e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

15 Temmuz 2003  Sayı: 108

 

Dr. Kayıhan Pala, “Ulusal Sağlık Hesapları’nın Geliştirilmesi ve Uygulanması Projesi Taslak Nihai Raporu”nu değerlendirdi

“Dünya Bankası ödevlerinin propagandası”

Dr. Kayıhan Pala, Ulusal Sağlık Hesapları Projesi’nin Türkiye için önemli bir proje olduğunu, ancak proje sonunda yazılan Taslak Nihai Rapor’un, projesi sonunda ulaşılan ve eldeki verilerden hareketle hazırlanması gerekirken, daha önceden belirlenmiş Dünya Bankası politikaları yönünde hazırlanmış olmasının proje için bir talihsizlik olduğunu belirtti.

Tıp Dünyası - ANKARA - Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Kayıhan Pala, Türkiye’de OECD uygulamaları ile uyumlu bir politika çerçevesi oluşturmak, bu çerçeveyi kullanarak ulusal sağlık hesaplarını (USH) tahmin etmek ve USH sonuçlarından hareketle bir politika analizi çerçevesi oluşturmak amacıyla başlatılan “Türkiye’de Ulusal Sağlık Hesaplarının Geliştirilmesi ve Uygulanması Projesi”nin sonunda hazırlanan Taslak Nihai Rapor’un “Dünya Bankası ev ödevlerinin bir propagandası” olduğunu söyledi.

USH çalışma toplantılarına Türk Tabipleri Birliği (TTB) temsilcisi olarak katılan Dr. Kayıhan Pala, proje sonunda hazırlanan Taslak Nihai Rapor’u değerlendirdi. Pala’nın değerlendirmesine göre, Taslak Nihai Rapor’da yer alan önemli sonuçlar ile göze çarpan bazı sorunlar özetle şöyle:

- Raporda, “Türk Sağlık Sistemine Genel Bir Bakış” başlığı altında verilen 224 Sayılı Sosyalleştirme Yasası ile ilgili değerlendirmenin yetersiz olduğu gözlenmiştir. Sosyalleştirme Yasası’nın “her zaman, her yerde, herkese hizmet” biçiminde özetlenebilecek felsefesi ve sosyalleştirmenin başarısızlığına uğramasının nedenleri okuyucuyla paylaşılmamıştır.

- Raporda, 1990’lı yıllarda gündeme getirilen ve “sağlık reformu” olarak ifade edilen “genel sağlık sigortası”, “aile hekimliği”, “hastanelerin özerk yapıya kavuşturulması”, “hizmet sunumu ile finansmanın birbirinden ayrılması” ve “sağlıkta rekabet sağlayan bir iç piyasanın oluşturulması” gibi uygulamaları olumlayan tümceler, nesnellikten ve Türkiye gerçeğinden uzaktır. Sosyalleştirmeyi geçiştiren ancak “sağlık reformlarını” olumlayan bir tarz, bilimsel verilerle politika oluşturma stratejisi önermeyi amaçlayan bilimsel bir çalışmanın tarafsızlığına gölge düşürmektedir.

- Raporun 10. sayfasında sosyal güvenlik kurumu olarak yalnızca SSK’den söz edilmesi önemli bir eksikliktir. Raporun bu bölümüne diğer sosyal güvenlik kurumlarının da eklenmesi yerinde olacaktır.

- Sayfa 77.’de yer alan bazı tümceler (Türkiye’nin yeni vergiler yaratma olasılığının görünmemesi, sigorta kurumlarını hizmetleri ödeyebilecekleri konuma getirmek için sigortalı kesime sunulan hizmetleri azaltmak vb) projenin sonucularıyla hiçbir biçimde ilişkilendirilemeyecek çıkarımlardır. Bu haliyle rapor, çalışmanın sonuçları ne olursa olsun, Türkiye’nin Dünya Bankası tarafından önüne konan ev ödevlerini (genel sağlık sigortası, aile hekimliği, hastanelerin özerk yapıya kavuşturulması ve sağlıkta “rekabet” sağlayan bir iç piyasanın oluşturulması) yapma zorunluğunun  propagandasını yapıyor izlenimini yaratmaktadır.

- Raporda ayrıca, sağlıkta insan kaynakları, organizasyon ve yönetim, ilaç tüketimi ve üretimi, ekonomik kriz ve sağlık sektörü ile sağlıkta milenyum amaçlarına ulaşmak konularına da Dünya Bankası gözüyle değinilmektedir.

- Sayfa 79’da yer alan “Hastanelerin rekabet etmesi” yine çok tehlikeli ve tümüyle kapitalist bir bakış açısıyla yazılmış tümcelerdir. Sağlıkta rekabet, sağlık hizmetlerinin ticarileştirilmesi demektir. Kamu sağlık hizmetlerinin ticarileştirilmesi, parası olanın “parası kadar” sağlık hizmeti alabilmesi anlayışının kabul edilmesidir.

- Sayfa 79’da “Halk sağlığı programlarının zayıflığı” dile getirilirken, sağlık ocakları ile ilgili daha kapsamlı bir değerlendirmenin yapılması gerekirdi. Raporda bu bölümde sağlık ocakları ile ilgili kapsamlı bir değerlendirme yapıldıktan sonra, sağlık ocaklarının desteklenmesi ve sevk zincirinin işletilmesi halinde kamu hastanelerinde ayakta tedavi olan hastaların azalacağı öngörüsü eklenmeliydi.

- Sayfa 83’te yer alan “Yeni hükümetle bir fırsat penceresi yakalanmış olması” görüşünün çalışma ile ne ilgisinin olduğu ve bu öngörüye hangi bilimsel veriler ışığında ulaşıldığı anlaşılamamıştır.

- “Devlet harcamalarının neredeyse yarısının toplumun daha avantajlı kesimlerini (devlet memurları, formal sektör çalışanları ve aileleri) temsil eden gruplara yöneltilmiş olması” raporda ciddi bir sorun olarak birkaç kez yinelenmektedir. Sorunu doğru saptamak gerekmektedir. Sorun devlet memurlarına fazla kaynak aktarmakta değil, sorun toplumun tümüne eşit ve parasız sağlık hizmeti sunmak için yeterince kaynak yaratılmamasında ve eldeki kaynakların da kötü kullanılmasında yatmaktadır. Hem devlet memurları da ne yazık ki raporda yer aldığı gibi toplumun imtiyazlı kesimleri içinde değil, yoksul kesimleri içinde yer almaktadır.

- Toplam sağlık harcamaları içerisindeki ilaç ve tıbbi malzeme harcamalarının ayrıntıları verilmemiştir. Bu konunun gözardı edilmemesi gerekir.

- USH projesi Türkiye için önemli bir projedir. Ancak hazırlanan taslak nihai raporun, proje sonucunda ulaşılan veriler kullanılarak ve eldeki veriler ışığında değerlendirmelerde bulunması beklenirken, değerlendirmelerin çok daha önce belirlenmiş Dünya Bankası politikaları yönünde yapılmış olması proje için bir talihsizliktir.

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön