e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

15 Eylül 2003  Sayı: 110

 

Hekimlere saldırılar sürüyor

1.jpg (46455 bytes)Tıp Dünyası - ANKARA - Görevi başındaki hekimlere yöneltilen fiziksel ve sözlü saldırılar ile hizmet vermeyi güçleştiren “tacizlerde” son bir ay içinde dikkat çekici artış oldu. Bu artışın Sağlık Bakanı’nın “hekimler hastaların cebinden elini çeksin”, Başbakan’ın “Hekimler iğne yapmaktan aciz” gibi açıklamalarından sonra yaşanması, hekimler arasında bir raslantı olarak kabul edilmiyor. Diyarbakır Vali Yardımcısı Cumali Atilla, 13 Ağustos 2003’te gece yarısı Diyarbakır Devlet Hastanesi’ne “baskın” düzenleyerek, hekimlere hakaret ve tehditlerde bulunurken, Antalya Devlet Hastanesi Acil Servisi’nde son bir yılda yaşanan bıçaklı saldırıların sayısı 13’u buldu.

Denizli Devlet Hastanesi Acil Servisi’nde de Eylül ayının ilk haftası içinde 3 saldırı olayı yaşanırken, hekimlerin mali kayıtlarını incelemek isteyen müfettişler Bartın’da

polisli, jandarmalı baskınla hekimlere eşlerinin ve çocuklarının önünde “suçlu” muamelesi yaptılar.

Artan olaylar karşısında ayağa kalkan tabip odaları, yıllardır hekimlere yönelik olarak yürütülen karalama kampanyalarının bu süreci yarattığına dikkat çektiler. Tabip odalarından yapılan açıkmalarda saldırılara zemin hazırlayan, yaşanan olaylara karşın önlem almayan ve hekimlik mesleğinin kutsallığına gölge düşürenler kınandı.

Diyarbakır
Vali yardımcısı hastane bastı

Diyarbakır Vali Yardımcısı Cumali Atilla, 13 Ağustos 2003 tarihinde gece saat 01.00 sıralarında, Diyarbakır Devlet Hastanesi acil polikliniğini “bastı”. “Nöbetçi doktorlar kim?”, “Hemen buraya gelsinler” biçiminde emirler yağdıran Atilla, o sırada poliklinikte nöbette olan hekimlere ve sağlık personeline de “geç yerine”, “çok konuşma”, “işine bak”, “hakkınızda tutanak hazırlayacağım” gibi ifadeler kullanarak hakaretlerde bulundu.

Emir yağdırmanın dışında “İcapçılar neden hastaların başında değil” gibi konuya son derece uzak olduğunu ortaya koyan sorular soran Atilla, icapçı listesinden genel cerrah Dr. Celal Çerçi, göğüs kalp damar cerrahı Dr. Ali Arıdıcı, nörolog Dr. Süber Dikici, beyin cerrahı Dr. Ramazan Tunç ve  kardiyolog Dr. Hacı Çiftçi’nin “acil hasta var” diye aranarak, kendisinin hastanede olduğu belirtilmeden çağırılmalarını istedi. “Arayın bakalım, saat tutacağım, kaç dakikada gelecekler” diyen Atilla, hastaneye çeşitli mesafedeki hekimleri evlerinden getirtti.     

Atilla, acil hasta var sanarak hastaneye gelen hekimlere de, “Biz ideallerimiz için buradayız, doktorlar ise para için buradalar. Bıçak parası almadan ameliyat yapmadığınızı bilmiyor muyum sanki? Bu hastaneyi ISO standartlarına getireceğim, arandığınızda 20 dakikada burada olacaksınız, bu şartlarda çalışmıyorsanız tayininin çıkmasını isteyen varsa ben yaparım” biçiminde sözler sarf etti.

Hekimlerin icap sistemi ile ilgili bilgi vermelerine karşın, üslubunu ve davranışlarını sürdüren Atilla, kimliğini gizleyerek ameliyathaneye girdi ve nöbet listesini istedi. Vali yardımcısı Atilla, 5 nöbetçi hemşirenin nöbet listesindeki isimler olmadığını belirleyerek tutanak tutturdu. Hakaretlerini ve tehditlerini sürdüren Atilla, “baskın”dan sonra hastaneden ayrıldı.

Vali yardımcısına kınama

Diyarbakır Tabip Odası vali yardımcısının davranışını kınadı. Diyarbakır Tabip Odası adına açıklama yapan Genel Sekreter Dr. İlhan Diken, sağlık hizmetlerinin organizasyonunda ve sunumunda ideal olan hizmetin yakalanabilmesi amacıyla denetim mekanizmalarının uygulanmasından yana olduklarını belirtirken, “Ancak sayın vali yardımcısının uygulamasının bir denetlemeden çok ‘baskın’ olduğu açıktır” dedi.

Hizmet sunumunda gösterilecek motivasyonun ve performansın biraz da iyi yöneticilere bağlı olduğuna dikkat çeken Diken, şunları söyledi:

“Anne, çocuk ve bebek ölüm oranlarının ilimizdeki boyutu biliniyorken; kirli atıklarla mücadele, bulaşıcı hastalıklar, sosyal güvencenin olmayışı, yoksulluk, insanların ilaç alamayacak durumda olması, personel yetersizliği gibi sorunlar biliniyorken; birinci basamak dediğimiz koruyucu sağlık hizmetleri iflasın eşiğine gelmişken; sağlık evlerimizin yüzde 80’i hala kapalıyken; bölgeye hekim göndermek için üç kat fazla maaş teklifiyle sözleşmeli doktor uygulaması başlatılırken; en önemlisi de şehir merkezinde yoksul ülkelerin hastalığı olarak bilinen şark çıbanı vakaları saptanmış iken; sayın vali yardımcısının, salt hekimleri ve mesleğimizi sorumlu görerek hakaretler yağdırmasına, gecenin bir vaktinde devlet hastanesini ISO’ye kavuşturacağım diye, zor koşullarda mevcut kısıtlı olanaklarla hizmet vermeye çalışan hekim ve sağlık çalışanlarının çalışma motivasyonlarını bozan davranışlarına anlam vermekte zorlanıyoruz.”

Antalya
Madde bağımlıları dehşeti

Antalya Devlet Hastanesi Acil Servisi’nde 2003 yılı başından bu yana hekimlerin şikayetleri doğrultusunda kayıtlara geçen 13 saldırı olayı yaşandı. Kayda girmeyen pekçok olay daha olduğu belirtildi. Antalya Tabip Odası’ndan edinilen bilgilere göre, 2003 yılı içindeki olaylar şöyle:

30 Ocak 2003: Madde bağımlıları acil serviste olay çıkardılar.

31 Ocak 2003: Madde bağımlıları acil servis personeline tehdit ve saldırıda bulundu. Hastane polisi etkisiz kaldı.

20 Şubat 2003: Madde bağımlısı 3 kişi bıçaklarla acil servis çalışanlarını tehdit etti.

23 Şubat 2003: Bıçaklı bir madde bağımlısı acil servisin camlarını kırdı.

16 Mart 2003: Bir madde bağımlısı hakaret, küfür ve ölüm tehdidi ile zorla iğne yaptırdı. Polis müdahale etmedi.

23 Mayıs 2003: Bir madde bağımlısı ağzında jiletle acil servis personelini tehdit etti.

22 Haziran 2003: Ajite hasta sahibi acil servis personeline saldırıda bulundu.

23 Haziran 2003: Madde bağımlıları jilet ve bıçakla tehditlerde bulundu.

25 Haziran 2003: 8 madde bağımlısı gün boyunca acil polikliniğin işleyişini engelledi.

28 Haziran 2003: Bir madde bağımlısı acil servis işleyişini bloke etti.

5 Temmuz 2003: Madde bağımlıları acil servisin çalışmasını önledi.

21 Temmuz 2003: Bir madde bağımlısı bir hemşireye yumruklu saldırıda bulundu.

24 Temmuz 2003: Bir akineton bağımlısı bıçakla acil servisin çalışmasını bloke etti.

Artan olaylar doğrultusunda soruşturma başlatan Antalya Tabip Odası, bütün yaşananlara karşın hala gerekli önlemlerin alınmayışına da tepki gösterdi. Antalya Tabip Odası’ndan yapılan açıklamada, sağlık sorunlarının çözümlerini bulamayan hükümetlerin, bireysel olarak sağlık çalışanlarını sorumlu gösterme çabalarının, bu olayların artmasına neden olduğu belirtildi. Son dönemde  Sağlık Bakanı Recep Akdağ ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, hükümet yetkililerinin suçlayıcı ifadelerinin hekimlere yönelik güven kaybında büyük rol oynadığına işaret edilen açıklamada, “Bu sözleri sarf edenler hangi istatistiki bilgiye, hangi soruşturma sonucuna ya da hangi bilimsel araştırmaya dayanmaktalar; bunu açıklamalıdırlar” ifadesine yer verildi. Açıklamada, “Hiçbir polisiye tedbir kalıcı çözüm değildir. Bu nedenle önce sağlık sistemi düzeltilmeli hasta ve hekim arasında manevi ilişkiler dışında hiçbir ilişki olmayacak tarzda tüm halkın ihtiyacına göre parasız sağlık hizmeti alacağı sistemler getirilmeli, gerek sağlık yöneticileri, gerekse basın hekimlere güveni artıracak yönde hareket etmelidir” denildi.

Denizli
1 haftada 3 bıçaklı saldırı

Denizli Devlet Hastanesi Acil Servisi’nde de Eylül ayının ilk haftası içerisinde 3 ayrı saldırı meydana geldi. Acil serviste saldırı olayları çok sık yaşandığı için yetkililerden çok uzun süredir önlem alınmasını isteyen hekimler, son yaşanan olaylarla ayağa kalktılar. Denizli Tabip Odası Başhekimlik de dahil bütün hastanenin saldırıya uğramasının ardından 3 Eylül 2003 günü Denizli Devlet Hastanesi Acil Servis’i önünde bir basın açıklaması yaparak, saldırıları ve buna zemin hazırlayanları kınadı. Hekimlerin çağdaş bilgiler ışığında en iyi sağlık hizmetini vermekten yana olduğunun belirtildiği açıklamada, şunlara yer verildi.

“Ülkemizin şu andaki sağlık ortamının olumsuzluklarını her ortamda dile getiriyor ve çözüm yolları öneriyoruz. Bizim çözümlerimizi dinlemeyen ve halkımıza çağdaş bir sağlık hizmetini fazla gören zihniyet bugün dönüp sistemin suçlusu olarak bizleri gösteriyor ve hekimle hastayı karşı karşıya getiriyor. Bu oyunu halkımızla elele vererek bozmalıyız.”

Bartın
Polisli-jandarmalı maliye baskını

Bartın’da maliye denetçileri mali kayıtlarını incelemek gerekçesiyle polis ve jandarma eşliğinde 8 hekimin muayenehanelerini ve evlerini bastı. Amasra ve Bartın’da hakim kararı ile önce hekimlerin muayenehanelerinde “inceleme” yapan maliye denetçileri, daha sonra da hekimlerin evlerini araştırdı. Müfettişlerin 10 kişilik bir ekiple evlerde yaptığı inceleme ve burada takındığı tutum, hekimlerin olduğu kadar eş ve çocuklarının da psikolojik olarak zarar görmesine neden oldu. Denetçiler, hekimlerin bilgisayarlarına el koydular. Bartın Tabip Odası da olayı kınarken, Türk Tabipleri Birliği 2. Başkanı Dr. Metin Bakkalcı, konuyu incelemek üzere Bartın’a gitti. 8 hekimin, evlerinin ve özel işyerlerinin “kişilik haklarına saygı gösterilmeksizin”, “tacizkar bir ortam yaratarak” arandığını belirlediklerini vurgulayan Bakkalcı, “belge” bulmak için evlerin her yanının dağıtıldığını, muayenehanelerden bir takım dökümanlar çıkarıldığını ve bu nedenle bir süre hastalara hizmet verilemediğini, bir hekimin çocuğunun arama süresi içinde balkonda kapalı tutulduğunu aktardı. Bakkalcı, bu aramanın iddiaların araştırılması yönünde, gerekli ciddiyeti içeren bir arama olmaktan çok, “neler bulurum” yönünde bir arama olduğunu söyledi.

Bu tür olayların gerek Sağlık Bakanı Akdağ’ın, gerekse Başbakan Erdoğan’ın talihsiz açıklamalarından sonra yoğunlaşmasının bir rastlantı olamayacağına işaret eden Metin Bakkalcı, şunları söyledi:

“Biz iyi hekimlik değerlerini çoğaltan bir ortamız. Sağlık hizmetlerinin nitelikli ve etkin verilebilmesi açısından adil vergilendirmeden yana olan bir ortamız. Adil vergilendirme sağlanamadığı için, ülkenin kaynaklarının nasıl belli küçük kesimlerere aktarıldığını bilen ve bunun önlenmesi için çaba sarfeden bir ortamız. Dolayısıyla, adil vergilendirme yönündeki çabalardan rahatsız olmamız söz konusu olamaz. Burada, bu çabanın ötesinde kişilik haklarını tahrip eden bir yaklaşım görüyoruz ki; bu kabul edilemez.”

TTB Hukuk Bürosu, hkimlerin uğradığı haksızlığa ilişkin olarak konuyu incelemeye aldı.

 

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön