Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

.

1 Mart 2003  Sayı: 100

“Tezkereyi reddedin”

TTB, TMMOB, DİSK ve KESK’den oluşan Savaş Karşıtı Platform, TBMM’ye yaptığı ziyaretlerde ülkedeki ezici çoğunluğun savaş istemediğini bir kez daha anımsatarak, ABD’nin Irak saldırısının ülkenin ulusal çıkarlarına uygun olduğunu savunmanın, savaşa karşı çıkan milyonlarca insanı kandırmak için oluşturulmuş gerekçeden başka bir şey olmadığını vurguladı.

Tıp Dünyası - ANKARA - TTB, TMMOB, DİSK ve KESK’in oluşturduğu “Savaş Karşıtı Platform”, “asker gönderme ve bulundurma yetkisinin verileceği” tezkerenin görüşülmesinin beklendiği 18 Şubat ve 25 Şubat 2003 tarihlerinde TBMM’yi ziyaret etti. Savaş Karşıtı Platform üyeleri, milletvekillerini Türkiye’nin savaşa girmesini önlemek için tezkereyi reddetmeye çağırdı.

İlk olarak 10 Şubat 2003 günü düzenlenen bir basın toplantısıyla, 18 Şubat’ta görüşülmesi beklenen tezkere için TBMM’yi izlemeye ve ülke halkının yüzde 94’ünün bu savaşı istemediğini bir kez daha anımsatmaya çağıran Savaş Karşıtı Platform, 18 Şubat 2003 Salı günü de yüksek katılımla TBMM’nin Dikmen Kapısı önünde toplandı. Tezkerenin görüşülmeyeceğinin açıklanması üzerine TBMM’de çeşitli görüşmeler yapan platform üyeleri, tezkerenin geri çevrilmesi ve Türkiye’nin savaşa sokulmaması talebini yineledi.

ABD ile sürdürülen pazarlıklar nedeniyle görüşülmesi “geciken” tezkerenin 25 Şubat 2003 Salı günü TBMM’ye geleceğinin açıklanmasının ardından, Savaş Karşıtı Platform bir açıklama daha yaparak, tüm yurttaşları ikinci kez TBMM’yi ziyaret etmeye çağırdı. Savaş karşıtları yine TBMM önünde toplanırken, tezkere yine görüşülmedi.

Savaş Karşıtı Platform adına yapılan açıklamalarda, ülkedeki yüzde 94 oranındaki ezici çoğunluğun savaşı istememesine karşın, “kirli bir pazarlık” yürütülmesine tepki gösterildi. Açıklamalarda, “ABD’nin Irak saldırısının ülkemizin milli menfaatlerine uygun olduğunu söylemek, savaşa karşı çıkan milyonlarca insanımızı kandırmak için oluşturulmuş gerekçeden başka bir şey değildir. Kim, ne hakla, bizi, yüzde 94’lük çoğunluğu insani menfaatleri bilemez olarak kabul edebilir” vurgusu yapıldı.