e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

15 Nisan 2004  Sayı: 120

 

dışarıdangöz...

Ece Temelkuran *

Bahtsız doktorlar ve fani insanlık üzerine…

Doktor, civanım,

grev istiyor canım!

Bu hayatta yazdığım ilk şiir hekimlerle ilgilidir. Hakikaten! 8 yaşındaydım ve sürekli hasta olduğum için toplumun en sık karşılaştığım kesimi sizlerdiniz. Bir “başkaldırı” şiiri olduğunu, müthiş bir isyanın “destanı” olduğunu bilmiyorum söylemeye gerek var mı? “Her şeyi bildiğini sanan doktorlar”, “insanların canını yakan” adamlar… O şiiri yazdığım günü hatırlıyorum, niyeyse… Çok adaletsiz bir durumdu bana göre; birinin canının yanması ve diğerinin yanmaması. Birinin güçsüz ve muhtaç, diğerinin ise lütufkar ve muktedir olması.

Desem ki sonra bu tuhaf fikirlerimden kurtuldum, yalan. Hâlâ haksızlık, eşitsizlik gibi gelir bana, kendi gövdene ilişkin bilginin bir başkasında olması, senin gövdenle ilgili bir başkasının senin anlamadığın bir dilde konuşarak iktidarı ele geçirmesi. Bu yüzden sanırım, bir çok doktorun pek haz etmediği türden bir hastayım. Soru soran, sorular cevaplanmadan kendini elletmeyen, ne kadar canımın yanacağını gerçekçi bir biçimde söylenmesi için ısrar eden (çünkü insan dayanma gücünü ona göre hazırlıyor), her harekette durumun seyri hakkında ayrıntılı anlatım bekleyen... Şöyle söyleyeyim; en son bana alerjim olan bir ilaç vererek boğularak ölmem için uğraşan  özel bir hastanesi acil servisi’ndeki hekim, “Hanımefendi siz doktorlara güvenmiyorsunuz!” dedi. Evet güvenmiyorum. Hiçbir iktidara güvenmediğim için güvenmiyorum. En tehlikelisinin, bilginin iktidarı olduğunu bildiğim için güvenmiyorum.  Doktorlara güvenilmesi, teslim olunması gerektiğini de düşünmüyorum. İnsanın kendi bedeni üzerinde beraber işlem yapacağı, bilgisini paylaşan birinin olmasını kabul edebilirim ama daha fazlasını asla! Kimse de kabul etmemeli!

Her ne kadar anlatmamak, açıklamamak yöntemiyle uygulanan tıp sizi daha konforlu bir pozisyonda tutacak gibi görünse de bu eşitlik ilişkisinin bozulması, inanın en çok size zararlı olur. Olmuştur da kanımca. Nasıl? Şöyle…

Şanlı bir grev yaptınız; takdir ediyoruz. Bu grev sırasında Başbakan başta olmak üzere mühim adamlar bir retorik üzerinden sizi lanetlediler. Yani nasıl olurdu da insanların sağlığından sorumlu, onları “kurtarmakla” yükümlü bu yarı-tanrı insanlar bu kutsal görevlerini bir kenara bırakmayı düşünebilirdi? Herkesin hayatı onların ellerindeyken onlar “iş bırakmak” gibi fanilere ait bir yöntemi kullanamazlardı! Bu retoriği -emin olabilirsiniz- bir çok ortalama insan yedi. Yemelerinin bir sebebi memlekette grevlerden pek haz edilmemesi olduğu kadar “bilginin iktidarına” dayalı bir tıp anlayışının ve uygulamasının yurt çapında muteber olmasıydı. 

Konumunuz sizi fanilerden daha yüksek bir yere koyuyorsa beklentiler de o oranda -doğal olarak- farklı olacaktı. Öyle sanıyorum ki, oldu da… Başbakan’ın cahil insanları hedefleyen retoriği, bu iktidar ilişkisinin de etkisiyle adresini buldu. Hekimlerin bahtsızlığı da buydu.

Öyle ya da böyle geçtiğimiz aylarda çalışanın haklarını araması konusunda en şanlı örneklerden birini verdi hekimler. Hem mesleğin hekimleri koyduğu o yarı-tanrı duruma hem de memleketin başına musallat olan bu iktidara aynı anda karşı koymak zor oluyordur herhalde. Kolay gelsin!

*Gazetece, yazar

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön