Pasif İçicilik
Dr. Ersin Uskun*
* Araş. Gör.;
Süleyman Demirel Ü. Tıp Fak. Halk Sağ. AD
Sigara içimi yalnız içene değil, aynı ortamda bulunanlara da zarar vermesi ve
bu durumdan en çok çocukların etkilenmesi bakımından önemli bir halk sağlığı
sorunudur.
Kendisi sigara içmediği halde işyerinde, insanların toplu olarak bulundukları
kapalı yerlerde ve evde sigara içen kişilerin dumanına maruz kalarak bu dumanda
bulunan tüm zararlı maddelerin solunması "pasif içicilik" olarak
tanımlanabilir. Günümüzde kapalı yerlerde sigara içimini yasaklayan yasa ile
birlikte sigara içmeyen pek çok insan pasif içicilikten bir miktar kurtulmuştur. Peki
ya evde, misafirlikte sigara dumanına maruz kalan ya da ebeveynleri sigara içtiği için
pasif içici konumuna düşen çocuklar!...
Sigara içmeyen geniş bir popülasyonda yapılmış bir çalışmada kişilerin
%63.3'ünün bazı günler sigara dumanına maruz kaldığı, %34.5'inin haftada en az 10
saat ve %15.9'unun haftada en az 40 saat dumana maruz kaldığı saptanmıştır.
ABD'de yaşayan çocukların %70'inin evinde en az bir sigara içen erişkin
bulunmaktadır.
Sigara
dumanında nitrojen oksit, nikotin, karbonmonoksit ve çeşitli karsinojenler ve
kokarsinojenler, ayrıca amonyak, uçucu nitrozaminler, bazı nikotin yıkım ürünleri
ve aromatik aminler bulunmaktadır.
Pasif içicilik, filtreli ya da filtresiz, düşük katranlı ya da nikotinli
sigara dumanına maruz kalma, dumanın oranı, kapalı yerin boyutu, solunan miktar, maruz
kalma süresi gibi değişik faktörlerden etkilenmektedir. Günümüzde en çok
karbonmonoksit, tiyosiyanat, nikotin ve kotinin gibi emilim belirteçleri üzerinde
çalışılmaktadır. Kotinin, nikotine göre 20 saat gibi daha uzun yarılanma süresine
sahiptir (nikotinin yarılanma ömrü 2 saattir) ve noninvaziv yöntemlerle tükrük ya da
idrarda ölçülebilir. Epidemiyolojik çalışmalarda bu ölçüm kullanılmakla birlikte
değişen maruziyet durumlarında duyarlılığı yetersizdir. Ancak solunan dumanın dozu
ile idrar kotinin düzeyleri arasında güçlü bir korelasyon olduğu görülmüştür.
İdrar kotinin düzeyleri, ev içinde sigara içme öyküsü bulunan çocuk ve gençlerde
de anlamlı korelasyon gösterdiği belirlenmiştir.
1980'lerin başlarında yapılmış epidemiyolojik çalışmalarda kocası sigara
içen ancak kendisi içmeyen kadınlarda akciğer kanseri gelişme riskinin eşi ve
kendisi sigara içmeyen kadınlardan 1.2- 2 kez yüksek olduğu saptanmıştır.
Louisiana'da yapılmış bir çalışmada eşleri sigara içen bireylerde akciğer
kanseri gelişebilme riskleri hesaplanmıştır. Buna göre eşleri yılda 40 paket ve
üzerinde sigara içen bayanlarda OR=3.52 (p<0.05); cinsiyet ayrımı olmaksızın
OR=3.11 (p<0.05) olarak bulunmuştur. Aynı çalışmada annesi sigara içen bireylerde
OR=1.36 (p<0.05) ve eğer kendileri de sigaraya başlamış iseler OR=1.66 (p<0.01)
olarak belirlenmiştir.
Bunun yanında işyerinde karsinojenik toksinlere maruz kalan kişilerde de pasif
içicilik akciğer kanseri riskini artırmaktadır.
Amerika'da
1992'de pasif içici konumunda olan 3000 yeni akciğer kanseri olgusu rapor edilmiştir.
Pek çok çalışmada pasif içicilik ile epidermoid hücreli ve küçük hücreli
akciğer kanseri arsında güçlü bir ilişki olduğu saptanmıştır.
Sigara içen bir bireyle aynı evde yaşayanlarda koroner kalp hastalığı riski
%20-50'dir. Her yıl 30.000-40.000 pasif içici kalp hastalıklarından ölmektedir. Bu
rakam akciğer kanserine bağlı ölümlerin çok üstündedir.
Ev içinde sigara dumanına maruz kalma solunum sistemiyle ilgili belirtileri
artırmaktadır. Pasif içicilerde zorlu ekspirasyon volümü (FEVı) %1-3 oranında
azalmaktadır.
Ev içinde dumana maruz kalan çocuklarda solunum sistemi hastalıklarına
yakalanma riskinin arttığını gösterir pek çok epidemiyolojik çalışma vardır.
Annesi sigara içen çocuklarda özellikle yaşamın ilk iki yılında pnömoni,
bronşiolit, bronşit gibi akut solunum yolu hastalıkları görülme sıklığı büyük
ölçüde artmıştır. Bu artış babanın sigara içme durumundan ve evdeki içicilerin
sayısından da etkilenmektedir.
Amerika'da
her yıl pasif duman maruziyeti nedeniyle 18 ayın altında 150.000-300.000 bebek akut
solunum yolu hastalığı geçirmektedir.
Kronik solunum yolu belirtileri (öksürük, balgam, wheezing vb.) da ebeveynleri
sigara içen çocuklarda daha sıktır.
Uludağ Üniversitesi'nde yapılan bir çalışmada (çevre halkını temsil eden
grupta) çocukluğunda pasif içici konumunda olanların %74.6'sının aktif içici
olduğu ve bunların %65.9'unun çocuklarının yanında sigara içtiği saptanmıştır.
Hong Kong'da 1994'de öğrenciler üzerinde yapılmış bir çalışmada aktif ve
pasif içiciliğin respiratuvar belirtiler üzerine etkisi araştırılmıştır. Buna
göre; kendisi hiç sigara içmemiş öğrencilerin evinde sigara içen kişi sayısı
arttıkça, öksürük ve balgam yakınmalarının ve astım tedavisi alanların
arttığı görülmüştür (p<0.001).
Aynı çalışmada anne ve baba sigara içiminin respiratuvar belirtiler üzerine
etkisi değerlendirilmiş; burun akıntısı ve tıkanıklık, öksürük ve balgam gibi
yakınmaların, annenin ve babanın sigara içme durumundan değişik derecelerde ancak
anlamlı şekilde etkilenmekte olduğu görülmüştür (Tablo 1). Ancak babanın sigara
içme durumunun, belirtileri artırma riski (OR) herbirinde 2'nin altında bulunmuştur.
Bu durum babanın çalışması nedeniyle daha kısa süre ev içinde bulunmasına
bağlanmıştır.
Gebelik ve pasif içicilik:
Prenatal dönemde pasif sigara dumanına maruz kalma aktif içicilik gibi bebeğin
sağlığını olumsuz etkilemektedir. Kendisi sigara içmeyen ve günde 7 saat ya da daha
fazla pasif sigara dumanına maruz kalan gebelerde düşük doğum ağırlıklı bebek
dünyaya getirme riski 1.8 kez, preterm doğum eylemi 1.6 kez ve 35 haftadan küçük
gestasyonel yaşta bebek dünyaya getirme riski 2.4 kez artmıştır.
Bunca zararına karşın insanlar neden sigara içiyorlar?
Sigara alışkanlığında sosyal, psikolojik ve farmakolojik faktörler olduğu
görüşü vardır. Ancak sosyal ve ailesel faktörler daha önemli gibi görünmektedir.
Aile içinde ya da arkadaş çevresinde sigara içilmesi, nikotin bağımlılığı,
genetik ve psiko-sosyal faktörler sigara içme davranışını etkilemektedir. Daha da
önemlisi ailesi ve arkadaşları sigara içen bireyler sigarayı daha zor
bırakabilmektedir.
Öneriler:
* Muayeneye gelen her hastadan sigara anamnezi alınmalıdır.
* Sigaranın zararları ve bırakmaya yönelik danışmanlık verilmeli ve bunun
için hastaya zaman ayrılmalıdır.
* Var olan hastalığına sigaranın etkileri anlatılmalıdır.
* Hekimler sigara içmemelidir.
* Pasif içicilik konusunda halk bilinçlendirilmelidir.
* Çocukların yanında sigara içimi engellenmeli ve ev
içinde dumana maruz kalma durumuna dikkat çekilmelidir.
Tablo 1. Sigara içmeyen çocuklarda
ebeveynlerin sigara içme durumlarına göre beklenen respiratuar belirtiler.
Respiratuvar
Belirtiler
Baba İçiyor Anne İçiyor
(OR)
(OR)
Son on
günde soğuk algınlığı
1.04
1.13
Boğazda
yanma, kaşıntı
1.49***
1.29
Sabah
öksürüğü
1.19
1.40
Gece
Öksürüğü
1.46**
1.58
3 aydır
devam eden öksürük
1.31
0.73
Sabah
balgamı
1.26
2.64***
Gün
boyu/akşam balgam
1.13
3.19***
Wheezing
1.17
1.37
Astım
tanısı almış
0.92
1.32
Burun
tıkanıklığı/akıntı
1.18*
1.66*
Alerjik
rinit
1.05
1.47
Sinüzit
1.31
0.83
Sigara dumanına
maruz kalmayanlarda tüm belirtiler için tahmini risk (OR)=1'dir. * p<0.05, **
p<0.01, *** p<0.001.
Hopkins B, Fenster L, Swan S.H. Prenatal active
or passive tobacco smoke exposure and risk of preterm delivery or low birth weight.
Epidemiology 2000; 11(4):427-33
Kaynaklar
1- American Thoracic Society; Cigarette Smoking and
Health. Am J Respir Crit Care Med 1996; 153:861-65.
2- Correa P, Pickle L.W, Fontham E, Lin Y, Haenszel
W; Passive Smoking and Lung Cancer. THA Lancet, 1983; 10:595-97.
3- Fielding J.E, Phenow K.J; Health Effects of
Involuntary Smoking. N Engl J Med 1988; 319:1452-58.
4-
Hopkins B, Fenster L, Swan S.H; Prenatal active or passive tobacco smoke exposure
and risk of preterm delivery or low birth weight. Epidemiology 2000; 11(4):427-33.
5- Lam T.H, Chung S.F, Betson C.L, Wong C.M, Hedley
A.J; Respiratory symptoms due to Active and passive smoking in junior secondary school
students in Hong Kong. International Journal of Epidemiology 1998; 27:41-48.
6- Yüksel E.G, Kunt A.E, Özyardımcı N, Özcan
T, Ediger D, Gediz R; Uludağ Üniversitesi mensupları ve Çevre Halkına Uygulanan
Sigara Anketi Sonuçları. Tüberküloz ve Toraks 1995; 43(2):66-74. |