Tek listeyle seçime gittik. Yönetim kurulumuz toplantılar sonucu belirlediğimiz arkadaşlardan oluştu. Gelenek haline gelmiş; kimse kendisi talep etmiyor, bu toplantılarda bu görevi en iyi yapabilecek arkadaşlar belirleniyor. Bundan önceki dönemler için de bu geçerliydi. Birden fazla listenin çıktığı durumlarda bile, isimler değişse de Çağdaş Hekim Grubu 1988’den bu yana yönetimde. Bundan sonra da bu yapının değişmeyeceğini düşünüyoruz. İki yıl sonra da değişen bir şey olacağını sanmıyorum. Biz, tabip odasına yönetici olarak son 2 yıllık süreç içinde odaya en çok emek veren, katkı sunan arkadaşlarımızı taşımak istiyoruz. Bu yönetim kurulunda da Genel Sekreterimiz ve Genel Saymanımız son dönemin en aktif üyeleriydi. Bu dönem, vites büyüterek faaliyetlerimizi hızlandıracağız. Tempomuz ilk günden itibaren yükseldi. Odaya gelen arkadaşlarımızın sayısında ciddi artış var. Çok orijinal öneriler geliyor. Bir program dahilinde bunları uygulamaya çalışacağız. Özlük haklarına ilişkin mücadelenin sonuçsuz kalması, bu konudaki sıkıntılar, geçim problemleri, ikinci üçüncü işte çalışma zorunlulukları nedeniyle bir bıkkınlık vardı, odaya olan ilgilerinde azalma vardı. Bu dönem bunun üzerinde yoğunlaşıp, odaya ilgilerinin çekilmesi için çalışmalar yapmaya gayret edeceğiz. Buna şimdiden başladık. Yeni kurulan tıp fakültemiz var. Tıp eğitimi alanında işbirliği yapmaya başladık buradaki hocalarımızla. İki taraf da yararını görüyor. Yeni çıkan yasalar içinde bazı belirsizlikleri taşıyor. Bu belirsizliklerin aşılması hekimler açısından sıkıntılı bir süreç yaratacak diye düşünüyorum. Bakanlığın aldığı kararlara, çıkarılan yeni yasalara hekimler sürekliliği açısından çok fazla güvenmiyor. Döner sermaye konusunda ciddi tartışmalar var. Performans nedeniyle çok büyük eşitsizlikler oluştu. Devlet hastanesi hekimi ile sağlık ocağı hekimi arasında, SSK hekimi ile diğerleri arasında çalışma barışı zedelenmeye başladı, ciddi tepkiler var. Bunun aşılması için hep birlikte iyi bir çalışma yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Haklılığımız ortaya çıkıyor. Çok alan da az alan da memnun değil. Bu dönemin en öncelikli konusu bu olmalı diye düşünüyorum. Döner sermaye ile ilgili problemlerin tespit edilmesi, bu sorunların çok önceleri TTB tarafından dile getirildiğini, TTB’nin ne kadar haklı olduğu vurgulanmalı, altı bir kez daha çizilmeli. Özlük haklarının iyileştirilmesi döner sermaye uygulaması ile değil de, daha kalıcı, emekliliğe yansıyacak maaş artışlarıyla olabilir.

Ankara Tabip     Odası Başkanı  Dr. Ali Gököz:

Biz çağdaş   hekim grubu olarak hazırlığımızı yaptık ve tüm birimlerde gerekli çalışmamızı yürüterek, gerçek program taslağımızla birlikte ve geçtiğimiz iki yıllık dönemi aktararak seçim hazırlığını yaptık. Son birkaç gün içinde seçime girerken fark ettik ki karşı liste çıkmıyor ama biz hazırlığımızı böyle yürüttük. Çıkmama nedeni olarak; muhtemelen son iki yılı tabip odası ve çağdaş hekim grubu iyi geçirdi, olumlu geçirdi ki, karşımıza bizi eleştirecek bir grup çıkamadı. İki yıl önce birlikte hareket eden bir grup, tekrar bir araya gelip bir güç olma becerisini gösteremediler. Onların da etkisiyle rakipsiz çıktık. Bunun için katılım biraz düştü ama 800-900 katılım bizce çok kötü değil.

Zorluklar sürüp gidiyor, hiç değişmiyor. Bizim temel kitlemiz -açıkça söylemek gerekirse- sadece ücretiyle çalışan hekimler, meslek ahlakını koruyan, bu konuda erozyona uğramamış hekimler. Bunun dışında bir çok hekim var. Tabip odasını dikkate almayan, çalışmalara katılmayan, sadece eleştiren bir kesim var ki gerçekte bizim hedef kitlemiz değil ama biz yine de bütün hekimlerin haklarını savunuyoruz. Nöbet ücretlerinin iyileştirilmesi, pratisyen hekimlerin hakları, asistanların çalışma koşullarının iyileştirilmesi; bunlar devam ediyor. Hasta hakları hiçbir zaman gözardı edemeyeceğimiz bir durum. Önümüzdeki süreçte de meslek onuru ve etiği öncelenerek bu çalışmalarımız sürecek. Medyasıyla, iktidarıyla, muhalefetiyle bizim ne zorluklar içinde olduğumuz hep biliyorlar ama ne yazık ki cevap alamıyoruz. Ama bu demek değildir ki biz mücadeleden vazgeçeceğiz. Eylemlilik sürecinin nasıl devam edeceği henüz belli değil ama geriye düşmeden sürdüreceğiz. Sonuç alıncaya kadar sürecek dedik, bu süreç kısa erimli olmayabilir, bizler de sonlandıramayabiliriz, bizden sonra da devam edebilir. 

Önümüze çıkan diğer ciddi bir konu performans. Özlük hakları konusunda tüm hekimleri kapsayan bir model değil, eşitlikçi değil. Meslek onurunu zedeleyici, bizim hekimlik yapma şevkimizi kısıtlayıcı, hastayı kazanç getiren bir organ olarak görüyor ve türlü gereksiz girişimlere neden olabilir. Bu da tabii beraberinde çok büyük sakıncaları getiriyor. Sözleşmeliye hazırlayan bir yapıya geçiş gibi. Sözleşmeli çalışmayı başlatan bir çalışma gibi görünüyor. Baştan söylüyoruz, biz böyle bir yapıya taraftan değiliz.

Sıvas Tabip Odası     Başkanı          Dr. Fikret Taş:

Türkiye’nin en geniş coğrafyaya sahip tabip odası herhalde Sıvas Tabip Odası’dır. Erzincan, Sıvas, Yozgat’a hitap ediyoruz. Seçim katılımımız ne yazık ki çok yüksek olmadı. Biz ulaşabildiğimiz arkadaşlara geçmiş süreci de anlatarak bize destek vermelerini talep ettik. Biz rakip bir liste bekliyorduk aslında ama çıkmadı. Sağlık Bakanlığı Müsteşarı’nın karşı grupları aradığı, “Seçime katılın, liste çıkarın” dediği belirtiliyor ama yine de başka bir liste çıkmadı. 7 yönetim kurulu üyesinin 5’i Cumhuriyet Üniversitesi’nden, biri Devlet Hastanesinde acil hekimi, diğeri SSK’de dahiliye uzmanı. Biz özellikle pratisyen hekim arkadaşların yönetim kuruluna girmesini arzu ettik. Bunun için çalışmalarımız oldu. Fakat maalesef yönetim kuruluna aday olacak pratisyen hekim arkadaş bulamadık. TUS ve Sıvas’ın özel koşulları nedeniyle aday olmaktan çekiniyorlar. Aday olurlarsa baskı görecekleri, geçici görevlere maruz kalacakları kaygısını taşıyorlar.

İki dönemde yönetim kurulunda olduğum için, uzak bölgelerde çalışan hekim arkadaşlarımızın kimsenin oralara gelmemesinden yakındığını biliyorum. Biz mümkün olduğunca ziyaretler yapıp, sorunlarını bire bir çalıştıkları ortamda tartışmayı planlıyoruz. TTB’nin de desteğiyle bazı konularda konferanslar düzenliyoruz; yeni çıkan yasalar olabiliyor, güncel konular olabiliyor. Önümüzdeki dönemlerde bunu Erzincan ve Yozgat’a da taşımayı planlıyoruz. Önceki dönemde başlattığımız “hekimlerin demografik profili”ni konu alan çalışmayı bu dönemde tamamlamayı planlıyoruz. Kaç hekim var, gelir düzeyleri nedir, kaçı ek işlerde çalışıyor vs. Üyelerimize yönelik üyelik bilgilerini güncelledik, web sayfası yaptık, önümüzdeki dönemde bu kanallarla gerek duyurularımızı, gerekse hükümetin uygulamış olduğu politikalar hakkındaki görüşlerimizi sunmayı planlıyoruz.

Sağlık ortamındaki genel duruma iyi ya da olumlu gidiyor deme şansımız yok. Çünkü sağlık ortamı her gün bir öncekinden daha kötü oluyor. Ben bunun bilinçli olarak yaratıldığını düşünüyorum. Çünkü burada hükümet, varolan sağlık ortamını daha da kötüleştirerek, “bakın sizin ortamınız kötü, biz bunu düzeltiyoruz” adı altında IMF’nin dayattığı politikaları sağlık alanına taşıdığını düşünüyorum. Bunun sözleşmeli personel uygulamasındaki sonuçlarını görüyoruz;   bunu istedikleri için atanmadı hekimler. Zorunluluktan, işsiz kalma kaygısından  dolayı sözleşmeliye başvurdular. Fakat şu anda ne olacakları ve gelecekleri konusunda endişeleri var. En son çıkardıkları performans yasası ile iş ortamlarındaki huzuru kaçırdılar.  Öyle bir performans değerlendirmesi ki, hiç çalışmayan hekimlerin aldığı para hergün çalışandan daha fazla olabiliyor. Hekimler daha fazlasını hak ediyor aslında ama bunun hem özlük haklarına yansıyacak hem de dengeli bir ücretlendirme olması lazım.

Bizim yıllardır varolan yasamız var.  Bizim istediğimiz basamak hekimliği bu değil. Varolan az miktardaki bütçeden ayrılan para da özel sağlık kuruluşlarına peşkeş çekiliyor. Küçük illere özgü olarak haksız rekabet yaratılıyor.

Tokat Tabip Odası     Başkanı Dr. Mete      Bayburtlu:

Biliyorsunuz bu yıl delege seçimleri yapılamadı. Bunun yapılmaması ve mecliste 6023 sayılı yasayla ilgili yeni bir yasal düzenleme yapılma ihtimali nedenleriyle oda seçimlerinde çok fazla bir heyecan göremedik. Çünkü yakın bir dönemde yeni bir genel kurulun, yeni bir seçimin yapılma ihtimalini üyelerimize duyurduk. 6023 sayılı yasada bir değişiklik yapılma ihtimalini üyelerimize belirttik. Bu nedenle tek listeyle, genel bir uzlaşıyla seçimleri tamamladık. Genel kurula 62 seçime de 98 hekim katıldı. Odaya üye 350 hekim var; yüzde 35 civarında bir katılım oldu. Katılımın daha yüksek olmasını tüm Türkiye genelinde de beklemek gerekiyor. Hekim camiasının önemli beklentileri var. Bununla birlikte hekim kitlesinde belirgin bir yılgınlık da görebiliyoruz; yıllardır talep edilenlerin sağlanamaması nedeniyle moral bozukluğu, ümitsizlik var. Artan hekim sayısı, ileriki yıllarda olası işsizlik, kamu maaşı ile geçinme zorluğu, serbest çalışan hekimlerin muayenehane gelirlerinin düşmesi hekimleri mutsuzluğa itiyor. Hükümetten önemli beklentilerimiz olması gerekiyor önümüzdeki dönemde. Bunu yaparken, bir takım talepleri dillendirirken hükümetle çok fazla ters düşülmesini pek doğru bulmuyoruz. Ancak Merkez Konseyi seçiminin yapılmamasını da önemli bir eksiklik olarak görüyoruz. Yasa değişikliği gecikirse, Merkez Konseyi ile ilgili de zorluklar ortaya çıkacak. Bu değişikliğin oda ve birliğin görüşü alınarak ve AB normları da dikkate alınarak düzenlenmesi gerektiği kanaatindeyiz. Tabip odası sayısının 70’lere çıkması gerektiği kanaatindeyim. Kamu sağlık hizmetlerinin tek bir çatı altında toplanması gerektiğini düşünüyoruz. İkincisi, hekimlerin Emekli Sandığı, Bağ-Kur, Sigorta ve Maliye Bakanlığı’nın 4 listesini bilmesi gerekli değil, mutlaka tek bir listeye inmeli. Sağlık yönetimi alanında, hem merkezi düzeyde, hem iller düzeyinde, yetenekli ve kapasiteli kişiler iş başına getirilmeli. AB ülkelerinin sağlık sistemleri incelenerek oradaki bir takım uygulamalar Türkiye’ye getirilmeli. Genel Pratisyenlik ayrı bir tıp disiplini olarak Türkiye’nin gündemine girmeli.

Adana Tabip      Odası Başkanı  Dr. Osman               Küçükosmanoğlu:

Geçen seçime 4 liste katılmıştı  ama bunlardan 3’ü birbirine çok yakındı. Parçalı olunca çok sıkıntı yaşadık. Bunu göz önüne alarak bu yıl “Hep beraber çıkalım, tek liste çıkalım” dedik. 1-2 aylık süreçte birkaç toplantımız oldu. Böylece tek liste seçime girdi. Seçime katılım iyiydi. Bir problem de çıkmadı. Adana olarak yeni bir lokal aldık, restorasyonunu yapacağız. Oda çalışmalarını daha aktif hale getirmeyi planlıyoruz. Yeni binamızda daha aktif olabileceğimizi sanıyorum. TTB Merkez Konseyi ile ilişkilerimizi, TTB çizgisini ve eylemlilik sürecini sürdüreceğiz. Önceki dönemde yürüttüğümüz eylemlilik sürecinin hekimler nezdinde etkili olduğu anlaşılıyor. Çünkü odaya da TTB’ye de daha çok sahip çıkıyorlar. Performans, döner sermaye, sözleşmeli hekimlik gibi özlük haklarımızı ilgilendiren konuların her gün yeni bir kararla gündeme gelmesi bizi bu konuda tavır almaya itiyor.

Gaziantep Tabip   Odası Başkanı     Dr. Kemal Bakır: 

Biz bunu bir seçim süreci olarak görmedik; yapılanlar nedir, yapılacaklar nedir diye düşündük. Sağlık Yasa taslağını görüştük, aile doktorluğunu tartıştık, odaları birleştiren, daha doğrusu meslek birliklerini birleştiren yasa tasarısını tartıştık. Sahadan ne geliyor, ne dönüyor, neler yapılıyor’u tartıştık. Seçim süreci zaten yakındı. Bu süreçte de hangi temelde toplanabiliriz diye düşündük ve düşüncelerimiz ortaktı. Demokratik ve laik bir ülkede yaşamak, bu onura sahip olmak ve hekimlerin sorunlarına sahip çıkmak, yerel sorunlarına sahip çıkarak, bölgesel ve ardından ulusal örgütlenmeyi güçlendirmek, yani TTB’yi güçlendirmek gibi bir yaklaşımımız oldu. İletişimi nasıl sağlayabiliriz diye bir çabamız oldu. Hekimler birbirinden habersizdi. Genel olarak böyle bir eksiklik var. Mailleri güncelledik, bilgisayar ağımızı güçlendirmeye çalışıyoruz, web sitesini oluşturmaya çalışıyoruz,  kendi aramızda bir iletişim ağı kurmaya çalışıyoruz Bunun peşinden bilimsel çalışmalarımızı yoğunlaştıracağız. Ayda bir oradaki hekimlerin pratikte yaşadıkları sorunlara yönelik bilimsel çalışmalar yapmak ve daha sonra bunları değerlendirmek, bülten çıkaracağız, temel gereklerinden biri bu, umarım bunu yapabiliriz. Sağlık ortamı sağlıksız. Ne yazık ki şu anda yapılanlar özerkleştirme değil, özelleştirme gibi geliyor bana. Performans olsun, devlet ve SSK hastalarının özel hastanelere gidebilmeleri gibi kararlar, özerkleştirme değil, özelleştirmeyi gündemde tutmak için yapılan değişiklikler. Tabii ki özel olsun ama bana göre özelleştirme çözüm değil.

Mardin Tabip      Odası Başkanı  Dr. Hülya Korkmaz:

Mardin’te tek liste olarak seçime girdik. Ben daha önce de yönetimdeydim. Güneydoğu adına bir kadının oda başkanı olması daha dikkat çekici olur diye arkadaşlarım beni önerdiler. İlk olarak “Güneydoğu’da doktor olmak” konulu bir panel düzenlemek istiyorum. Doktorlar para basan insanlar olarak görülüyor, bunun böyle olmadığını biliyoruz. Fatih Altaylı’nın yazısı kamçı oldu diyebilirim. Buradaki koşullar neler, insanlar neden doktora gitmek istemiyorlar, panelde bunların ele alınmasını sağlamak istiyorum. Bunun dışında en öncelikli projem ilçelere ulaşmak. Yeni doktor arkadaşlarımız var. Tabip odasına ulaşmaları zor oluyor, onlara bizzat ulaşmak istiyoruz. Üye sayısını artırma konusunda çalışmalarımız olacak. Mardin çok antik bir şehir, tabelalar kirlilik yaratıyor. Bu konuyu ve aidatlar konusunu gündeme almak istiyorum. Burada doktorlarımız sosyal etkinliklere çok açlar, birbirimizden kopuk yaşıyoruz. Bu konuları da öncelemek istiyorum. “Güneydoğu’da doktor yok” diyorlar. Bizim asıl diğer sağlık personeli yönünden yetersizliğimiz var. Şoföre ihtiyaç var örneğin; nasıl aşıya çıkacaksınız? Altyapı sorunu çok fazla. Ekonomik sorunlar çok büyük. Bu sadece Mardin için değil, Güneydoğu’nun tamamı için geçerli. 5 nolu sağlık ocağı var örneğin; günde 150 hasta muayene ederken, döner sermaye ile birlikte hasta sayısı azaldı. Sağlık ocaklarına yazar kasa koydular ama burada insanların sağlık ocağına gelebilecek kadar bile parası yok. Tedavi aşamasında eczanelerle ilgili bir problem de yaşıyoruz. Yazılan reçetelerin aynen uygulanması pek söz konusu olmuyor.

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön