e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

1 Haziran 2003  Sayı: 106

 

aradabir...

Op. Dr. M. Selim ÖLÇER*

Selam ve saygıyla

İki ay sonra Diyarbakır’da üç yılım doluyor. Devlet Hastanesinde KBB Hastalıkları Uzmanı olarak çalışıyorum. Yara sarma dönemidir, bana da iş düşer, hem de ekonomik durumumuzu düzeltirim diye Diyarbakır’a geldim.

Devlet Hastanesi 600 yataklı, 100 kadar uzman, 25 pratisyen hekim arkadaş çalışıyor. Diyarbakır Bölgenin sağlık merkezi. 600 bin nüfuslu Diyarbakır’da Tıp Fakültesi Hastanesi, SSK Hastanesi, Çocuk Hastanesi, Doğumevi, Askeri Hastane ve Devlet Hastanesi yataklı tedavi kurumları, Bölgenin taleplerini karşılamakta zorlanıyorlar. Tüm yataklı tedavi kurumları da kalabalıktan geçilmiyor.

Hastanede vardiyalı çalışma mevcut, ek olarak hastaneye bağlı semt polikliniğinde hizmet veriliyor.

Rutin poliklinik, acil, ameliyat, heyet görevleriyle birlikte çalışma koşullarının kolay olmadığı görülüyor. Hele de polikliniklerde ve vardiya da hizmet vermeye çalışılan hasta sayısının 70-80-100’leri bulduğu göz önüne alınırsa.... Verilen hizmetin kalitesinin düşük olduğunu söylemeye gerek yok. Ekip hizmeti anlayışı yetersiz işliyor. İş doyumu ve öz güven zayıf. Bıkkınlık ve umutsuzluk hakim..... mesleki ve etik erozyon mevcut. Diğer sağlık kurumlarında çalışan hekimlerin de farklı durumları yok. Aslında neredeyse her yer de aynı sorunlar yaşanıyor diye bilirsiniz. Ancak Diyarbakır biraz farklı

Çünkü; 2000 yılı verilerine göre Türkiye’deki 25731 Tifo olgusunun 7172’si, Türkiye’deki 23723 Amipli Dizanteri olgusunun 4687’si, Türkiye’deki 10565 Brucella olgusunun 2254’ü, Türkiye’deki yaklaşık 15.000 Hepatit (A,B) olgusunu 2581’i Diyarbakır’da görülüyor. Bu hastalıklar uzatılabilir.

Göç; şiddet ve çatışma ortamı, yoksulluk ve yolsuzluk, alt yapı bozukluğu, sosyokültürel nedenler, üretimin yokluğu, sorunları daha da ağır hale getirmiş durumdadır. Sağlık kuruluna girerken zaman zaman kendimi filmlerde gördüğümüz felakete uğramış (savaş, salgın hastalıklar, deprem, sel vs. gibi) bir üçüncü dünya ülkesinde misyona giden hekim gibi hissediyorum. Çoğu travmaya (kurşun, mayın, işkence vs.) bağlı ortopedik-nörolojik özürlüler, görme işitme özürlüler, hepatit nedenli sirozlar, ruhsal sorunlular, serebral palsi, polio sekelli insanlar vs. ve bunların mutsuz, yılgın aileleri, 2022 sayılı yasadan yararlanmak için saatlerce kuyrukta bekliyorlar.

Diyarbakır farklı çünkü burada hala yanlış inanışlar, gelenekler hakim. Burada iletişim-dil sorunu var. İnsanların büyük çoğunluğu Kürtçe, Zazaça ve Arapça konuşuyor. Halkın sağlık ve hijyen eğitimi yetersiz, sağlık kültürü çok zayıf, sigara içimi salgın hastalıklardan da beter.

Hastaların bilgilenme hakkı, aydınlatılmış onam. Tedaviyi kabul veya red hakkı burası için henüz biraz erken galiba burada hastalarımız daha “sen bilirsin doktor bey” aşamasında.

Diyarbakır biraz farklı çünkü;

Değişik bir çalışma ortamı, dostlarından uzak kalma, alıştığı kentten (taşına, toprağına, metrosu dolmuşuna, sineması, tiyatrosuna) ayrılmanın verdiği stresin yarattığı baskıdan etkilendiğimiz için buradaki dostlarımın, meslektaşlarımın bana gösterdiği dostluk ve dayanışmayı unutmak mümkün değil.

Buradaki yoksulluk, acı, yolsuzluk, olumsuzluk ve sorunları çok daha uzun yazabilirim.

Ancak Diyarbakır’da farklı işler de oluyor. Bu insana umut ve güven veriyor. Gelin Diyarbakır’ı bundan sonra görün.

Diyarbakır’da içme suyu şebekesi tamamlandı, musluktan su içebiliyoruz. Alt yapı-kanalizasyon şebekesi bitmek üzere. Salgın -haksız hastalıklar aşılmaya başlandı.

Tarihi Diyarbakır surlarının etrafı temizlendi surların görkemi ortaya çıktı, meydanlar, parklar yapılıyor.

Olağanüstü Hal resmen kalktı, etkileri zayıflayarak sürüyor.

Sivil toplum giderek güçleniyor. Yerel Gündem 21 projesi gereğince Diyarbakır’da kent meclisi toplandı. Sivil toplum, Belediye işbirliğinin temeli atıldı. Tartışacak uzlaşacak birlikte üretecekler.

- Tabip Odamız 1986-1990 arası Ankara Tabip Odasına benzer bir görünüm sergiliyor.

- Festivaller yapılıyor, Diyarbakır’a sanatçılar, bilgeler, akademisyenler yazarlar geliyor. Farklı kültür inanışlardan insanları ağırlıyor Diyarbakır.

- Çevreciler geliyor.                                                                                                                                                                                            

- Urfa, Elazığ, Mardin, Bitlis, Batman’a giden yol kenarlarında fabrika binaları yükseliyor. İş, üretim, istihdam geliyor.

- Diyarbakır’da halk son derece kararlı; acıları yoksulluğu yaşamak istemiyor artık. Baskı istemiyor,kaliteli sağlık hizmeti, eğitim, üretim, özgürlük istiyor. Barış geliyor, özgürlük geliyor.

Bu sadece gözlemim değil tabii ki çoğunlukla da umudum.

Bu umutla Diyarbakır’da her yerde her kademedeki meslektaşlarıma saygı ve selamlarla.

Gelin bundan sonra Diyarbakır’ı görün.

 

* Diyarbakır Devlet Hastanesi

 

 

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön