e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

15 Eylül 2003  Sayı: 110

 

hukuk
köşesi

Avukat Mustafa Güler

Devlet Hizmeti Yükümlülüğü ve Sözleşmeli Hekimlik...

Sağlık hizmetinden yararlanamayan yerlerin derdine derman olma iddiasıyla hazırlanan Bazı Sağlık Personelinin Devlet Hizmeti Yükümlülüğüne Dair Kanun ile hekimler için Devlet hizmeti yükümlülüğü getirilmiş idi. Önce yükümlülük süresi kısaltıldı, sonra Kanunun hekimler bakımından uygulamasına ara verildi. 27 Mart 2003 tarihinde, Kanunun erteleme süresi sona ermekle, yükümlülük yeniden  başladı. Sağlık çalışanlarının, eşitliğe aykırı ve amaca hizmet etmediği için eleştirdikleri Devlet hizmeti yükümlülüğü, mezun olan her hekimin işe alınması zorunluluğunun yerine getirilmek istenmemesinin de etkisiyle sonunda yürürlükten kaldırıldı.

Devlet hizmeti yükümlülüğü uygulamasına sebep olan kanun yürürlükten kaldırıldı ancak bunu yürürlükten kaldıran kanunun kendisi yeni bir tartışma başlattı. Çünkü bu yeni kanun ile ne memur ne işçi olan, hakları kısıtlanmış, gelecekleri 'amirlerinin' iki dudağı arasına sıkıştırılmış hekimler yaratılmıştır.

Genel olarak

4924 sayılı Eleman Temininde Güçlük Çekilen Yerlerde Sözleşmeli Sağlık Personeli Çalıştırılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde  Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna göre çalıştırılacak hekimlerin nerelerde çalıştırılacakları her yıl Bakanlar Kurulu tarafından saptanacaktır. Bu şekilde belirlenen yerlerde çalıştırılacak hekimler hizmet akdi ile sözleşmeli olarak çalıştırılacaklar ancak işçi sayılmayacaklardır. İstekliler arasında çekilecek kura ile belirlenen bu hekimlere verilecek ücret 657 sayılı Yasa'ya göre çalışan emsallerinin aldığı ücretin 1,2 - 2,5 katı olabilecektir. Ancak dikkati çeken nokta taban oranını yarısına kadar indirmeye Bakanlar Kurulunun yetkili olduğudur. Hükümet, emsallerinin 2,5 katı maaş vereceğini söyleyerek yasal düzenlemeye destek ararken, yetişen hekim sayısındaki çokluğu dikkate alarak, bu oranı 0,6-0,75'e indirmeye de yetkili kılınmıştır. Emsallerinin aldığı maaşın yaklaşık yarısına çalışan ve üstelik güvencesiz olan hekim kitlesi ortaya çıkabilecektir.

Çalışma yeri,süresi,izin,sendika üyeliği

Bu Kanuna göre çalıştırılan hekimler olağanüstü durumlar dışında "pozisyonunun tahsis edildiği yer dışındaki birimlerde sürekli olarak görevlendirilemez ve çalıştırılamaz." Hekim ile amir arasında bir yıl süreli olarak tip hizmet sözleşmesi imzalanır. Bu şekilde çalışan hekimlerin çalışma süresi 'esas olarak' haftalık 40 saattir. Ancak bu süre ilgili valilik tarafından uzatılabileceği gibi, 'bitirilmesi gereken işlerin olması durumunda' normal çalışma saatleri dışında, hafta tatillerinde ve resmi tatillerde de çalışma yükümlülüğü getirilebilir. Belirtilen ek çalışmalar için ek ücret verilmez, başka günlerde izin verilir.

Yıllık izin süresi ile ilgili olarak Devlet Memurları Kanununa atıf yapılmış, hastalık izninde ise otuz günden sonra yarım ücret ödenmesi kararlaştırılmıştır. Yıllık izinlerinin birleştirilmesi mümkün bulunmadığı gibi yıllık izinden düşülmek kaydıyla dahi mazeret izni verilemeyeceği belirtilmiştir.

Ne memur ne de işçi olan çalışanların memur sendikalarına üye olabilecekleri belirtilmiştir.

Mali haklar

Bu Kanuna göre çalışacak hekimin ücreti "pozisyon unvanı, hizmet süresi, görev yerinin özelliği ve şartları ile eğitim seviyesi" dikkate alınarak belirlenecektir.

"Görevin verimli ve etkin yürütülmesi, yaratıcılık, girişimcilik, çalışma disiplini, görevin yürütülmesinde gösterilen gayret ve başarı ile sağlık hizmetlerinden yararlananların memnuniyeti dikkate alınarak" başarılı görülenlere bir yıl içinde iki defayı geçmemek üzere birer maaş tutarında ödül verilebilir.

Sosyal Güvenlik

Sözleşmeli hekim olarak çalışanlar istekleri durumunda Emekli Sandığı ile ilişkilendirilirler. Kanunda kullanılan ifadeden özel olarak istekli olanlar dışındakilerin SSK'ya tabi olacakları anlaşılmaktadır. Emekli Sandığı ile ilişkilendirilmeyenler için de Emekli Sandığı Kanunundaki yaş hadleri uygulanacaktır.

Fesih

Taraflar arasında yapılan sözleşme esas olarak birer yıllık süreleri kapsayan süresi belirli hizmet sözleşmesidir. Sözleşme hekim tarafından iki ay öncesinden haber verilmesi kaydıyla her zaman feshedilebilir. Sözleşmenin Bakanlık tarafından feshedilmek istenmesi durumunda ise hizmet sözleşmesinde belirtilen koşullara hekimin uyarılmasına karşın uymama halinin tekrarı,norm pozisyon sayısında değişiklik olması, sözleşmeli personel pozisyonlarının vizelendiği birimlerin kapatılması veya bu birimlerde sözleşmeli personel istihdam edilmesinden vazgeçilmesi hallerinden birinin gerçekleşmesi gereklidir. Anılan sebeplerden birinin gerçekleşmesi durumunda Bakanlık bir ay önceden yazılı olarak ilgili hekime ihbarda bulunmak suretiyle sözleşmeyi feshedebilir. Sözleşmesini kendileri fesheden hekimler ve sözleşme koşullarına uymadıkları için sözleşmesi Bakanlık tarafından feshedilen hekimler ile iki yıl süreyle yeniden sözleşme yapılmaz.

Emekliye ayrılan, memurluktan çıkarma cezasını gerektiren bir fiil işleyen veya memuriyete girme koşullarını kaybeden hekimin sözleşmesi kendiliğinden sona erer ve bu durumda kendisi ile bir daha hiçbir şekilde sözleşme yapılmaz.

Azatlık

Kesintisiz olarak 10 yıl boyunca sözleşmesi yenilenen sözleşmeli hekimlerden aylıktan kesme ve üstü disiplin cezalarından birini almayanların sicilleri olumlu olanlar sürekli sözleşmeli personel olma hakkını kazanırlar.Bu durumda, Devlet memurluğundan çıkarma cezası alınmadığı sürece  ve emeklilik dışında sözleşme Bakanlık tarafından feshedilemez.

Son Değerlendirme

1987 yılında da benzeri bir girişim yapılmış ve 3359 sayılı Yasa'ya eklemeler yapmak suretiyle memur güvencesinden yoksun sözleşmeli sağlık personeli çalıştırmak istenmiş idi. Anılan düzenleme Anayasa Mahkemesinde görüşülmüş ve iptaline karar verilmiştir. İptal kararında; "Genel idare hizmetlerinde görevli kimseler yasaların güvencesi altındadırlar. Bu gereği yerine getirmeyen, dışlayan düzenleme, kamu hizmetinin sürekliliğine ters düşer. Yasayla düzenlenmesi gereken konuların, hiçbir yasaya bağlı olmaksızın yürütülmesine olanak vermek Anayasa'nın 128. maddesine aykırıdır" "Anayasa'nın 128. maddesinin, diğer kamu görevlilerinin niteliklerinin, atanmalarının, görev ve yetkilerinin, hakları ve yükümlülüklerinin, aylık ve ödeneklerinin ve özlük işlerinin yasayla düzenleneceğini öngörmesine karşın, ... Anayasa hükmüne aykırı biçimde, sözleşme usûl ve esaslarıyla ücret saptamasını Bakanlar Kurulu'na bırakmıştır. Yasayla düzenlenmesi gereken konuların Bakanlar Kurulu'nun yönetsel düzenlemesine bırakmak, sözleşme usul ve esasları yanında ücretin de bu yolla saptanmasına olur vermek, yasama yetkisinin devri niteliğindedir. Bu durum Anayasa'nın 7. maddesine aykırıdır."  şeklinde gerekçelere dayanılmıştır. Benzeri anayasal aykırılıkların incelediğimiz 4924 sayılı Kanunda da mevcut olduğu Meclis komisyon ve Genel Kurul görüşmelerinde de ifade edilmiştir.

Son olarak şunu vurgulamak gerekir ki, her ne şekilde olursa olsun asli ve sürekli kamu hizmetinin yürütümünde görev verilen hekimlerin mevcut anayasal sistem içinde hiçbir güvenceye tabi olmadan çalıştırılabileceklerinin düşünülmesi mümkün değildir. Yıllardır bu yönde ortaya konan düzenlemeler bir çok yargısal karar ile iptal edilmiş veya evrensel hukuk normlarına uygun uygulanmasına dönük yorumlanmıştır.

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön