e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

15 Aralık 2003  Sayı: 115

 

Dr. Metin Sürmeli’yi tanır mıydınız?

O bir rüzgardı10.jpg (22459 bytes)

dostlarına meltem, düşmanlarına poyraz

üç militan yurtsevere yetecek kadar kan pompalardı yüreği,

Mustafa Kemal’i çok, yurdunu onun kadar,

insanları Mevlana gibi sevmişti.

Uyuyamayan bir “sis çanı”

hastalığın bir insan acısı olduğunu bilen Hipokrat,

sevdalı, militan bir demokrat

açık sofra yüreğiyle

sunmuştu hayatını yurduna.

Yunus Emre sevdasıydı ondaki

ama tanrıya değil, işin kolayına kaçmadan

mazlum, hasta insanlara ve yurduna,

kendini unutan, biliyorum

sömürüsüz bir dünya umuduydu

onu hep uykusuz bırakan.

O, sevgili dostumuz

dostluğundan onur duyduğumuz

anılarıyla hep yüreğimizde esecek

dağların serin, diri okşayan eli

sabah meltemi, kardeşimiz Metin Sürmeli

On Kasım’dan 20 gün sonra bir Pazar sabahı,

hem de hep uyanık olduğu bir zamanda

bizi acılı bir yalnızlıkla bıraktı,

aramızdan ayrıldı.

 

Metin’den son anı

Perşembe günü akşamı bir lokantada toplanmıştık; (Metin’in bizi terk etmesinden 57 saat önce) . Yine gecikmişti; ben de “Bu Metin hep böyle yapar” diyordum. Telefonla aradım. “15-20 dakika sonra geliyorum; dönünce anlatırım” dedi. Sonunda geldi. Üç saat gecikmişti. Yemeğini, içkisini aldı. Öyküsünü anlattı; son anda muayenehanesine (bilenler bilir, toplumculuğu ve boyun eğmezliği nedeniyle SSK’den bir “üçkağıtla” uzaklaştırılmıştı, sadece muayenehanesinde çalışıyordu.) İki kişi gelmiş ve evde hastaları olduğunu, yaşlı ve düşkün biri olduğunu söylemişler. O kimseyi, bir hasta ya da hasta yakınını kırmamak hatırına (ilkelerinden biriydi) “olur” demiş ve Metin akşam vakti 80 kilometre gitmiş ve aynı yolu geri gelmiş. Bir vertigolu hasta için. Ona, kendimin de bazen mekanik bulduğum tavrımla; “Yanlış yapıyorsun” dedim. “Bu insanlar ya çok cahil ya da paraları olduğu için şımarık ve cahil insanlar. O yüzden böyle gereksiz bir iş yaptırıyorlar sana”. “Hayır, yoksula benziyorlardı” dedi. “Bu zamanda acil bir hasta için eve hekim mi çağırılır? Tetkikler gerekebilir, acil müdahale gerekse büyük zaman kaybı” dedim. O “Ne yapayım, madem öyle düşünüyorlar, yanlış da olsa gitmeliydim; benden yardım bekliyorlar” anlamında bir şeyler söyledi. “Kendini kullandırıyorsun” dedim. “Kendine, ailene zaman ayıramıyorsun”.

Konuyu kapatmıştık.

Sonraki gün, onunla aynı yolun dönüşünde, Denizli’ye ulaşamayacağı 38 saat sonranın ilk saatlerinde, Ankara’ya doğru yola çıktık. Son iki günde toplam ancak 6 saat uyumuştu ama arabasını gayet rahat kullanıyordu. Konu tekrar açıldı. Daha genel çıkarsamalar yapmaya çalışıyordum. Her şeye karşın onun kendini insana adamışlığı karşısındaki hayranlığımı ve saygımı dile getirdim (her zaman da getirirdim. Olağanüstü belleği, düzgün konuşması, işlek zekası ile safını yoksullardan, ezilenlerden yana seçen, yine olağanüstü ender rastlanan insanlardan biri olduğunu ise onun dışında herkese söylerdim) ve “ama”larımı da ekliyordum. Onun sosyal-siyasal boyutta daha büyük işler yapabileceği için, zamanını daha iyi kullanmak zorunda olduğu gibi şeyler söylemeye çalıştım. Bana kısmen hak veriyorsa da onun amaları vardı. “Ne yapayım, başka türlü yapamıyorum, benden yardım istiyorlar, red mi etseydim” anlamında açıklamalar getiriyordu. Bir ara utangaç bir tavırla “belki kızarsın diye o zaman söylemedim” dedi. “O hastadan para da almadım! Yoksul birilerine benziyordu ve pek önemli bir şey yapmamıştım!”

Ankara’ya yaklaşmıştık. Gece karanlığında yolda bir köpek ölüsünü ezmemek için aniden sola kırdı. Tehlikeli bir iş yapmıştı. Hemen cepten telefon etti. Karşıdaki kişi anlaşılan umursamaz biçimde bir başka telefon numarası verdi. “Geri zekalı” dedi; “Kendi arayacağına bana söylüyor”. Ama vazgeçmedi. O verilen numaraya köpek cesedinin yerini ve tehlike yarattığını, yoldan alınması gerektiğini söyleyerek ve teşekkür ederek telefonu kapattı.

O böyle bir insandı! Olağanüstü zekası ile birlikte, bu birlikteliğin pek olmadığı olağanüstü hümanist, bir erdemli insan; artık pek rastlanmayan!

Dehası ve üç kişilik enerjisi (erdemli bir insan, iyi bir hekim, militan bir demokrat) artık yok.

Bizi beklemediğimiz bir zamanda, kendi için de çok erken sayılacak bir yaşta bıraktı gitti.

Cenazesi 3 Aralık 2003 Çarşamba günü Hatay, Samandağı’nda toprağa verildi.

Dr. Gürsel Erkılınç

 

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön