e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

1 Nisan 2003  Sayı: 102

 

"Daha İyi Sağlık Hizmeti İçin Tıp Eğitimi Küresel Standartları" toplantısı Kopenhag'da gerçekleştirildi

“Doktor Yapmak”

Dr. Füsun Sayek- Yapmak -to make- fiili ile “making doctors” ifadesini Dünya Tıp Eğitimi Kongresi’nde sunulan bir tebliğden aldım. Çeşitli ölçülerle teorik/pratik bilgi ile oluşan karışımdan bir doktor yapılabilir. Ancak “sevgi” eklemeden bu karışımdan güzel bir doktor yapmak mümkün olur mu? Başka ayrıntılar da var elbette, karışımı iyi bir kap (fakülte ve toplum) içinde yoğurmak gibi...

3.gif (61371 bytes)Nitekim bu tebliğin (B.Hurwitz, İngiltere) ana fikri de şöyleydi: “hızla değişen dünyada, tıp eğitimi uygulamalı bilimlerin beceri ve duyarlılıklarını insani bilimlerin kapasitesi ile buluşturmak durumundadır”

Bundan fazlası da vardı 15-19 Mart 2003 tarihlerinde Kopenhag’da yapılan “Daha İyi Sağlık Hizmeti İçin Tıp Eğitimi Küresel Standartları” isimli tıp eğitimi toplantısında. Toplantı Dünya Tıp Eğitimi Federasyonu, Dünya Tabipler Birliği ve UNESCO tarafından düzenlendi. Toplantının açılışında Dünya  Sağlık Örgütü Başkanı Dr.Gro Harlem Brundlant “hadi bir akıl oyunu oynayalım” diye başladı konuşmasına. “1963 yılında öğrencilerinizi gelecek 40 yıl içinde doktorluk yapmak üzere hazırlayacak bir tıp fakültesi kurma göreviniz olduğunu düşünün. O yıllarda HIV/AIDS, beyin tomografisi, internet, genom ve üreme teknolojileri/etiğini müfredatlara koyar mıydınız? Elbette hayır. Ayrıca, bugün yeryüzünde insanların en az beşte birinin çağdaş sağlık hizmetine ulaşamadığını biliyoruz. Bu ve yoksulluk konusunda çok daha fazla şey yapılmalı. Ülkelerde eşitsizlikler artıyor, yoksul kesim daha yoksullaşıyor, yeni yoksullar ortaya çıkıyor. Bu gruplarda hastalıklar çok daha fazla. Epidemiyolojik verileri artırmak mümkün. Ama söylenebilecek şu ki, eğitimi tüm bu verilere dayandırmak gerekli. Hem mezuniyet öncesi tıp eğitimini, buna göre vermek, hem de halen mesleğini uygulayan hekimleri bu konular da dahil tıbbın yeni gelişen alanlarında eğitmek durumundayız. Siz eğitimciler, geleceğin sağlıkçılarına yaşam boyu öğrenme konusunda ilham vermelisiniz. Bu, onların gelecekteki hastalarına hakettikleri en iyi sağlık hizmetini verebilmeleri için çok gerekli.” GroHarlem Brundlant yeryüzündeki 1800 tıp fakültesinin böyle bir sorumluluk ve işlevi olduğunu bir kez daha hatırlatarak bitirdi konuşmasını.

14.gif (54433 bytes)Ardından Kenya Eski Sağlık Bakanı Dr.Arnissah şöyle bir tarif yaparak başladı konuşmasına: “Doktorlar deneyimli klinisyen, yönetici, iyi lider, yönetimsel uzman, ekonomist, politika çözümleyicisi ve hatta politikacı olmak durumundadırlar”. İşte bu nedenle de konuşmasını “tıp eğitimi aslında teknik bir eğitim olmaktan çok bir liderlik eğitimidir ve öğrencilere sağlık sistemine duyarlı, çok sektörlü yaklaşımı olan, temel yaşam becerilerini edinmiş bir eğitim vermeliyiz” diye sürdürdü. Dr.Arnissah tıp eğitiminin en erken dönemlerinde araştırmaya/araştırma eğitimine maruz bırakılmalarının çok önemli olduğunu da vurguladı. Dünya Tabipler Birliği Başkanı Dr.Kati Myllymaki renkli konuşmasına “tıbbın kalbi tüm insanlık için “sevgi”dir diyerek başladı. Dünya Tabipler Birliği’nin 1981’de Lizbon, 1987 Rancho Mirage ve 1991 yılında bildirgelerle tıp eğitimi konusundaki görüşlerini yayınladığını aktardı. Dr.Myllimaki bizleri gelecekte zorlayacak konuları şöyle sıraladı:ticarileşme, aşırı uzmanlaşma, alanların bölünmesi, dezenformasyonda artış, “korumacı tıp”, hasta/hekim ilişkisini zorlayan üçüncü taraflar, ekonomik sıkıntılar ve “Bilgi patlaması ile başedebilmek...”.

Açılışta son konuşmacı Almanya’dan Özgür Onur idi. Özgür Onur;”İsmimden de anlaşılacağı üzere, ben Almanya’da doğmuş bir Türk kökenli tıp öğrencisiyim” diyerek başladı konuşmasına. Şu anda Dünya Tıp Öğrencileri Birliği Başkanı olan; Aachen tıp fakültesi öğrencisi Onur, “eğitime öğrenciyi katabilmek için hem eğitici hem öğrenci ciddi ve yoğun katkıda bulunmalı” dedi. Tıp öğrencilerinin önemli bir endişelerinin tıp eğitiminin ticarileşmesi olduğunu, eğer tüm dünyada eşit bir şekilde nitelikli eğitim verilemezse iyi bir sağlık sistemi kurulamayacağını belirtti. Onur, SMART (akıllı) tıp eğitimini ise şöyle açıkladı:

S ustainable (sürekliliği olan)

M easurable (ölçülebilir)

A chievable (elde edilebilir)

R elevant (ilişkilendirilebilir)

T ime bound (güncel)

Özgür Onur’un konuşmasına başlamadan önce 600 kişilik salona yaptırdığı eğlenceli ısınma hareketleri ise yalnızca salonu canlandırmadı, çok yaratıcı bir eylem olarak hepimizin belleğine yerleşti. Tıbbın küreselleşmesi oturumunda, tıp eğitiminde politikacılar, sağlık yöneticileri, akademik kuruluşlar, mesleği uygulayanlar ve toplumun tümünün rolü olduğu ancak bu birimler arasındaki iletişimin nasıl olması gerektiği konusunda fazla bir deneyimin olmadığı ortaya çıktı. Dr.C.Boelen, “bir akademik kurumun (burada tıp fakültesinin); toplumda öğrenmek, toplumla birlikte çalışmak ve insanların sağlığını olumlu etkilemek şeklinde özetleyebileceğimiz sosyal sorumlulukları vardır.” diyerek bu oturumu toparlarken tüm ilgili kurumlararası ilişki kurmada en önemli araç ve birimin tıp fakülteleri olduğu ortaya çıktı.

Tıp eğitiminin niteliğinin tartışıldığı oturumda UNESCO adına konuşan temsilci “Tıp eğitimini; finans, çeşitli tarafların desteği, öğrencilerin niteliği (örneğin lise eğitimi) gibi dış ve akademik ortam, çevre, altyapının niteliği, uzaktan eğitim, sanal eğitim, öğrencilerin yaşam koşulları, müfredat, eğiticilerin niteliği, araştırma, değerlendirme, bağımsız davranabilme ve uluslar arası iletişim gibi iç faktörlerin doğrudan etkilediğini ifade etti. Dr. konuşmasını yeryüzündeki tüm fakültelerin tek hedefi “iyi sağlık sunumu için hekim eğitmek ve katalizör olmak olmalıdır” diyerek bitirdi.

İngiltere Dundee’den  Dr.R.Harden; tıp eğitiminde eğilimin “outcome based” yani sonuca yönelik eğitim olduğunu vurgulayarak elbette sürecin de önemi var ama ürün (sonuç) daha önemli dedi.

Üç gün süren oturumlarda aynı anda üç salonda mezuniyet öncesi, uzmanlık ve sürekli eğitim konuları eş zamanlı tartışıldı. Yolaçan sunular ardından tüm katılımcıların da söz alabildiği oturumlar yapıldı. Bu oturumlarda Dünya Tıp Eğitimi Federasyonu’nun geliştirdiği standartların (3’lü-triology-) bu alanlara olan katkıları derinlemesine tartışıldı. Uluslar arası standartların yolgöstericiliğinin önemi vurgulanırken, kurumların ve ülkelerin kendi ortamlarına uygun standartlarla akreditasyon yapmaları gerektiği genel kabul gördü.

17 ülkeden 500’ün üstünde katılımcı posterler, sözlü sunumlar, panel konuşmaları ile deneyim paylaştılar. Türkiye’den onun üzerinde katılımcı (Prof.Dr.İskender Sayek, Prof.Dr.Olcay Aydıntuğ,  Prof.Dr.Nural Kiper, Prof.Dr.Gönül Peker, Doç.Dr.Cem Terzi, Dr.Füsun Sayek, Dr.Melih Elçin, Doç.Dr.Derya Altıntaş, Doç.Dr.Hami Öz, Tıp Öğrencileri Nergiz ve Gülkiz Dağoğlu) davetli konuşmacı, poster ve sunularıyla aktif bir katılımda bulundular. Kongre ertesi küçük bir çağrılı grup kongre raporu ve kongre sonrası iletişimin nasıl yapılacağı konularında bir günlük bir çalışma yürüttü.

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön