e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

15 Mart 2004  Sayı: 118

 

dışarıdangöz...

Mustafa Sönmez *

Doktorlar vergi veriyor mu ?

Ülkemizdeki vergi yükünün paylaşımındaki adaletsizlik malum. Verginin yüzde 70’i dolaylı. Yani tüketirken ödüyoruz. Dolaylı vergi adaletsiz bir vergi. Yük, ağırlığı ücretli kesimden oluşan alt ve orta sınıflara biniyor. Adil olanı, doğrudan vergilere kaymak ve herkesten gücüne, kazancına göre vergi almak.

Sağlık alanının da ücretlileri, serbest çalışanları ve girişimcileri var. O alanda da memur ya da işçi statüsünde  çalışan ücretlilerin vergiye katkıları en yüksek. Genelde ücret üzerindeki vergi ve prim yükü, çalışanın  eline geçen miktarın ortalama yüzde 70-80’i arasında . Bu sağlık çalışanları için de geçerli.  Bu denli ağır yük, özel sektörde işverenleri de kaçak işçi çalıştırmaya yönlendiriyor. Bugün 3.3 milyon kayıtsız işçi çalıştırıldığı tahmin ediliyor. Bu, toplamı 10 milyonu aşan ücretli-yevmiyelilerin üçte birinden fazla.

Hem genel ekonomi politikalarda işgücüne aşırı abanmanın yarattığı gerilimi ve yaratacağı başka problemleri aşmak, hem de daha adil ve kalıcı bir paradigma yaratmak açısından vergi yükü ile ilgili değişiklikleri ön plana almak gerekiyor.

Maliye Bakanlığı verilerinden yaptığımız araştırmaya göre, 2002 yılında ortalama bir ücretlinin yıllık vergi yükü ortalaması 2 milyar 160 milyon TL’yi bulurken, Kurumlar Vergi mükelleflerinden birçok meslek, bir ücretliden daha az vergi ödedi. Gelir Vergisi mükellefi serbest meslek sahiplerinin de bir ücretliden daha az vergi ödedikleri ortaya çıktı.

Araştırma bulgularımızın özeti şöyle:

-Ücretli kesimin 2002 brüt kazanç ortalaması ayda yaklaşık 900 milyon TL olarak belirlendi. Bu kazançtan ortalama yüzde 20’lik gelir vergisi kesintisi yapılınca ücretli başına yıllık vergi yükü 2 milyar 160 milyon TL oldu. Oysa aynı yıl, Maliye Bakanlığı’nın Kurumlar Vergisi mükellefi 367 bin şirket üzerinden yaptığı tasniflere göre, birçok sektörün vergide şirket ortalamalarının ortalama ücretli vergi yükünün altında olduğu görüldü.

-Ücretliler 2002’de ortalama 2 milyar 160 milyon TL vergi öderken turizm şirketleri 2 milyar 2 milyon TL’de kaldılar.

-Kuyumcular, ücretlilerin ancak yüzde 20’si kadar vergi ödediler.

-Demir ticareti yapan şirketler 1 milyar 395 milyon TL vergi ile 2002’yi kapadılar.

Gelelim muayenesi olan ya da şirket olarak faaliyet gösteren sağlık kesimine. Maliye’nin belirlemelerine göre, gelir vergisi mükellefi olan muayene sahibi doktorlar 2002 yılında ortalama 608 milyon TL vergi ödemişler. Bu, bir ücretlinin vergisinin yüzde 28’i demek. Kurumlar vergisi mükellefi olan bir sağlık işletmesinin 2002 ortalama vergisi ise yıllık 515 milyon TL. Bu da bir ücretlinin ortalama vergisinin yüzde 24’ü demek.

Bu durumun nihayet farkına varan iktidarın kredi kartı, POS uygulaması ile bu kayıt dışılığı(daha doğrusu kaçağı) önlemeye dönük çabaları olumlu.

Vergi düzeni reform istiyor. Herkesten kazancına , gücüne göre vergi alınmalı. Ama bu ödevin yanında toplanan verginin adilce harcanmasının peşinde olmak da bir yurttaşlık görevi. Uzatmamak için kısaca belirtelim. Toplam bütçeden Sağlık Bakanlığı’nın 2003’te aldığı pay yüzde 2,5. Bütçeden faize, rantiyelere ödenen pay yüzde 40 dolayında. Askeri harcamalar, güvenlik için ödenenler yüzde 12 dolayında. Yatırımlar için ayrılan pay ise yüzde 5’in altına düşüyor. 

Bazılarınız bu fotoğrafa kızıp, “Sosyal devleti, yatırımcı devleti askıya alan bu düzene niye vergi vereyim ?” diyebilir. Ama bu tepki bence yerinde değil. Gücümüzce ödemek, ama vergimiz  harcanırken de hakça, sosyal devlete yakışır bir bölüşümün takipçisi olmak...Gerekli olan galiba bu...

 

*İktisatçı, yazar

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön