e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

1 Mayıs 2003  Sayı: 104

 

Hekimler emeklilik döneminde de çalışıyor

Tıp Dünyası - ANKARA - Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB), “betimleme çalışması” niteliğinde yaptırdığı 35 soruluk anket, emekli hekimlerin yüzde 60’ının mesleklerini aktif olarak sürdürdüklerini ortaya koydu.

Dr. Yeşim Gökçe Kutsal, Dr. Levent Özçakar, Dr. Şule Aslan tarafından yürütülen anket, TTB’ye bağlı yerel tabip odalarına dağıtılarak gerçekleştirildi. Ankete toplam 391 hekim yanıt verdi.

Ankete katılan hekimlerin yüzde 35’ini pratisyen, yüzde 25.7’sini dahiliye, yüzde 2.7’sini göz ve ortopedi, yüzde 5.7’sini kulak-burun-boğaz, yüzde 12.1’ini pediatri, yüzde 0.9’unu bakteriyoloji, fizyoloji ve halk sağlığı, yüzde 3.3’ünü fiziksel tıp ve rehabilitasyon, yüzde 3.6’sını radyoloji, yüzde 11.2’sini genel cerrahi, yüzde 4.8’ini üroloji, yüzde 12.7’sini kadın doğum, yüzde 1.5’ini biyokimya, yüzde 1.8’ini dermotoloji ve psikiyatri, yüzde 1.2’sini anesteziyoloji, yüzde 3.9’unu göğüs hastalıkları ve yüzde 0.3’ünü de kardiyoloji, hepatoloji, farmakoloji, infeksiyon hastalıkları, gastroenteroloji, beyin cerrahi ve plastik cerrahi uzmanı hekimler oluşturdu.

Ankette şu sonuçlara ulaşıldı:

- Yaşları 65-91 arasında değişen hekimlerin yüzde 7.9’unu kadınlar, yüzde 92.1’ini erkekler oluşturdu. Erkek hekimlerin yüzde 87.4’ünün evli, yüzde 8.7’sinin dul, yüzde 1.3’ünün boşanmış, yüzde 0.3’ünün ayrı, yüzde 2.3’ünün de bekar olduğu belirlendi.

- Hekimlerin yüzde 60.8’inin aktif olarak mesleğini sürdürdüğü, yüzde 39.2’sinin ise artık hekimlik yapmadığı ortaya çıktı.

- Aktif çalışan hekimlerin yüzde 0.8’i çalışma koşullarını kötü, yüzde 9.7’si yetersiz, yüzde 37.7’si yeterli, yüzde 33.6’sı iyi, yüzde 18.2’si de mükemmel olarak değerlendirdiler.

- 390 hekimin devlet sigortası güvencesinde olduğu belirlendi.

- Hekimlerin yüzde 11.8’inin herhangi bir özürlülüğü bulunduğu tespit edilirken, bunların yüzde 6.7’sini işitme cihazı, yüzde 71.3’ü de gözlük ya da lens kullananlar olarak belirlendi.

- Hekimlerin yüzde 6’sı sağlık koşullarının kötü, yüzde 36.8’i yeterli, yüzde 32.7’si iyi, yüzde 24.5’i de mükemmel olduğunu belirtti.

 

Emeklilik Üzerine *

Op.Dr. Şükrü Güner- “Emekli”nin sözlük anlamı, “Belirli bir süre çalıştıktan sonra kanuna göre iş ile ilgisi kesilerek kendisine aylık bağlanan kimse” demektir. Ama ben emekli olup ta “iş ile ilgisini kesen” bir kişi görmedim. Çünkü; birincisi, emekliliğin sağladığı ekonomik olanaklar emeklinin yaşantısını sürdürmeye yetecek seviyede değildir. İkincisi de, emekli bir kişinin, yaşı ne olursa olsun, çalışmasına engel olacak her hangi bir kural yoktur.

7 yıl pratisyen ve asistan hekim olarak eğitim hastanelerinde, 18 yıl da Ortopedi ve Travmatoloji uzmanı olarak hizmet hastanelerinde çalıştıktan sonra emekli oldum. Mesleğimi çok seviyordum. Ameliyat yapmayı çok seviyordum. Birçok değişik meslektaşımla birlikte çalışmanın, beraberliğin yarattığı ortama söylenecek söz  yoktu, koşullar giderek kötüleşiyordu. İki veya üç günde bir gelen poliklinik gününde 100’ün üzerinde hasta bakmak zorunda kalıyorduk. Daha 50 yaşındaydım. Enerjim fazlasıyla yerinde. Çalışmayı seviyordum. 24 saat nöbetten sonra 8 saat normal mesai yapmak zorundaydık. 20 yıllık hekimim, uzman hekimim ama, kapı nöbeti tutuyordum. Yetersiz ameliyathane koşullarında, hastaya yeterli cevap veremiyorduk. Daha bir çok olumsuz koşullar... Düzeltilmesi için verilen uğraşlar, sonuç vermiyordu. Bir de, çalışma koşullarına ek olarak “memursun konuşamazsın”, “memursun yazamazsın”, “memursun bir şirketin yönetim kurulu üyesi olamazsın”, “Yalova’ya mı gidiyorsun? İzin alacaksın” gibi bir çok yasaklamalarla karşı karşıya idik. Giderek mutsuz bir çalışma hayatı içinde olduğumu hissettim. Emekli olmak aklıma geldi. Nihayet 25 yılımı doldurunca, hiç düşünmeden emekliliğimi istedim ve emekli oldum.

Yeni hayatımda, bir şeyleri kaybettiğimi hemen fark ettim. Önce çalışma arkadaşlarımı. Meslektaşlarımla müşterek çalışmanın ne kadar önemli olduğunu hissettim. Çevrem çok geniş olmasına rağmen, bu eksikliği yaşadım. Muayenehanem çalışıyordu. Hasta sayım da iyi idi. Ama eskisi gibi çok hasta göremiyordum. Ameliyat sayım da çok düşmüştü. Kamu olanakları ortadan kalkmıştı. Öğleyin lokantada yemek yiyordum. Çayımı kendim pişiriyordum. Eskiden hiç hoşlanmadığım ilaç tanıtıcıları artık gelmiyordu. İlaç numunelerim bile bitmişti. Eczaneden ilaç almak çok zoruma gitti. Ama mutluydum. Kendime ayıracak zamanım vardı. Hastalarıma daha çok zaman ayırabiliyordum. Onlarla daha çok konuşabiliyordum. Artık  “yazmam” , “konuşmam” yasak değildi. Beni 32 saat sürekli çalıştırmaya zorlayacak kimse yoktu.

Emekli olduktan sonra Türk Hekimleri Dostluk ve Yardımlaşma Derneğinde çalışmaya başladım. Derneğin, 200’ün üzerinde üyesi vardı ve yüzde 80’i emekli idi. İşte emekliliğin iç yüzünü burada tanıdım. Üyelerin kimi başhekimlik yapmıştı, kimi İl Sağlık Müdürlüğü. Kimi profesördü, kimi bakanlık kademelerinde çalışmıştı, kimi de pratisyen olarak emekli olmuştu. Pek çoğu, geçim sıkıntısı içindeydiler. Pek çoğu, hala daha çalışıyordu.

Önemli bir kısmı kendisinin veya ailesinin hastalık sorunlarıyla uğraşıyordu. Biri, bir öğretim üyesiyle görüşebilmek için bir hafta tıp fakültesine gidip gelmişti. Diğeri, hastaneye gidip nasıl muayene olamadığını anlatıyordu. Hiç unutmam, karı-koca doktor bir hekim hastane de ilaç kuyruğunda beklemekten yakınıyordu. İlaç kuyruğunda beklemeye zorunluydu. Çünkü emekli maaşına, ilaç masrafı ekleyemezdi. Meslektaşı tarafından “bugün git, yarın gel” denilen hekimler... Hastanelerde saatlerce bekletilen hekimler...

Muayenehaneye davet edilen hekimler... Ve tedavisi için para vermek zorunda bırakılan hekimler... Tanıdığım emekli olup da çalışmayan hekim, bir elin parmaklarından daha az. Çalışmak zorunda. Çünkü, emekliliğin sağladığı olanaklar yaşamı sürdürmek için yetersiz.

Ama çalışma ortamı bulmak da her zaman olanaksız. Anatomi, fizyoloji, farmakoloji gibi bölümlerden emekli olmuşsan nerede çalışacaksın? Patolog, fizik tedavi, anestezistlerin de emekliliklerinde iş bulması zor. Hele pratisyen hekimlerin. Radyoloji, bakteriyoloji uzmanları çoğu zaman diploma koymak zorunda kalıyorlar laboratuarlara... Ülkemizde genel olarak muayenehaneler “kamu destekli” olarak çalıştıklarından, emeklilikte çoğu kapatılmak zorunda kalınıyor. Emeklilikte yapılacak  en uygun işlerden birisi, işyeri hekimliği. Bu çalışmayı da meslek örgütümüz engellemiş. Çalışmayan bile olsa, bir muayenehanen varsa, işyeri hekimliği yapamıyorsun. Emekli bir hekimin maaşı hayatını sürdürebilecek düzeyde değil. Pek çok meslek grubundan daha düşük. En az bir emekli hakimin maaşı kadar olmasını istiyoruz. Tüm emeklilerde olduğu gibi, hekim emeklilerinin de konumu, hem ekonomik hem sosyal olarak, olumsuz koşullarda. Üstelik bazı meslek gruplarında olduğugibi, gidecek, kalacak ve dinlenecek, orduevi, öğretmen evi gibi olanakları da yok.

* Şükrü Güner’in 15 Mart 2003 tarihinde “14 Mart Sağlığın Anatomisi” toplantısında yaptığı konuşma metnidir. Türk Hekimleri Dostluk ve Yardımlaşma Derneği Mart-Nisan 2003 Bülten’inden alınmıştır.

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön