e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

1 Mayıs 2003  Sayı: 104

 

aradabir...

Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu*

Sekiz Saat Şarkısı

Günümüzden tam 117 yıl, dile kolay, bir asırdan daha fazla bir zaman önce, 1 Mayıs 1886’da sekiz saat çalışma hakkını kazandıklarını kutlamaya başladılar, işçiler, Amerika sokaklarında.

Önce, uzun çalışma saatlerinin daha fazla şeye gereksinimleri olduğunu kavramalarını zorlaştırdığını fark ettiler. Ondört saatten daha fazla çalışmak zorunda kalıyorken, günün diğer saatlerinde yalnızca yemek yemeyi ve uyku uyumayı düşünmek zorunda kaldıklarını gördüler, bunları yaşarken. Aşırı çalışma öyle tüketiyordu ki onları, düşünmeye zamanları, talep etmeye güçleri kalmıyordu.

Oysa çalışma saatleri azalırsa günlük yaşamları, alışkanlıkları değişecekti işçilerin. Köleler gibi çalışırken olmayan ücret artışı, çalışma koşullarının iyileştirilmesi vb. talepleri doğal bir talep haline gelebilecekti. 1790’lı yıllarda başlayan kısa işgünü talebi son yıllarda kanlı olaylara sahne olmuştu. O yıllarda patrona karşı haklarını koruyabilmek için örgütlenmeleri gerektiğini görmüş, bunu da başarmışlardı. Sendikalarını kurmaya başlamışlardı. Ancak zaman içinde bazı sendikalara patronların işbirlikçileri sızmış ve onları yarı yolda bırakmış, satmıştı. Ama bu sefer, yani 1886 yılı Mayıs’ı yaklaşırken Amerikan proletaryası hep bir ağızdan “Sekiz Saat Şarkısı”nı söylüyordu;

Çok çalışmaktan yorulduk/ Yaşamaya ancak yetecek kadar para / düşünceye zaman yok/ Güneş ışığını hissetmek istiyoruz;/ çiçekleri koklamak istiyoruz;/ …………/ ve sekiz saati alacağız./ Doktorlardan, dükkan ve fabrikalardan/ güçlerimizi bir araya getirdik:/ Sekiz saat çalışma/ Sekiz saat dinlenme/ Bunu başaracağız.

Çünkü sendikal faaliyetler yalnızca fabrikaların içindeki ilişkileri değil, toplumsal yaşantıyı da düzenlemeleri gerektiğini gören, onlardan birilerince yürütülüyordu. Ne işten atma tehditleri, ne askeri yığınaklar ne de hükümet bildirileri kararlılıklarını da coşkularını da engelleyemedi. Bir kartopu çığa dönüşmüştü artık. Bu şarkıyı yalnızca kendileri için değil, kendilerinden önce bu yola çıkmış olan adını bilmedikleri, yüzünü görmedikleri binlerce proleter için de, gelecek kuşaklar için de söylüyorlardı, hep birlikte.

1890 yılına gelindiğinde, 1 Mayıs, ilk defa pek çok ülkede birlikte, aynı gün kutlandı. Artık dünyanın birçok köşesinde emekçiler, başka bir dünya talepleri için bir araya gelmeye başlamışlardı. Dünya tarihinde ilk defa milyonlarca emekçi, toplumun gelişimi için gerekli gördüğü taleplerini paylaşmak, dile getirmek için alanlarda toplandı.

Emekçilerin saati çalmıştı. Bu gücün kararlılığından korkan sermaye, emekçilerin de haklarının olduğunu kabul etmek zorunda kaldı. Dünyadaki bütün zenginliklerin üreticisi emekçiler, kendi haklarına sahip çıkmaya ve ileri uygarlığın kazanım ve onurunu özgürce paylaşmaya hazır olduğunu, bunun da kendi ellerinde  olduğunu görüyordu artık.

Bir tanesi, 1977 yılında, ülkemizde olmak üzere birçok kanlı 1 Mayıs’lar yaşandı. İleri uygarlık kendi ellerimizle kurulana kadar da yaşanacak gibi görünüyor. Ancak, yapılması gerekenlerin asgarisini olsun yapmadan-kazanılmış haklarımıza hep birlikte, örgütlü ve kararlı olarak sahip çıkmadan- uygar dünyayı kendi ellerimizle kurma şansımızı da kaybetme riskini taşıyoruz.

Türkiye’de sağlık emekçileri dışındaki herkes(iş bulabilenler), hukuksal güvence altında, günde sekiz saat çalışma hakkına sahipken, 2368 sayılı, Sağlık Personelinin Tazminat ve Çalışma Esaslarına Dair Kanun hükümleri, sağlık emekçilerinin dokuz saat çalışmasını öngörüyor. Bu uygulama her ne kadar hukuksal olsa da, hiçbir meşruiyeti olmayan bir durumdur.

Bu dayatma değişecekse bunu bizler, kendi ellerimizle yapabileceğimizi aklımızla biliyoruz, yaşayarak öğrendik. Dostlarımızın 117 yıl önce söylemeye başladıkları “Sekiz Saat Şarkısı”nı hep birlikte, her yerde söylemeye başlayalım. Ebelerle, hemşirelerle, sağlık memurlarıyla, fizyoterapistlerle, psikologlarla, laborantlarla, biyologlarla, eczacılarla, diş hekimleriyle…

*Kocaeli Tabip Odası,TTB Büyük Kongre Delegesi

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön