e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

15 Haziran 2003  Sayı: 107

 

Hükümetin sağlık alanındaki 6 aylık icraatını değerlendiren tabip odaları, AKP’ye tepki gösterdi

“Tüccar siyaset” sağlığı satıyor

İstanbul ve İzmir Tabip Odaları, AKP’nin 6 aydır sağlık alanında geçmiş hükümetlerin IMF ve Dünya Bankası’nın isteği doğrultusunda hazırladığı projelerin tamamına sahip çıkmak, sağlık alanını özel sektöre peşkeş çekmek ve kadrolaşmak dışında birşey yapmadığını açıkladı.

Tıp Dünyası - ANKARA - İstanbul ve İzmir Tabip Odaları, iktidardaki 6. ayını dolduran AKP Hükümeti’nin sağlık alanını ticarileştirdiğini, kamu kaynaklarını özel sektöre plansız ve denetimsiz bir biçimde aktardığını açıkladı. İstanbul ve İzmir Tabip Odaları, AKP’nin sağlık alanındaki çalışmalarının hiçbirinin yeni olmadığı, geçmiş hükümetlerin IMF ve Dünya Bankası’nın istekleri doğrultusunda hazırladıkları projelerin tamamına AKP’nin sahip çıktığını vurguladı.

İzmir Tabip Odası 16 Mayıs’ta, İstanbul Tabip Odası da 4 Haziran tarihlerinde düzenledikleri basın toplantılarında AKP Hükümeti’nin sağlık alanındaki 6 aylık icraatını değerlendirdiler. Açıklamalarda, AKP’nin 6 aylık icraatına ilişkin ortak vurgu ve tespitler ana hatlarıyla şöyle:

- AKP’nin sağlık alanına ilişkin görüşleri “sosyal güvenlik kuruluşlarında norm ve standart birliği sağlanacak”, “nüfusun tamamını kapsayan bir Genel Sağlık Sigortası sistemi kurulacak”, “devlet-sigorta-kurum hastanesi ayrımı kaldırılacak”, “hastanelerin idari ve mali özerkliği sağlanacak”, “aile hekimliği uygulamasına geçilecek”, “özel sektörün sağlık alanına yatırım yapması özendirilecek” başlıklarından oluşmaktadır. Bunların hiçbiri yeni değildir. 3 Kasım 2002 seçimlerinde toplumun eski partilere duyduğu tepkileri kullanarak iktidara gelen AKP, sağlık alanında geçmiş siyasi iktidarların projelerine olduğu gibi sahip çıkmıştır.

- Dünya Bankası teknokratlarınca 1980’lerde geliştirilen ve Türkiye’de ilk olarak 1990’ların başında “Sağlık Reformu Projeleri” olarak ortaya atılan bu politikaların esasını sağlık hizmetlerinin piyasaya açılması oluşturmaktadır. Son olarak Haziran 2002’de hazırlanan “Türkiye: Yaygınlığı ve Verimliliği İyileştirmek Amacıyla Sağlık Sektöründe Yapılan Reformlar” başlıklı Dünya Bankası dökümanında da tekrar edilen bu öneriler AKP tarafından oldukları gibi benimsenmektedir.

- Bu projelerin esasını hastanelerin işletmeleştirilmesi, birinci basamak sağlık hizmetlerinin -aile hekimliği adı altında- özelleştirilmesi, sağlık hizmetlerinin finansmanında genel vergiler yerine Genel Sağlık Sigortası adı altında yeni bir “sağlık vergisi”nin geliştirilmesi, sağlık kurumları ve hekimlerin arasına rekabetin sokulması oluşturmaktadır.

- AKP Hükümeti’nin sağlığa yaklaşımının bir diğer göstergesi 2003 bütçesidir. 146.9 katrilyon TL’lik bütçede Sağlık Bakanlığı’nın payı 3.57 katrilyon liradır ve bütçenin sadece yüzde 2.4’ünü oluşturmaktadır.

- Varolan SSK kaynaklarının önemli bir bölümü dış sevkler yoluyla özel sağlık sektörüne devredilmektedir. SSK yönetimi ise tasarruf gerekçesiyle yürürlüğe koyduğu “SSK ilaç Genelgesi” ile hekimlerin reçete yazma, hastaların ise ilaç hakkını engellemeye devam etmektedir.

- 6 aydır görevde bulunan AKP Hükümeti  sağlık alanında kadrolaşmanın dışında bir değişimi gerçekleştirmemiştir. Hükümet kurulduğu sırada verilen sivil toplum örgütleri ve meslek kuruluşları yakın işbirliği sözü de çoktan unutulmuş gözükmektedir.

- Bunun yerine çalışanların yasal haklarını görmezden gelen hukuk dışı ve keyfi kararlar hayata geçirilmektedir. 150’ye yakın hekim ABD’nin Irak’a saldırısı gerekçe gösterilerek bir gecede bulundukları yerlerden alınıp güneydoğuya gönderilmiş, tek bir iş bile yapmadan geri dönmüşlerdir. SARS bahane edilerek 30 aşkın hekim yine ne iş yapacakları söylenmeden telefonla görev yerlerinden alınarak, yeni görev yerlerinde olmaları istenmiştir.

- 1 Haziran tarihinde yürürlüğe giren “Teşhis ve Tedavi Amacıyla Özel Sağlkı Kurum ve Kuruluşlarına Hasta Sevkine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ”, kamu sağlık kuruluşlarının çökertilmesi ve özelleştirilmesi politikalarında önemli bir adım oluşturmuştur. Sağlık sektöründe son yıllarda İslami sermayenin yoğunluğunun artması ile bu uygulamanın AKP iktidarında başlaması arasındaki ilişki gözlerden kaçmamaktadır.

- Kamu kaynaklarının plansız ve denetimsiz bir şekilde özel sağlık sektörüne aktarılması tercih edilmektedir. Başbakan’ın ifade ettiği “Tüccar siyaset”in sağlıktaki yansıması sağlık hizmetlerinin ticarileştirilmesi ve özelleştirilmesi olmaktadır.

- Getirilen yeni uygulamayla zaten büyük bir yetmezlik içinde olan birinci basamak sağlık hizmetlerinin ve sağlık ocaklarının kapısına kilit vurulmaktadır. Öte yandan, özel poliklinikler ve hastanelerle rekabete zorlanan kamu sağlık kurumlarının kar-zarar hesabına göre çalışan sağlık işletmelerine dönüştürülmesi hızlanacaktır. Artık hastane kuyruklarından beklemeyecekleri iddia edilen hastalar ise yeni uygulamayla ceplerinden daha fazla harcama yapmak zorunda kalacaklardır.

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön