e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

15 Mart 2004  Sayı: 118

gündem...

Dr. Füsun Sayek

Eylemci Mart

Dopdolu bir Mart ayında yol alıyoruz… Dünya Kadınlar Günü 8 Mart, ilkbaharın ilk günlerine damgasını vurur… Klara Zetkin’den bu yana… ben bu yıl Ankara Tabip Odası’nın Küreselleşme ve Kadın Sağlığı ve İstanbul Tabip Odası’nın “Kadın Hekim Olmak” konulu toplantılarına katıldım. İlkinde küreselleşmenin olumsuzluklarının en çok kadını ve onun sağlığını etkilediğini; yoksullaşan kadınların daha da sağlıksızlaştığını, kadının beslenme, iş, konut sorunlarının başta ruh sağlığını nasıl bozduğunu paylaştık. Yeni uygulamaların örneğin birinci basamakta reçetelemeye getirilen engellerin, sözleşmeli hekimlik uygulamalarının kadın sağlığı ile ilişkisini inceledik. Bu toplantıda küreselleşme yaygınlaşırken, kadınların en aktif katılımlarıyla “umudun küreselleşmesi”ni sağladıklarını gördük. Dünya Sosyal Forumu’nun toplantısı Mumbai Hindistan bunun son örneği idi.

İkinci toplantıda İstanbul’da; kadın hekimleri konuştuk. Hekim kimliğinin zorluklarına kadın kimliğinin farklı sorunları da eklendiğini, kadın hekimlerin annelik ve ev gibi “işlerinin!” haftada ek 10-30 saat kadar ek çalışma yapmaları ile sonuçlandığını, kadın hekim sayısındaki artışa (%40’lara yaklaşmış durumda) karşın kadınların yönetimsel işlerde yer alamadıklarını ve bazı tıp disiplinlerine yöneltildiklerini (TUS sonrası uzmanlaşma girişimde ayrımcılık kalkmış olmasına karşın) konuştuk. Bu arada Türk Tabipleri Birliği de oda yönetimlerinde, seçilmiş organlarda kadın hekim sayısının artmak yerine azaldığını (%10’lardan %5’lere) yeniden fark edip önlem alma telaşına düştük.

Mart ayında önemli ikinci gündemimiz ise nitelikli sağlık hizmetleri ve insanca yaşam faaliyetimizin bir başka durağı 10-11 Mart G(ö)rev etkinliğimizdi.

Her gün bir milyonun üstünde vatandaşla sağlık hizmetinde buluşuyoruz. Biz onların acılarına, hizmeti alamamalarına, onlar bizim bu bozuk sağlık sistemi içinde hizmet verebilmek için nasıl “debelendiğimize” tanık olmaktayız… aramızda istisnaların da varolduğunu kabul ederek biz, ortak mağdurlar, bu bozukluğu düzelteceğimize inanıyoruz. Bu nedenle 5 Kasım’da ve 24 Aralık’ta G(ö)REV yaptık. Tanıklığı yüksek sesle ifşa etme sorumluluğuyla insanca yaşam ve iş güvencesi dedik… ne hekimler, ne sağlık çalışanları tek başına ve yalnızca kendileri için bir şey istemedi. Ortak mağduriyetler ortak çözümler gerektirir… Bizim, nerdeyse 24 saat yaşadığımız bu kurumlar, hastalarımızın en zor anlarında başvurdukları sağlık ocakları, hastaneler iyileştiğinde, geliştiğinde hepimiz daha iyi hissedeceğiz… Bunun daha çok kaynak ve daha iyi yönetimler gerektirdiği bilinciyle. Yüksek sesle ifade etmemize ve 5 Kasım ve 24 Aralık’ın başarısına karşın isteklerimiz karşılanmadı, “yanıt bulmadı”.

Ancak, biz bu yürüyüşü “sonuç alana kadar” sürdürme kararlılığındayız. Bu nedenle 10-11 Mart’ta bir kez daha hastalarımızla, onların yakınlarıyla elele, gözlerimiz birbirine değerek, birbirimizi hissederek ve bu sefer sonuca çok yakın olarak… başardık. Sonuç alma kararlılığımız sürmekte…

Bu arada, 6 Mart’ta tüm emekçilerle birlikte Kamu Yönetimi Yasası’na hayır dedik.

Son olarak 14 Mart gündemimizdi. 14 Mart 1827 çağdaş bir tıp fakültesinin kuruluşunu simgeler. 1919 yılının, 14 Mart’ından sonra tıp bayramı olarak kutlandı. O yıl İngiliz işgali altındaki İstanbul’da Dr.Hikmet’in deyişiyle “tıbbiyeliler de Haydarpaşa binası koridorlarında yürüyen ıstıraptılar, tıpkı esir şehrin diğer insanları gibi… dört aydır işgal altındaki  şehirde hüzün ve çaresizlik vardı…” İşte o gün tıbbiyeliler o çaresizliği yendiler,  doksan yıl önce, çağdaş tıp eğitiminin başlamış olmasını kutladılar ve özgürlük için mücadele etmek üzere Anadolu’ya gittiler… O gün bu gündür tıp bayramı olarak gelenekselleşen 14 Mart’ta son yıllarda sağlık sisteminin olumsuzlukları nedeniyle kutlamak yerine sağlığı ve çözüm önerilerini konuşmayı yeğler olduk. Bu 14 Mart’ta öyleydi… ve aslında güzeldi. Çözüme yaklaşıyoruz umudu verdi.

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön