e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

1 Ekim 2003  Sayı: 111

 

Dünyadan haberler

Kanadalı doktorlar, marihuananın tıbbi kullanımını sorguluyor

Kanada’da iki tıbbi kurum federal hükümetin doktorların marihuanayı hastalara tıbbi amaçlı reçete etmeleri planı hakkında ciddi kaygıları olduğunu açıkladılar. Kanada Tabipler Birliği ve Kanada Tıbbi Koruma Birliği (doktorları dava edilmekten koruyan kurum) 9 Temmuz’da duyurulan teklifi sorguluyorlar. Kanada Tabipler Birliği doktorlara programa katılmamayı öğütledi. Bazı doktorlar bunun işe yaramayacağını söylediler.

Aynı zamanda Ontario Eyalet Mahkemesi tarafından bir reçete planı öne sürmesi istenen federal hükümet bunun getirdiği sonuçlardan rahatsız oluyor. Bu planın geçici bir politika olduğunu ve herhangi bir zamana ertelenebileceğini söylüyor. Sağlık Bakanı Anne McLellan marihuananın tıbbi yararları konusunda hükümetin emin olmadığını ve bu sonbahardaki klinik denemeleri destekleyeceğini belirtiyor.

Federal hükümet üç yıl önce marihuananın tıbbi kullanımını uygun bulan düzenlemeler yayınladı. Ama bunlar yapısal düzenlemeler değildi ve Ontario Mahkemesi tarafından geçen Ocak’ta geçersizleştirildi. Çünkü soruları kaynaklar ve ilacın etkinliğini desteklenmesi arasında bağlantı kurarak çözme konusunda başarısızdılar. Eyalet mahkemesi bu sorunları çözümlemek için hükümete altı ay verdi. Geçici politika bu taleplere yanıttı. Federal hükümet Temmuz sonunda Ontario Mahkemesi’nin kararını bir üst mahkemeye devretmeyi planladı.

Kanada Tabipler Birliği’nin 11 Temmuz’daki internet raporlarına göre federal hükümetin geçici politikası “hastaların güvenliği meselesinde hiçbir yere oturmuyor.” Hükümetin, marihuananın klinik kullanımının emniyeti konusunda birşeyler yapmadığından beri Kanada Tabipler Birliği Kanadalı doktorlara varolan kurallar ışığında yazılan reçetelere ortak olmamalarını şiddetle öneriyor ve bunu kim yaparsa kendi profesyonellikleri ve yasal sorumlulukları konusunda uyarıyor.

AIDS’li hastaları tedavi eden Torontolu doktor Gordon Arbas’ın “Federal sağlık birimininin ilacı reçete etme sorumluluğunu vermeden önce doktorların fikrini almadığı” sözleri Kanada haber kaynakları tarafından aktarıldı. “Doktorların büyük çoğunluğu bundan uzak duracaklar. Çünkü hırsızlık, soygun ve vandalizmin sıkıntısını istemiyorlar” dedi.

Geçici politikada, marihuananın tıbbi kullanım ölçütlerini karşılayan 582 Kanadalı hastanın 20 Kanada dolarına 30 marihunana tohumu almasına ve tıbbi amaçlı yetiştirmesine izin verildi. Ayrıca 1 gram kuru marihuanayı 50 Kanada doları alabilecekler. Kanada atlı polisi siyah marihuananın 300 Kanada doları - 750 Kanada doları (1 ons) arasında satıldığını söyledi.

Tohumlar ve marihuana, federal sağlık birimiyle bir sözleşme altında Monitoba’da bir şirket tarafından klinik denemeler için sağlanacak. Birbirine uygun aktif bileşenlerden (yüzde 10 tetrahidro kanabinal) oluşacak ve hastasının başvuru formuna işaretleyen doktorlara gönderilecek.

Kaynak :BMJ   2003;327:122

İsviçre’deki “İntihar Kliniği”nde bilinen ölümcül bir hastalığı olmayan çiftler ölüyor..

Ölümcül bir hastalığı olmayan bir İngiliz çift, 1 Nisan’da İsviçre’deki bir ötanazi kliniğinde öldüler. Robert Stokes 59 yaşında epilepsi hastası, karısı Jennifer 53 yaşında diyabet hastası olup başka bir sağlık sorunları yoktu. 31 Mart’ta Zürih’e vardılar ve ertesi gün Dignitas ötanazi grubundan bir doktorun verdiği barbituratları aldıktan sonar öldüler. Grup yardımıyla ölmek için gelen dördüncü ve beşinci kişi oldular; ancak bu çift ölümcül bir hastalığı olmayan ilk çiftti. Mayıs’ın sonlarında İsviçreli görevliler Dignitas’la ilgili bir soruşturma başlattıklarını duyurdular. Çünkü “intihar turistleri” çok hızlı bir şekilde ulaşıyor ve ölüyorlardı. Stokeslar cenaze düzenlemesini bile yapmışlardı. İngiltere’den ayrılmadan önce kimseye planlarından bahsetmemişlerdi. Stokes’lerin evinde Dignitas belgelerini bulan Jennifer Stokes’in ablası Daily Mail’e “Onlar kendileri hakkında yanlış fikirlere sahiptiler, ancak kesinlikle ölümcül bir hastalıkları yoktu”. Stokes’in önceki kocası da 11 yıllık evliliklerinde karısının birçok kez intihara kalkıştığını söyledi.

Dignitas kliniğinde üç Britanyalı daha ölmüştü. İsviçre, Hollanda ve Belçika ile birlikte intihara yardım etmeye izin veriyor; ancak İsviçreli görevliler yabancı sayısındaki artıştan kaygılanıyorlar. Bu hafta içinde Stokeslar ve Britanya, Almanya ile Fransa’dan üç kişi aynı klinikte intihar ettiler. Britanya’da intihara yardım etmek en az 14 yıl hapis cezası gerektiriyor. Britanya Gönüllü Ötanazi Derneği Dignitas’la ilgili kaygılar taşıyor; ancak kısıtlayıcı Britanya yasalarının insanları buralara zorladığına inanıyor. Engelli Hakları Komisyonu Britanyalılar’ın bu konuda bölündüklerini söylüyor. Yüzde 63’ü yeni intihara yardım politikasını destekliyor, fakat yüzde 80’den fazlası bunun yetersiz ve bilinçsiz insanlar için tehlikeli olduğunu düşünüyor. Sözcü Liz Sayce “Ötanazi hakkındaki tartışma engelli insanların yaşam kaliteleri hakkında korkunç varsayımların oluşmasına neden oldu” diyor.

Kaynak: Canadian Medical Association Journal,    2003;168(13)

Oxford Üniversitesinde bir profesöre, İsrailli öğrenciyi reddetmesi üzerine soruşturma açıldı

Oxford Üniversitesi bir patoloji profesörünün İsrailli bir öğrenciyi İsrail ordusunda asker olmasından dolayı reddetmesi üzerine soruşturma yürütüyor. Oxford Weatlerall Moleküler Tıp Enstitüsü Klinik Patoloji profesörü ve Nuffield Biyoetik Konseyi’nin üyesi Andrew Wilkie, laboratuvarında çalışmak için başvuruda bulunan Tel Aviv Üniversitesi öğrencisi Amit Dushvani’ye elektronik postayla gönderdiği red mektubunda, İsrail politikalarını eleştirmişti. Prof.Wilkie mektubunda şöyle diyor: “Benimle ilişki kurduğun için teşekkür ederim. Fakat bunun mümkün olacağını düşünmüyorum. İsrail’in, Holocasut’taki korkunç uygulamalara yaslanarak yaptıklarıyla ve Filistinlilere kendi ülkelerinde yaşamak istedikleri için ağır cezalar veren ve insan haklarını çiğneyen İsrailliler’le sorunlarım var.”

Prof. Wilkie ekliyor: “Senin kişisel düzeyde mükemmel olduğuna eminim. Fakat İsrail ordusunda görev yapmış birini kabul etmem mümkün değil. Farkındaysan, bu görüşleri paylaşan tek İngiliz bilim adamı değilim, ama etrafına daha fazla bakarsan kendine çalışmak için uygun bir laboratuvar bulabilirsin.”

Üç yıl boyunca ulusal orduda görev yaptığını belirten Dushvani Sunday Telegraph Gazetesi’ne şunları söyledi: “Böyle üstün bir adamın bunları düşünmesi beni dehşete düşürdü. Britanyalı bir profesörden bunu beklemezdim.  Nerdeyse bütün Avrupa’ya benzer başvuruda bulundum, hiçkimseden böyle bir yanıt gelmedi. Bilim ve politika birbirinden ayrı olmalı. Bu ayrımcılıktır.” Bundan sonra da Oxford’dan bir teklif gelse bile kabul etmeyeceğini söylüyor.

Bu elektronik posta birkaç saat içinde dünyanın her yerindeki web sitelerine ulaştı. Sonrasında Prof. Wilkie Dushvani ve meslekdaşlarından özür dileyen bir mektup yazdı: “Eylemim savaş hakkındaki vicdanımın dışavurumuydu ve nedenlerimi tartışmaya hazırım. Bunun kural dışı olduğuna katılıyorum fakat dürüst bir davranıştı. Bunun için çok üzgünüm ve yanlış bir eylemde bulunduğumu anladım. Ek olarak Oxford Üniversitesi’nce resmi bir özür yayımlandı ve öğrencinin durumu tekrar ele alınacak. İsrrail’deki korkunç duruma çok kişisel ve duygusal bir tepkiyle söylediklerimi geri alıyorum. Umarım beni affedersiniz.”

Oxford Üniversitesi’nden bir sözcü şöyle diyor: “Personelimiz kişisel görüşlerini açıklayabilir. Düşünce özgürlüğü üniversite yaşamının ayrılmaz bir parçasıdır. Fakat hiç kimse birisinin milliyeti ya da dini yüzünden ayrımcılık yapamaz. Bu konuyla ilgili acil bir soruşturma üniversitemizce yürütülmektedir.”

46 bin üyesi bulunan Üniversite Öğretim Üyeleri Birliği’nin bulunuyor. Geçen mayıs ayındaki konferansında İsrail’i akademik boykot etme çağrısını ikiye bir oyla reddetmişti.

Kaynak: BMJ   2003;327:12

“Kurtarıcı kardeş” ABD’de embriyo seçiminden sonra doğdu.

Britanya’nın ilk kurtarıcı kardeşi diye tanımlanan bebeğin doğumu, Birleşik Krallık hükümetine karşı daha önce doğmuş çocukları hayatını kurtarmak için embriyo seçimine izin verilmesi yönünde yeni bir baskı oluşturdu. Jamie Whitaker’ın Royal Hallamshire Hastanesi’ndeki doğumu, büyük ve hasta kardeş için uygun embriyo seçiminin ve bu embriyonun kort kanının hasta kardeş için kök hücre rezervuarı olarak kullanılmasının doğru olup olmadığına ilişkin etik tartışmayı yeniden alevlendirdi. Jamie’nin kardeşi Charlie, dört yaşında ve Dimond-Blackfan anemili bir hasta. Bu hastalığın tek başarılı tedavisi uygun dokuya sahip birinin kort kanından kök hücre transplantasyonu veya uygun vericiden kemik iliği transplantasyonudur. Çocuğun ailesi Birleşik Krallık’tan bu işlem için izin istedi. Fakat İnsan Üremesi ve Embriyoloji yasasınca engellendi. Bunun üzerine Chicago Üreme Enstitüsü’ne başvuran çifte burada Charlie için uygun iki embriyon seçildi. Bu olay preimplantasyon genetik teşhis üzerine etik tartışmalara ve Birleşik Krallık’ta neye izin verilip verilmediğine ilişkin bir tartışma başlattı.

Yasalar Raj ve Shahana Hashmi’ye talasemili çocukları için uygun embriyo seçilmesine izin vermişti. Bu hüküm, talasemili olabilecek fakat bu yolla talasemisi engellenecek çocuklara yararlı olacağı savına dayandırılmıştı. Whitakers’ın durumunda ise otoritenin kararı Charlie’nin durumunun başka bir çocukta çıkmasının çok zayıf olduğu, bu nedenle gelecek kardeşlere yararı olmayacağına dayandırıldı.

Birleşik Krallık politikasını eleştirenler yeni teknolojinin getirebileceği yararlardan geri kalındığını söylerken, denetimi destekleyenler kimin doğup kimin doğmayacağına insanların değil doğanın karar vermesi gerektiğini ileri sürüyorlar. Yaşamdan Yana Derneği LIFE’ın sözcüsü Patrick Cusworth, “Transplant kaynağı olarak başka bir çocuk yaratmak, bu tip teknolojinin kullanımında tehlikeli örneklere yol açabilir. Örneğin bebek James dünyaya abisinin eksik yanlarını doldurmak için geldiğini öğrenince ne hissedecek?” diyor.

Jamie’nin doğumundan sonra Britanya Tabipleri Birliği (BMA), ciddi bir hastalığa sahip olan kardeşlerin söz konusu olduğu olgularda  embriyo seçimini desteklerdiğini açıkladı. “Biz doktorlar teknolojinin çıktılarının ölümcül veya ciddi bir hastalığa sahip çocuklara yardım edebileceğine inanıyoruz. Diğerleri için büyük riskler taşımadan ve sadece bu amaçla doğru kullanılabilir. Tedavi sonucuna göre doğan çocuğun sağlığı elbette önemlidir. Fakat bizim görüşümüze göre bu doku uyumuna göre seçilmiş embriyonun doğumuyla bağdaşmayacak bir durum değil. Biz bu şansı Whitaker ailesinin mutluluğu için kullanmak istiyoruz” diyor BMA’nın Bilim ve Etik Kurulu başkanı Dr. Vivienne Nathanson.

Olay etikle ilgilenenler için tartışmalı olmaya devam etmekle beraber, Whitakerler ve onların yanında gidecek gibi görünen diğer aileler için seçim çok basit. “Dünyaya bir çocuk getirmek için yüzlerce neden var. Bazıları abi ve ablaları için kardeş isterler. Biz her zaman dört çocuk istedik, böylece Charlie’ye de yardım etmiş olduk” diyor Bayan Whitaker.

Kaynak: BMJ 2003;326:1416

Hindistan hükümeti antiretrovirallerle ilgili olarak yargılanıyor

Bir sivil toplum kuruluşu olan Pencab Gönüllü Sağlık Birliği, Hindistan Hükümeti ve Ulusal AIDS Kontrol Örgütü’nü, devlet hastanelerinde AIDSli hastalarını antiretrovirallerden yoksun bırakarak ölüme terk etmek suçlamasıyla mahkemeye verdi. 

Hindistan’da 3.82 milyon ila 4.58 milyon arasında insan HIV pozitif. Bu Güney Afrika’dan sonra en kötü rakam. Buna rağmen Hindistan’daki HIV/AIDS rakamları anlaşılması zor ve tartışmalıdır. Hindistan ilaç şirketleri uluslararası alanda, ucuz antiretroviral sağlayarak AIDS hastalarının kurtarmakla övünüyorlarsa da, antiretrovirallerin maliyeti yüksek olduğundan hükümet politikaları tedavi etme üzerine değil, koruma üzerine yoğunlaşıyor. Dava açanlar, hükümet politikasının tedaviyi gözetmememesinin, hastaların yaşamlarının önemsemediğinin göstergesi oldudğunu ileri sürüyorlar. Hastaları iyileştirmek ve fırsatçı enfeksiyonlardan korumaya dönük programların, bütün hastalığın ve fırsatçı enfeksiyonların tedavisinden daha az maliyetli olduğunu vurguluyorlar. Hükümet politikasında tamamen değişmesini, ücretsiz ve erişilebilir antiretroviral kullanımı ile ilaç fiyatlarının düşürülmesi için lisans anlaşmaları yapılmasını istiyorlar.

Kaynak: BMJ   2003;327:360

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön