e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

1 Kasım 2003  Sayı: 113

 

TTB Merkez Konseyi düzenlediği bir basın toplantısıyla 5 Kasım eylemini duyurdu...

“AKP felaketi kıyamate dönüştürüyor”

TTB Merkez Konseyi’nce düzenlenen basın toplantısında, 5 Kasım’da sağlık hizmeti sunulamayacağı açıklanırken, bu 1 günlük uyarı eyleminin hekimlerin daha iyi bir ortamda çalışmaları, halkın da daha iyi sağlık hizmeti alabilmesini sağlamak amacıyla yapıldığının altı çizildi.

3.jpg (34294 bytes)Tıp Dünyası - ANKARA - Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi, bir basın toplantısı düzenleyerek 5 Kasım’da tüm Türkiye’de sağlık hizmeti sunulamayacağını  açıkladı. TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Füsun Sayek, sağlık alanındaki olumsuzlukların halkı da hekimleri de mağdur ettiğini belirtirken, “Bu hükümet bizim beklentilerimizi karşılayacak gibi görünmüyor, bizim çağrılarımıza kulak vermiyor. Hekimler bu koşullarda üzerlerine düşeni yapmak istiyorlar. Bu nedenle 5 Kasım’da yapacağımız eylemin ahlaki sorumluluğumuz olduğunu düşünüyoruz” dedi.

TTB Merkez Konseyi 28 Ekim günü bir basın toplantısı düzenledi. TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Füsun Sayek, TTB 2. Başkanı Dr. Metin Bakkalcı, Merkez Konseyi üyeleri Dr. Eriş Bilaloğlu ve Prof. Dr. Erhan Nalçacı’nın katıldığı toplantıda 5 Kasım’da kararına yol açan düzenlemeler değerlendirildi ve Türkiye sağlık ortamına ilişkin bazı tespitler aktarıldı. Son 3 yılda aşılama oranlarının düştüğünü belirten Sayek, bunda sağlık personelinin dengeli dağıtılmamasının, koruyucu sağlık hizmetlerinin paralı hale getirilmesinin etkili olduğunu söyledi. Sayek, sağlık ocakları paralı hale geldiğinden beri halkın aşı için bile ocağa gitmekten çekinir hale geldiğini kaydetti. Türkiye’de yılda 60 bin bebek öldüğünü belirten Sayek, bu rakamın insana “Acaba yanlış bir metamatik hesabı mı yaptık” dedirtecek kadar yüksek bir rakam olduğunun altını çizdi. Sayek, “Bu rakamlar sağlık sisteminin nereye geldiğini gösteriyor” diye konuştu.

Hükümetin 3 Kasım’da iktidarda 1 yılını dolduracağını anımsatan Füsun Sayek, “Hekimler bir yıldır sabırla olumlu birşeyler olmasını bekliyorlar. Ancak olumlu birşeyler olmadığı gibi olumsuzluklar da giderek artıyor. Bugün sağlık ocaklarına yazar kasa ve para sayma makinaları kondu. Halkın üçte birinin yoksulluk sınırının altında yaşadığı Türkiye’de, bu ‘siz sağlık hizmetine ulaşmayın’ demektir” diye konuştu.

Sayek, hekimlerin sağlığın finansmanı ve “saldırı yasaları” olarak değerlendirilen yasal düzenlemelerin geri alınması konularında talepleri olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Son 4-5 yıldır sağlığa ayrılan pay yüzde 3’lerin altındadır. Bunların içinde koruyucu sağlık hizmetlerine ayrılan oran ise iyice düşmüş durumdadır. Çözüm için aile hekimliği öneriliyor, ek vergi anlamına gelen ve temel teminat paketini iyice daraltacak olan genel sağlık sigortası öneriliyor. Bu düzenlemelerin geri alınması istiyoruz. Biz de her gün gördüğümüz binlerce hastamız kadar mağdur durumdayız. Ancak Sağlık Bakanlığı bu beklentilerimizi karşılayamayacak gibi görünüyor. Hükümet bizim çağrılarımıza kulak vermiyor. Hekimler üzerine düşeni yapmak istiyorlar. Bu nedenle 5 Kasım’da uyarı eylemi yapacağız ve bunun ahlaki sorumluluğumuz olduğunu düşünüyoruz. Uyarı eylemi ile ilgili hiçbir sorun yok. Dünyanın her yerinde bu tür çok sayıda eylem yapılmıştır, yapılmaktadır. Örgütlü toplumlarda bu olur, olmak durumundadır. Bu, hekimlerin meslekleri gereği taşıdıkları ahlaki sorumluluğun bir parçadısır.”

TTB 2. Başkanı Metin Bakkalcı, iktidarın hekimlerin sesine kulak vermek zorunda kalacağını, hekimlerin bunu başaracağını belirtirken, “Bizim onlara şöyle küçük bir önerimiz olacak: İktidar, meseleleri kendi mecrası dışında yorumlamaktan vazgeçsin. Hepimizin çabalarıyla sonuç alacağız” görüşünü aktardı.

“Telaşa gerek yok, sadece  uyarı için”

TTB Merkez Konseyi üyesi Eriş Bilaloğlu da, “geçmiş hükümetlerin yarattığı felaket tablosunu AKP’nin kıyamete dönüştürme kararlılığında olduğunu” ifade etti. Dünya Bankası’nın “kullanıcı ödentileri” alınması önerisinin Sağlık Bakanlığı’nın Türkiye’de uyguladığını kaydeden Bilaloğlu,  bu yöntemle toplumda tedavi edilemeyen hastalıkların arttığını, sağlık hizmeti kullanımının azaldığını, bilinçsiz ilaç kullanımının arttığını ve uzun dönemde yoksullaşmanın arttığını söyledi. “Herkes kendine yakışan göreve talip olur” diye konuşan Bilaloğlu, AKP’nin de Dünya Bankası’nın verdiği göreve, böylece insanların daha da yoksullaştırılmasına talip olduğunu kaydetti. Bilaloğlu, “Biz de buna hayır diyoruz. Sağlık hizmeti bir ekip işidir. Bu ekibin diğer üyeleri olan sağlık çalışanlarıyla birlikte Kasım’ın 5’inde; telaşa gerek yok, sadece uyarı için ortak hareket ediyoruz” diye konuştu.

Tekrar söz alan Sayek, Sağlık Bakanı Akdağ’ın çeşitli ortamlarda TTB’nin önerilerini “çağdışı” bulduğunu içeren sözlerine değindi. Halen yürürlükte olan ve TTB’nin uygulanmasını istediği 224 sayılı Sosyalleştirme Yasası’nın “Herkes sağlık hizmetinden eşit yararlanacaktır”, “Sağlık örgütünün temeli sağlık ocaklarıdır”, “Tedavi ve koruyucu hekimlik birlikte çalışmalıdır” biçiminde hükümleri olduğunu anımsatan Füsun Sayek, “Bunlar çağdışı mıdır; öğrenmek istiyorum... Tam tersine bugünün Türkiyesi’nin tamamen ihtiyacı olan uygulamalardır” diye konuştu.

Daha sonra sorulara geçildi. Bir gazetecinin Sağlık Bakanı’nın eyleme katılan hekimler hakkında soruşturma açtıracağı yönündeki sözlerini anımsatması üzerine Sayek, “Herşeyden önce ortamı güllük gülistanlık gibi gösterme çabası var. Bunun dışında, eyleme çok küçük bir hekim grubunun destek vereceği gibi bir görüşü var. Öyleyse bu korku, bu baskı eğilimi neden? Sağlık Bakanı bir hekimdir ve hekim gibi düşünmesi gerekmektedir. Uygun bir şey söylememiştir” yanıtını verdi.

Sayek, bir başka soru üzerine de acil hastalar dışında hasta bakılmayacağını, ama yöntem olarak acillerin güçlendirilebileceğini, en çok polikliniklerde hizmet sunumunun aksayabileceğini söyledi. Türkiye’de 67 milyonun zaten sağlık hizmetine ulaşma konusunda mağdur durumda olduğunun altını çizen Sayek, “Bu etkinlikler, asıl mağduriyeti gidermek için yapılıyor” dedi.

Sayek, 5 Kasım’dan sonra eylemliliğin nasıl sürdürüleceği yönündeki bir başka soruya da, “Bundan sonra 5 Kasım’ın daha gerisinde bir eylem olmaz” yanıtını verdi.

Sayek, “Can kaybı durumunda ne yapacaksınız, sorumluluğu üstleniyor musunuz?” sorusu üzerine ise “Böyle bir durum olmayacak. Çok uzun sürmüş eylemliliklerde bile buna bağlı can kaybı olmamıştır” diye konuştu.

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön