e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

15 Mayıs 2003  Sayı: 105

 

“Suçu yaratan toplumsal koşullar düzeltilmeli”

Neşter operasyonu adı altında anılan yolsuzlukların hekim kamuoyu tarafından büyük üzüntü ve öfke ile karşılandığını bildiren ATO, yolsuzluk yaptığı iddia edilen hekimler hakkında soruşturma başlatıldığını açıkladı.

Tıp Dünyası - ANKARA - Ankara Tabip Odası (ATO), “Neşter Operasyonu” adı ile anılan ve hekim, medikal şirket temsilcileri, bürokratlar ve siyasilerin içinde yer aldığı iddia edilen yolsuzlukların, meslek ahlakı ve onurunu herşeyin üzerinde tutan hekim kamuoyu tarafından büyük üzüntü ve öfke ile karşılandığını bildirdi. ATO, yolsuzluklara karıştıkları iddia edilen hekimler hakkında soruşturma başlattıklarını açıkladı.

ATO’dan 16 Mayıs günü yapılan yazılı basın açıklamasında, ATO ve Türk Tabipleri Birliği’nin kamu kaynaklarının korunması, yolsuzlukların önlenmesi ve kirlenen meslektaşların ayıklanması doğrultusunda geliştirdiği önerileri çeşitli zamanlarda, hekimler, sağlık yöneticileri ve genel kamuoyu ile paylaştığı anımsatıldı.

Türkiye’nin son yıllarda artan oranda yolsuzluk, hortumculuk ve hırsızlık olayları ile sarsıldığına dikkat çekilen basın açıklamasında, suçların önlenmesinin en etkin yolunun, suçu yaratan toplumsal koşulların düzeltilmesi olduğuna işaret edildi ve “Yolsuzlukların önlenmesi başta siyasi iktidarlar olmak üzere, parlamentodan sokaktaki yurttaşa, hepimizi kapsayan top yekün mücadele kararlılığı ve işbirliği ile mümkündür” denildi.

Açıklamada, suçun kaynağının Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasal sistem olduğu, herşeyi olduğu gibi sağlığı da ticaret sektörü olarak gören anlayışın yolsuzlukları yarattığı belirtildi. Yolsuzlukların olmadığı bir toplumun ancak sağlığı toplumsal bir hak olarak algılayan yaklaşımla sağlanabileceğinin kaydedildiği açıklamada, “Mücadelemizi bu inanç ve kararlılıkla sürdürecek, yolsuzlukların ve kirlenmişlerin karşısına dikileceğiz” ifadesine yer verildi.

Soruşturma başlatıldı

ATO, kuruluşundan aldığı yetki ile basın yayın organlarında yolsuzluklara karıştığı iddia edilen hekimler hakkında soruşturma başlattığını ve konunun tüm boyutları ile incelemeye alındığını da açıkladı. Yasalar ve kişilik haklarına saygılı olma ölçeğinde soruşturmanın sonuçlarının kamuoyuyla paylaşılacağını da bildiren ATO, basın açıklamasında “Ancak suçlanan hekimlerin kendilerini savunma hakkı bulunduğuna, suçlulukları kesinleşene kadar masum sayılmaları gerekliliğine dikkat ederek, savunmalarının da suçlamalar kadar özenle araştırılması gerektiğine inanıyoruz” görüşünü kaydetti.

Kapımız Herkese Açık

Dr. Erdinç Köksal*- Hürriyet Gazetesinin saygın yazarlarından Bekir Coşkun, 30 Nisan 2002 günkü köşesinde, açık ve net biçimde söylüyor: “Dün karar verdim. Asla doktorlara gitmeyeceğim. Acılar içinde kıvransam bile, bir hastanenin kapısını asla çalmayacağım... Taa ki, bir gün onurlu ve namuslu doktorlar, kendi mesleklerini bu pisliklerden temizlemeye ve en yoksul, en kimsesiz okuyucularımın güven içinde hastane kapılarına girip çıktıklarını duyuncaya kadar...”

Evet! Aynen böyle diyor sayın köşe yazarı.

Profesörlük mertebesine ulaşmış ünlü hekimlerin, tıbbi malzeme satın alınması esasında bazı firmalarla menfaat ilişkileri gündeme geldiğinde, her Türk vatandaşı gibi, gayet tabii basın mensuplarının da düşüncelerini dile getirme özgürlüğü vardır. Ancak sanıyorum, “köşe yazarlığı”nın, ustura sırtında dansetme gibi sanatsal bir özelliği de olması gerekir.

Hekimlik, onurlu ve saygın bir meslek dalıdır. Ve biz beyaz gömlekliler, bu mesleğin mensubu olmakla iftihar ederiz. Ama meslek etiğine yakışmayan davranışlar karşısında da herkesten önce tavır alırız. Meslek örgütümüz olayın üzerine gider, didik dikik inceler ve gereğini yapar. Bakınız, 17 bin hekimin kayıtlı bulunduğu İstanbul Tabip Odası’nda son 10 aydır incelenen 239 d6osyadan 87’sinde suç görülmemiş, 39 kişiye uyarı, 93 kişiye para cezası, 5 dosyaya işyeri kapatma cezası verilmiş, 15 kişi de 1-6 aya kadar meslekten men cezası almışlardır. Neşter operasyonu adıyla basında yer alan iddialar üzerine de Ankara Tabip Odası’nca başlatılan inceleme sonuçlandığında, gereken müeyyide uygulanacaktır.

Üzülerek söylüyorum ki, 70 milyonluk Türk halkının binde birini teşkil eden 70 bin hekim, uzaydan gelmiş özel yaratıklar değildir. Liseden sonra ÖSS sınavını kazanıp tıp fakültesini tercih etmiş kişilerdir. Ve bu toplumun özelliğini taşırlar. Bir Maliye Bakanının, kendi vergi borçlarını sildirmek için vergi af yasasını savunduğu, bir banka genel müdürünün kendi bankasını soyduğu, bir gazetecinin şantaj yaparak para kazandığı, bir müteahhidin kendi binasından demir ve çimento çaldığı, bir avukatın cezaevine uyuşturucu sokarken yakalandığı, bir öğretmenin öğrencisine cinsel tacizde bulunduğu, bir şoförün turistleri kaçırıp öldürdüğü, hatta bir ordu mensubunun vatanına ihanet ettiği bir ülkede yaşıyoruz. Maalesef çürük elmalar, bizim meslek grubumuz içinde de vardır. Ve amaç, bunlardan arınmaktır.

Siz bu örneklere bakarak “Ben çocuğumu okula göndermeyeceğim”, “Ben bankaya para yatırmayacağım”, “Ben avukat tutmayacağım”, “Ben askerlik yapmayacağım”, “Ben artık gazete okumayacağım” diyebilir misiniz?

Ve siz, Sayın köşe yazarı, bir gün acılar içinde bir doktorun ya da hastanenin kapısına geldiğinizde, omuzunuza konan şefkatli bir elin sıcaklığını hissedecek, karşınızda sevgiyle bakan bir çift göz bulacaksınız.

Hiç istemeseniz bile!

 

* İstanbul Tabip Odası Onur Kurulu eski üyesi

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön