e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

15 Ekim 2003  Sayı: 112

 

21 Ağustos’ta Bağdat’a giden Türk heyetinde bulunan Anadolu Ajansı fotomuhabiri Hamza Şahin:

“Irak’ta insanlık dramı sürüyor”

13.jpg (7296 bytes)Hamza Şahin, Irak’ta ilaç sıkıntısı çekildiğini, halkın ambargo kalkmasına karşın hala yeni ilaç gelmediğinden yakındığını söyledi. Halen, Saddam döneminden kalma ilaçların kullanıldığını belirten Şahin, Amerikalılar’ın “propaganda yapılır” endişesiyle savaşta yaralanan çocukların yurtdışına tedaviye gönderilmesine izin vermediğini kaydetti.

Tıp Dünyası - ANKARA - Hamza Şahin, Anadolu Ajansı’nda görevli bir foto muhabir.

Milletvekilleri Turhan Çömez ve Cevdet Erdöl’ün, Türkiye’nin Bağdat’ta yaptırmayı planladığı hastaneler için inceleme yapmak amacıyla düzenledikleri Irak ziyaretine görevli basın mensubu olarak katıldı. 21 Ağustos akşamı ulaştıkları ve en fazla 1 ay kalmayı planladıkları Irak’ta 39 gün kaldı. Şahin, ABD işgali altındaki Irak’a ilişkin izlenimlerini Tıp Dünyası’na aktardı:

Irak ziyaretinizin nedeni neydi?

14.jpg (60806 bytes)Biz, milletvekilleri Turhan Çömez ve Cevdet Erdöl ile birlikte, Türkiye’nin Irak’ta yapmayı planladığı hastaneler için inceleme yapmak amacıyla gittik. 20 Ağustos’ta sabah 5’te yola çıktık, karayoluyla gittik ve 21 Ağustos akşamı 7-8 gibi oradaydık. Milletvekilleri döndü, biz kaldık.

Ancak biz orada olduğumuz süre içinde hala hastanelerin yapımına başlanmamıştı. Orada işler çok yavaş yürüyor.

Önce Bağdat’a gittiniz sanırım. İlk izlenimleriniz ne oldu?

İlk dikkatimizi çeken şey; akşam olmasına rağmen insanların sokakta olmasıydı. Herhalde normal yaşama geçildi diye düşündük. Sonraları öyle olmadığı anlaşıldı. İlk gittiğimizde Amerikalı askerler ortalıkta yoktu. Daha sonra da çok görmedik çünkü sürekli zırhlı araçlarla dolaşıyorlar. Herhalde saldırılardan çekindikleri için; konvoylara da saldırılar düzenleniyordu. Musul’u geçtiğimizde böyle bir saldırı gördük ama duramadık tabii ki; yararlananlar götürülmüştü. Bir gözlemim de şu oldu: Biz Iraklılarla çevirmen aracılığıyla ileşitim kurduk. Önceden nasıl bir propaganda yapıldıysa, ABD geldikten sonra güllük gülistenlık hale gelecek gibi düşünmüşler. Ancak şimdi durumun farkındalar. Halk artık Saddam’ı arar hale gelmiş. Bir kere, enflasyon, zam gündemlerine girmiş. Onlar vergi falan da bilmiyorlar. Taşıt, konut vergisi gibi vergileri ödemiyorlar. Kısa süre sonra bunları da ödeyeceklerini söyledik. Şaşırdılar. Saddam döneminde kuru gıda, un, şeker, yağ gibi temel gıda maddeleri bedava veriliyormuş. Halk zengin olmasa bile aç, açıkta kimse yokmuş deniyor.

Hiç kentteki sağlık kurumlarını ziyaret etme olanağınız oldu mu?

Şimdi Merkez Çocuk Hastanesi diye anılan Saddam Çocuk Hastanesi’ni ziyaret ettik, yaklaşık üç saat  kaldık.

Ortadoğunun en büyük çocuk hastanesiymiş. Şu anda hastanenin tamamı kullanılamıyor zaten. Koşullar da, hijyen ve sağlık koşulları da iyi değil. Hastalar pencereden aşağıya çöplerini atıyor, kimse engel olmuyor örneğin, aşağıda da kimse onları toplamıyor.

Hastanede neler dikkatinizi çekti?

Başhekim ilaç yokluğundan yakındı. Ambargo  kalkmasına karşın hala yeni ilaç gelmedi diyor. Saddam döneminden kalma ilaçları kullanıyorlar. Kanser hastalıklarına ilişkin hiçbir ilaç yok. Yurttdışına çok az hasta sevkedebiliyorlarmış. Herhalde orada tedavi edilemeyen hastaları gönderebiliyorlar. Amerikalılar, savaşta yaralanmış çocukların falan gönderilmesine izin vermiyormuş, propaganda yapılır diye, ancak hastalıktan olanlara izin veriliyormuş.

Biz oradayken savaş nedeniyle hastanede olan çocuk yoktu, genellikle hastalıktan dolayı tedavi görüyorlardı. Bir doktor, hastalıkların hijyen koşullarındaki olumsuzluklar nedeniyle  oluştuğunu söyledi. Aslında hastane de farklı değil. Sıcaktan olumsuz etkileniyorlar. Klima var ama çalışmıyor. İlaç olsa tedavi ederiz diyorlar. Türkiye’den ilaç talepleri olmuş.

Başka hastane ziyareti yapabildiniz mi?

Diğer hastanelere gitmedik. Çoğunlukla Bağdat’ta bulunduk. Ramadi, Felluce ve Necef’e de gittik ama oralarda hep günübirlik bulunduk. Sokaklar temiz değil, kanalizasyon olmasa da büyük su birikintileri, kokan su birikintileri var yollarda. Temizleyen insanlar var ama, büyük temizlik yapılmıyor.

Genel olarak insanların psikolojisine ilişkin gözlemleriniz oldu mu?

İnsanlarda şunu gördüm: Ülkeleri işgal altında ama umurlarında değil gibi görünüyorlar. Örneğin gazetecilerin daha duyarlı olmalarını beklerdim. Rumsfeld, Powel geldi, tüm dünyadan gazetecilerin yanı sıra Iraklı gazeteciler de oradaydı ama hiçbiri çıkıp da kendi durumlarına ilişkin birşeyler sormadı. Bu neden kaynaklanıyor bilemiyorum.

Şiiler memnun değil, Amerikan askerlerinin orada olmasından, içinde bulundukları durumdan. Cuma namazlarında falan çok eylem oluyor. “Amerikalıları istemiyoruz” diyorlar ama daha çok sözde kalıyor.

Kimlerle, hangi kurumlarla görüşmeler yaptınız?

Savaştan sonra “Özgür Kadınlar Derneği” adında bir örgüt kurulmuş. Onlarla görüştük. Kadınların Saddam döneminde olduğundan daha geri konuma düşeceğinden endişeleniyorlar. Bunu önlemek için örgütlenmişler. Kadınların Saddam döneminden daha ileri konuma gelmeleri için uğraşıyorlar. Orada şöyle bir şey anlattılar: Eskiden sadece Saddam’ın öldürülen oğlu Uday kaçırırmış kadınları. “Ama şimdi herkes kaçırıyor” diyorlar.

Sokaktaki insanlarla da görüştük resmi yetkililerle de görüştük. Necef’e patlamadan dolayı gitmiştik. Orada resmi yetkililerle görüştük. Resmi konumdaki insanlar çok politik davranıyorlar. Mesela Felluce valisi, bir hafta önce başka ajansa “Türk askeri istemiyoruz”

diye açıklama yapmış; oysa biz gittiğimizde karşımızda oturmadı bile. “Neden” diye sorduk, bize olan saygısındanmış. Sorularımıza bile ayakta cevap verdi. Bize “Asker gelsin” dedi. “Yerleri bile hazır” diyor, “Amerikalılar gidecek, Türkler gelecek” diye yanıt verdi. Tabi enteresan tepkilerle de karşılaşıyorsunuz; “Gelecekse, Türk askeri gelsin, hiç olmazsa müslüman” diyenler de var.

Saddam Hüseyin’in nerede olduğuna dair neler söyleniyor?

Saddam’ın Tikrit’te olduğu söyleniyordu. Biz oradayken hep Tikrit’te yapılıyordu aramalar.

Biz de Tikrit’e hiç gitmedik. 2-3 saat bir mesafeydi.

Sizin gözlemlerinize göre, ABD işgalinin etkisi ne olmuş?

Saddam döneminde insanlara ücretsiz gıda verilen iki tane büyük market varmış. Amerika’nın ilk vurduğu yerler buralar olmuş. Petrol Bakanlığı dışındaki tüm bakanlıklar, televizyon binası, hepsi vurulmuş, buraların yağmalanması için izin verilmiş.

Eski askerler vb. maaş alıyorlar; maaş kuyrukları oluşmuş. Yardımlar sürüyor. Bunu almak için de geceden gelerek kuyruklar oluşturuyorlar. Biz oradayken okullar henüz açılmamıştı. Dolayısıyla eğitim nasıl devam edecek şu anda fikrim yok. Vatandaş dükkanını açıyor, pazar yerleri açılıyor, ama erken kapanıyor. Saat 21.00’e kadar evlerine gitmiş oluyorlar. 23.00’den sonra ise sokağa çıkma yasağı başlıyor. Gece sokaklar çok güvenli değil. Hırsızlık olayları çok oluyor, araba çalma vs. Genellikle araba çalıyorlar. Bu işin mayfası oluşmuş; yabancı araçlar içinde en çok BMW’nin “revaçta olduğu” söyleniyordu.

Her an silah patlayabiliyor, çünkü herkeste silah var. Biz 3 otel değiştirdik; en son kaldığımız otelin hemen önünde 2 çatışma oldu.

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön