e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

15 Ağustos 2003  Sayı: 109

 

dışarıdangöz...

Oral Çalışlar*

Doktor Hüsnü Beyden Günümüze

Doktor Hüsnü Erdem, yaşı 50’nin üzerindeki her Tarsuslu için efsane bir isimdir. Uzun boylu yakışıklı bir adamdı Hüsnü bey. Uzmanlığı yoktu. Fakat o yıllarda nüfusu 50 bin olan Tarsus’ta Hüsnü beye danışmadan herhangi bir tedavi söz konusu olamazdı.

 Hüsnü beyin muayenehanesi sabahtan akşama kadar dolar taşardı. Hiç boş vakti yoktu onun. Başka uzman doktorlar vardı, ancak herkes ona danışmayı, ona muayene olmayı tercih ederdi. Onun tercihlerinin en isabetli olduğuna inanılırdı. Bir çok insanın tedavi edilemez diye düşünülen hastalığını o basit yöntemlerle iyileştirirdi. Hüsnü bey çelebi adamdı. Herkes onun yanına teklifsiz girer, ister para verir ister vermezdi. Kimisi köyden yumurta, peynir , tereyağı getirirdi. Tedavi karşılığı bırakır giderdi.

 Onu her parti kendi listesinden milletvekili yapmak isterdi. Hüsnü beyin öyle merakları yoktu. O, kendi halinde yaşamayı tercih ederdi. Hüsnü Erdem’in bir kaç yıl önce ağır bir kanser hastalığının ardından yaşamını yitirdiğini duydum. Daha önce de çok acılar çekmiş, kızını, oğlunu genç yaşta yitirmişti. Sessiz, efendi bir insandı Hüsnü bey.

 Doktorlar için yazı yazmak istediğimde Hüsnü Erdem’i anımsadım. Geçmiş yıllarda hemen her kasabanın, her kentin böyle bir Hüsnü beyi vardı. Doktorlarla, uzun aradan sonra “ölüm oruçları” döneminde yeniden yüz yüze geldim. Doktorlar, bu dönemde çok zorlandılar. Medyanın ve siyasi iktidarın hedefi oldular.

 “Ölüm oruçları” döneminde doktorların doğru davrandığına, mesleklerinin gereğini yaptıklarına inandım. Onlar, ölüm orucu yapanlara karşı, bir doktor duyarlığıyla yaklaşıyorlardı. Halbuki, etkili medyanın gözünde ölüm orucu yapanlar “teröristti”, o dönemin iktidarının gözünde  doktorlar, ölüm orucu yapana istemese de zorla müdahale etmeliydi.

 Onları topa tuttular. Bir çok gazeteci meslektaşım, haksız saldırılar yaptılar. Bir dönem neredeyse doktorlar, günah keçisi haline getirildiler. Onların duyarlığını yakından bilen birisi olarak, çok üzülüyor, onları desteklemem gerektiğine inanıyordum. Ölüm orucu tartışmalarının en sertleştiği dönemde doktorların ne büyük zorluklarla karşılaştığının en yakın tanıklarından birisiyim.  Yapılan haksızlığın, onları yıpratacağı ve başlarını derde sokacağını biliyordum.

 Türk Tabipler Birliği’nin ve doktorların o zor dönemi, yine de başarıyla atlattığını gördüğümde çok sevindim, Onlar adına korktuğumu söylemeliyim. Bu dönemde, aynı kaygıları, aynı endişeleri taşıdığımıza inandığım çok sayıda doktoru tanıma olanağı buldum. Onların toplantılarını izleme olanağı buldum. Doktorlar, o zor dönemi yüzlerinin akıyla geçtiler diye düşünüyorum.

 Toplumsal ve siyasi yozlaşmanın aşırı boyutlara ulaştığı günümüzde Türk Tabipler Birliği gibi mesleki örgütlenmelerin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkıyor. Toplum bir yerinden kendine gelecekse bu örgütlenmeler sağlam bir dayanak olabilirler. Bir yerlerden başlamak gerekirse, meslek örgütlerinden başlanabilir.

 Paranın, olanakların, vurgunun en çok döndüğü alanlardan birisi sağlık alanı. Buradaki felaketi durdurabilmek için en önemli dayanak belki de doktorların örgütü olacak. Bu konuda bir çok yürekli doktorun önemli mücadeleler yaptığını biliyorum.

 Yaşamımın her alanında herkes gibi ben de doktorlara ihtiyaç hissettim. Onların yaşamımızda ayrı bir yeri oluyor. Arkadaşımız da olsa, kardeşimiz de olsa, doktor önce doktor gibi geliyor bana. Onların her dönemde mesleklerine ve topluma sahip çıkışlarından öğreneceğimiz çok şey var. Hüsnü beyler hep oldu, hep olacak.

* Gazeteci, yazar

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön