e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

15 Ağustos 2003  Sayı: 109

 

İşyerinde Cinayet

Büyük medya tarafından hasıraltı edilen önemli bir bilge gözden kaçırıldı: Uluslararası Çalışma Örgütü’nün yayımladığı (İLO) rapor dünyada her yıl 270 milyon emekçinin işyeri kazasına kurban gittiğini, 160 milyonunun da meslekle ilgili hastalıklara yakalandığını ortaya koyuyor. Araştırmaya göre mesleklerini icra ederken ölen emekçilerin sayısı iki milyonun üstünde. Yani, tanrının her günü 5 bin emekçi işyeri kazalarında yaşamlarını yitiriyor. Rapor, bu rakamların gerçeği tam olarak 19.jpg (36367 bytes)yansıtmadığını, gerçek rakamların daha yüksek olduğunun da altını çiziyor.

Ulusal Hastalık Sigortası Sandığı’na göre (CNAM), Fransa’da her yıl 780 ücretli de aynı şekilde, mesleklerini icra ederken yaşamlarını yitirmektedir (günde 2’den fazla!). Rakamlar burada da gerçeğin altındadır. İşyeri kazalarının sayısı ise 1 milyon 350 bin. Yani, günde 3 bin 700k urban, sekiz saatlik bir işgününde dakikada 8 yaralı.

Bu sessiz acıyı, kalkınma ve rekabet gücü yaratılması uğruna yapılan bu ödentiyi, “halk savunucuları” bir zamanlar “kan vergisi” olarak adlandırmışlardı. Emeklilik sorununun tartışıldığı şu günlerde bu “vergiyi” ve çalışma yaşamları sona eren, yıpranmış, bitkin, üstten baştan yoksun, yaşlılığın keyfinin çıkarmaktan uzak yüzbinlerce emekçiyi anımsamak gerekiyor. Çünkü bu, aynı zamanda, yaşam süresi uzamış olsa da, emekçiyi mesleki çalışmanın neden olduğu hastalıklarla karşı karşıya getirmektedir: Kanserler, kalp damar hastalıkları, depresyonlar, felç, duyu kayıpları, eklem hastalıkları, bunama, Alzheimer vb.

Bütün bunlar emeklilik rejimine yönelik saldırıları daha da tiksindirici kılmaktadır. Liberal küreselleşmenin itici güçleri, G8, Dünya Bankası, OECD, 1970’li yıllardan bu yana sosyal güvenliğe ve “kerim devlet”e karşı saldırıya geçmişlerdir. Daha sonra nöbeti Avrupa Birliği devralmış, sağ ve sol devlet başkanları ve hükümetler (Fransa’da Chirac, Jospin) 2002 Mart’ında Barcelona Zirvesi’nde emekliliğe başlama yaşının beş yıl uzatılmasını kararlaştırmışlardır. Bu ciddi bir sosyal gerilemedir ve daha dengeli, adil bir toplum yaratma tasarısının terk edilmesidir.

Orta sınıfların ezilip yoksullaştırılmasına karşın, zenginlikler zirvede yoğunlaşmaya devam etmektedir: Otuz yıl önce bir patron bir emekçisinin ortalama ücretinin 40 katını kazanıyordu; bugün ise 1000 katından daha fazlasını kazanmaktadır. Onlar artık çalışamayacakları dönemin gelmesini her türlü kaygıdan uzak bekleyebilirler. Sıradan ücretliler, özellikle de eğitimciler için durum bütünüyle farklıdır.

İtalya’da, İspanya’da, Almanya’da, Yunanistan, Avusturya ve Fransa’da yüzbinler, her ne kadar reformu gerekli görseler de, emeklilik sisteminin parçalanmasını protesto etmek içi iş bırakma eylemlerini yoğunlaştırmışlardır. Bu konuda reform yapılmasını çalışanlar da gerekli görmektedirler. Çünkü çalışanların sayıları eksilirken, emekli sayısı artmaktadır. Ulusal iç hasılanın yüzde 11.5’ine eşit olan emekli aylığı 2020’de yüzde 13.5’e, 2040’da yüzde 15.5’e ulaşacak ve toplum için büyük bir yara haline gelecektir.

Emeklilik fonlarının yüzde 207den fazla değer kaybetmesine yol açan borza krizine karşın, kapitalizasyona göre emeklilik tercihi kaldırılamamıştır. Bölüşüme göre reform sistemi ise sürekli ücretlinin aleyhine olacak biçimde düşünülmektedir. Konu, sanki toplumun tümünü etkilemekten uzak teknik bir problemden ibaretmiş gibi gösterilmek istenmektedir. Tüm değişkenler -ödentilerin düzeyi ve süresi, emekliliğin başlangıcı, emeklilik ücretlerinin miktarları- sistematik bir biçimde ücretlinin ve ücretlilerin aleyhine değiştirilmeye çalışılmaktadır. Şirketlerin katkısını öngören ya da finansal karları vergilendiren hiçbir seçenek düşünülmemektedir.

İşyerlerinde her gün iki Fransız emekçinin yaşamını yitirmesi ve her dakika sekizinin şirketlerin mutluluğu için kurban edilmesi olağan sayılmaktadır. Ama ne şirketler, ne de sermaye, çalışanların emeklililiğine daha fazla katkıya yanaşmamaktadır. Yurttaşların öfkesini anlamamak mümkün mü?

Ignacio Ramonet

Le Monde

Diplomatique

15 Haziran -

15 Temmuz

Çeviren:

Hüseyin Baş

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön