e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

15 Ağustos 2003  Sayı: 109

 

Sağlık Bakanlığı’nca düzenlenen toplantıya TTB adına Dr. Kayıhan Pala ve Dr. Hüseyin Demirdizen katıldı.

Genel Sağlık Sigortası aldatmacası

12.jpg (17441 bytes)Sağlık hizmetlerinin Genel Sağlık Sigortası kapsamında sağlanmasını öngören yasa tasarısı, özünde vatandaşı özel sağlık sigortalarına yönelten, alacağı hizmetin kapsamını daraltan ancak cebinden çıkacak parayı artıran bir sistemi getiriyor.

Tıp Dünyası - ANKARA - AKP Hükümeti’nin “Acil Eylem Planı” kapsamında yaşama geçirmeye hazırlandığı “Sağlıkta Dönüşüm Projesi” için 25-27 Temmuz tarihlerinde “sektörel istişare” toplantısı düzenlendi. Toplantıya Türk Tabipleri Birliği adına Dr. Kayıhan Pala ve Dr. Hüseyin Demirdizen katıldılar. Kayıhan Pala, toplantıya ilişkin değerlendirmesinde, Sağlıkta Dönüşüm Projesi kapsamında öngörülen “Genel Sağlık Sigortası”nın (GSS) sağlıkta varolan eşitsizliklerin artmasına neden olabileceğine dikkat çekti.

25 Temmuz günü başlayan toplantının açılışına Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu da katıldılar. Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Sabahattin Aydın’ın, projeye ilişkin sunumunun ardından çalışma gruplarının toplantı ve tartışmalarına geçildi. 27 Temmuz’da sona eren toplantının ardından Dr. Kayıhan Pala, projeye ve projede öne çıkan GSS’ye ilişkin tespitlerini aktardı. Kayıhan Pala’nın değerlendirmeleri şöyle:

- Yasanın amacı “Kanun kapsamındaki kişilere, Temel Teminat Paketi (TTP) ile belirlenen sağlık yardım ve hizmetlerinin sunulmasını sağlamak üzere, GSS sistemini oluşturmak ve bu amaçla Sağlık Sigortası Kurumunu (SSK) kurmak” olarak açıklanmaktadır. Türkiye’de sağlık hizmetlerinin TTP kapsamındaki bölümünün GSS ile sağlanması; TTP dışında kalan bölümünün de “Tamamlayıcı sigorta” ile özel sağlık sigortaları ya da cepten harcamalar ile karşılanması amaçlanmaktadır.

-Türkiye’de sağlık hizmetlerinin finansmanının GSS ile sağlanmaya çalışılması, günümüzde var olan sağlıkta eşitsizliklerin artmasına yol açabilir. Bu nedenle , GSS   Türkiye için, içinde bulunduğumuz koşullarda, iyi bir seçenek olarak değerlendirilemez.

-Sağlıkta dönüşüm programının tartışıldığı İstanbul toplantısında, GSS ile GSMH’nın %1’i kadar sağlık harcamalarında bir artış beklendiğinin hesaplandığı açıklanmıştır ki; bu durumda GSS için kabaca 2,3 milyar USD daha kamu bütçesinden aktarmak gerekecektir. (2003 yılı için GSMH 230 milyar USD olarak tahmin edilmektedir). Bu para sağlanamazsa GSS’nin başarı sansının olmadığı GSS teorisyenleri tarafından açıklanmaktadır.

- Eğer Türkiye’nin her yıl için 2,3 milyar dolarlık ek bir parayı sağlık harcamalarına aktarması söz konusuysa; bu paranın bir sigorta sistemine yatırılması Türkiye’de yaşayan yoksul/dezavantajlı kesimin yararına olmayacaktır. Çünkü GSS  sağlık hizmetlerini “kar amacı güden” rekabet içindeki özel / özerk sağlık kuruluşlarından satın alacaktır. Bu düzeydeki bir artış mevcut kamu sağlık harcamalarının yaklaşık olarak % 50 arttırılması anlamına gelir ve mevcut sistemin iyileştirilmesi ile topluma GSS’nin sağlayacağından çok daha nitelikli  sağlık hizmeti sunulmasını sağlayabilir.

- GSS prim ödemeye dayalı bir sistemdir. Türkiye, toplumun prim ödeme konusunda “istekli” olmadığı bir ülkedir ve bu isteksizliğin temelinde populizm (sürekli çıkarılan prim afları) ve kötü yönetim yatmaktadır. Bugün Bağ-Kur’un prim alacaklarının yalnızca %17’sini toplayabildiği bilinmektedir. SSK’da bu oran daha yüksek olmakla birlikte (%85) %100 düzeyinde değildir. Prim toplama zorluğu GSS’nin önündeki önemli sıkıntılardan biridir ve Çalışma Bakanlığı’nın GSS’yi bir seçenek olarak sunarken prim toplamayı nasıl güvence altına alacağına ilişkin toplumu ikna etmesi gerekmektedir. TTB, Türkiye’de GSS için sürekli/düzenli olarak prim toplanamayacağını düşünmektedir.

- “Herşeye rağmen” insanlar primlerini ödemezlerse hastalandıklarında ne olacaktır? Ya sağlık hizmetinden yoksun kalacaklar (ki sağlığın bir hak olduğu kabul ediliyorsa, devletin bu duruma seyirci kalması olanaklı değildir), ya da devlet primini ödemeyen kişileri sübvanse edecektir. Eder sübvansiyon öngörülüyorsa, bugünkü sistemde kişileri sübvanse etmek daha akılcıdır; çünkü kamu sağlık hizmetleri daha ucuzdur. Eldeki parayla daha çok kişinin desteklenmesi söz konusu olabilir. Aksi durumda GSS özel sağlık kuruluşlarına kaynak aktarmanın bir yolu olarak tercih edilen bir finansman biçimi olarak kalacaktır.

- Güney Avrupa bölgesinde yer alan ülkeler ( İtalya, Portekiz, Yunanistan, İspanya) sağlık hizmetlerinde sosyal sigortaya dayalı finansmandan , vergiye dayalı finansman sistemine geçiş sürecindedirler (Kaynak : Avrupa Sağlık Reformu, Dünya Sağlık Örgütü yayını). Bu gruptaki ülkeleri vergiye dayalı sistemi kurmaya yönelten, daha önce sigorta kapsamında olmayan nüfusun kapsam altına alınmasının ve tüm nüfus için kapsamlı hizmet sunumu gerekliliğinin fark edilmesi olmuştur. Sosyal sigortanın iyi işlediği iddia edilen ülkelerden Almanya, sağlık hizmetlerinin finansmanında yaşadığı ciddi sıkıntıları aşabilmek için teminat paketlerinin kapsamını daraltma eğilimine girmekte; Belçika gibi ülkeler ise sosyal sigorta sistemindeki devletin sübvansiyonunu artırarak sorunu aşmaya çalışmaktadır. Soru şudur: İtalya, Portekiz, Yunanistan ve İspanya gibi ülkelerin sosyal sigorta ile toplumun tümünü kapsayan bir sistemi gerçekleştiremedikleri bilinirken, tarihinin en yoksul günlerini yaşayan Türkiye’de, AKP Hükümeti bu işi nasıl gerçekleştirecektir?

- Sağlık hizmetlerinin özel sağlık sigortası ile finansmanının sağlanması ise tartışılmayacak kadar kötü bir öneridir. Bir tek örnek bu durumu açıklamaya yetecektir. Sağlık hizmetlerinin finansmanını temel olarak özel sağlık sigortası ile karşılayan ABD ile, genel bütçeden karşılayan Küba’nın karşılaştırılması çok çarpıcıdır.  2000 yılında kişi başına yılda 4.499 dolar sağlık harcaması yapılan ABD’nin sağlıkla ilgili göstergeleri, komşusu ve kişi başına yılda yalnızca 169 dolar sağlık harcaması yapılan Küba ile hemen hemen aynıdır. Kar amacı güden kuruluşların sağlık hizmetlerinde “zorunlu” tutulması, toplumun sağlığını her zaman olumsuz etkilemiştir.

-GSS için prim toplanırken kişilerin gelirlerinin ve sahip oldukları menkul / gayrimenkullerin bilinmesi bir zorunluluktur. DİE’ye göre Türkiye’de 10.8 milyon kişi “kayıt dışı” çalışmaktadır. Türkiye topraklarının önemli bir bölümünde hak sahipleri bilinmemektedir. Devlet vatandaşının gelir durumu, menkul ve gayrimenkullarının durumundan haberdar değildir. Bu durumda GSS primi “neye göre” ve “nasıl” toplanacaktır?

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön