Çocukluk Çağı Astmasında Akut Atak Tedavisi
Dr. Bülent Enis Tekerel*
* Doç.;
Hacettepe Ü. Tıp Fak. Pediatrik Alerji ve Astma Ünitesi
Bronşial astmalı bir hastada; öksürük, nefes darlığı, göğüste sıkışma
hissi ve hırıltılı solunum gibi belirtilerin bir ya da daha fazlasının ortaya
çıkması ya da önceden varolan bu belirtilerin artması ile oluşan tabloya akut astma
atağı denir. Bu dönemde solunum fonksiyon testleri ile intratorasik bir obstrüksiyonun
geliştiği ya da önceden varsa bu obstrüksiyonun ağırlaştığı gösterilebilir.
Astma atağında belirtilerden; bronşlarda zaten varolan inflamasyonun artması ile
gelişen bronş obstrüksiyonu sorumludur. Bronş obstrüksiyonu ise bronş düz kas
kontraksiyonu, bronş mukoza ödemi ve bronş lümenine biriken debris ve mukusun bir
sonucudur.
Astma kronik bir hastalıktır ve kronik tedavinin yanında zaman zaman ortaya
çıkan akut ataklar için yoğun tedavilerin uygulanması gerekir. Akut atak geçirmesi
beklensin ya da beklenmesin her hastaya atak anında neler yapması gerektiği, hangi
durumların atağın ağırlaştığı anlamı taşıdığı ve hangi zamanlarda hekimleri
ile temas kurmalarının gerektiği anlatılmalı ve bu yazılı bir plan olarak hastaya
verilmelidir. Bu yazılı tedavi planında tedavi dışında; astmayı kötüleştiren
durumlar, hekim ile temas kurulacak telefonda mutlaka yer almalıdır.
Son on yılda yayınlanan astma tanı ve tedavisi uzlaşı raporları sonucu, akut
atak tedavisi basitleşmiş ve nesnel ölçütler kullanılması sonucu bir çok hekim
tarafından (pratisyen, pediatrist, dahiliye, göğüs hastalıkları ve aile hekimi
uzmanları) rahatlıkla uygulanabilir duruma gelmiştir. Nitekim akut atak geçiren bir
hastanın her zaman bir astma uzmanına ulaşması olanaklı olamadığından yukarıda
sayılan hekim grubunun bu konuda bilgilendirilmiş olması daha fazla arzu edilen bir
durumdur.
Öykü: Akut atakla hekime başvuran astmalı bir hastada hızla ilk değerlendirme
yapılarak bir an önce tedaviye başlanmalıdır. Sonra astmanın bu zamana kadar olan
seyri ve akut atağın öyküsü üzerinde durulur. Atağı başlatan nedenin alerjen,
infeksiyon, iritan, ilaç ya da yetersiz-düzensiz tedavi mi olduğunun öğrenilmesi
gelecekte atağın yinelemesine engel olunabilmesi için çok gereklidir. Akut astma
atağı dakikalar içinde ortaya çıkabileceği gibi saatler ya da günler içinde de
gelişmiş olabilir. Hızla gelişen bir atakta bronş obstrüksiyonundan daha çok
bronkokonstrüksiyon sorumlu iken (yani bronkodilatörler ile rahatlıkla tedavi
edilebilirken) uzun sürede gelişen ataklarda ise mukoza inflamasyonu ve mukus
tıkaçları daha ön plandadır (yani antiinflamatuvar tedavi gerekir). Hastanın
kullandığı bütün ilaçlar, özellikle de kortikosteroidler sorgulanmalıdır.
Çünkü inhale ya da sistemik kortikosteroid kullanan bir hastanın akut atak tedavisinde
sıklıkla sistemik kortikosteroide gereksinim göstermesi beklenir. Bazı hastalarda akut
astma atağının daha uzun sürdüğü ve daha yoğun tedavi gerektirdiği bilinir. Bu
hastaların bazı ortak özellikleri taşıdıkları görülmüştür. Daha önce astma
nedeniyle hastaneye yatmış olmak (özellikle son bir yıl içinde), acil servise sık
sık başvurmuş olmak, kronik kortikosteroid tedavisi alıyor olmak ya da sistemik
steroid tedavisini kısa süre önce kesmiş olmak, önceden yoğun bakım ünitesinde
astma tedavisi görmüş olmak, mekanik ventilasyon gerektirecek ağırlıkta astma
atağı geçirmiş olmak ve tedavi uyuncunu (kompliansını) etkileyecek derecede bir
psikolojik sorunu olmak risk faktörünün bulunduğu anlamı taşımalıdır. Hastalarda
bu risk faktörlerinin bulunup bulunmadığını mutlaka araştırılmalıdır.
Fizik İnceleme: İlk anda yapılacak fizik inceleme solunum yolu obstrüksiyonunun
ağırlık derecesini belirlemede çok yardımcıdır. Hafif derecede solunum
sıkıntısı olan bir hastada genel durum iyidir. Dispne genelde yoktur varsa bile
yalnızca egzersiz ile ortaya çıkmakta ve hasta rahatlıkla uzun cümleler halinde
konuşabilmektedir. Yardımcı solunum kasları solunuma ya eşlik etmemekte ya da
yalnızca interkostal çekilmeler saptanabilmektedir. Nabız ve solunum sayıları ya
normal ya da hafif derecede artmış bulunur. Laboratuvar bulguları: Solunum fonksiyon
testleri, oksijen satürasyonu ve diğer laboratuvar bulguları tedaviye yön verir.
Astmanın ağırlık derecesinin saptanmasında ve tedaviye alınan yanıtın
incelenmesinde solunum fonksiyonlarının nesnel olarak ölçülmeleri gerekir. "Peak
Flowmeter" ile PEFR ya da spirometre ile FEV1 (birinci saniyedeki zorlu ekspiratuar
volüm) ölçülerek hava yolu obstrüksiyonunun şiddeti değerlendirilebilir.
Diğer başvurulan rutin laboratuvar incelemeleri arasında özellikle steroid ve
b-2 adrenerjik ilaç kullananlarda hipokaleminin, hipergliseminin araştırılması ve
komplikasyonlar açısından akciğer grafisi önem taşır.
Akut astma atağının tedavisi atağın şiddetine göre evde, acil serviste ya da
hastaneye yatırılarak yapılır. Ancak her koşulda tedaviye evde başlanmalı düzelme
olmaması durumunda acil servisde ya da yatırılarak hastanede tedavi sürdürülmelidir.
Evde akut astma atağı tedavisi
Astma atakların büyük bir kısmında, ailenin evde uygulayacağı tedavi
yeterlidir. Her akut atakda hastanın hekimine ya da hastaneye başvurması gerekmez.
Ancak, tedavi planının ailelerin eline mutlaka yazılı bir şekilde verilmiş olması
gerekir. Akut astma atağının tedavisi konusunda eğitilmiş ve eline yazılı bir akut
atak tedavi planı verilmiş aileler evde tedaviye belirtiler belirir belirmez
başlamalıdırlar. "Akut atak ne kadar uzarsa o kadar kötüleşir ve
kötüleştikçe de düzelmesi zorlaşır, uzun zaman alır" kuralını aileler
bilmeli ve düzelme olmaması durumunda hekimleri ile temas kurmalıdırlar. Evde tedavi
için ailenin atak ağırlığını değerlendirebiliyor ve atağın ağırlaştığını
gösteren belirtileri erkenden farkedebiliyor olması gerekir. Yoksa evde tedavi zaman
kaybına ve hatta komplikasyonlara neden olabilir. Ailenin; akut atağın ağırlık
derecesini belirlemek için deri rengini, solunum sayısını, solunum güçlüğünü,
yardımcı solunum kaslarının solunuma katılımını ve bilinç durumunu
değerlendirmesi gerekir. Eğer hasta yapabiliyorsa bronkodilatörden önceki ve sonraki
PEFR değerleri ölçülerek obstrüksiyon derecesi ve bronkodilatöre verdiği yanıt
değerlendirilmelidir. Tedavide ilk ilaç olan bronkodilatör (b-2 agonist), hastaya hemen
inhalasyon yolu ile verilmelidir. Ölçülü doz inhaler formundaki bronkodilatörden
(terbütalin ya da salbutamol) her seferinde 2-8 püskürtme inhale ettirilebilir. İleri
yaşdaki hastalarda ve küçük çocuklarda inhalasyon için aracı tüplerden
yararlanılmalıdır. Eğer evde varsa, bronkodilatör inhalasyonu nebülizer ile de
yapılabilir. Bunun için nebülizer haznesine salbutamol solüsyonundan 0.1 mg/kg/doz
konur (ülkemizde varolan tek nebülizer solüsyonu olan b-2 agonist) inhale ettirilir.
Nebülizer ile ilaç inhalasyonu yaptırmak için hem pahalı hem de pratik olmayan hava
kompresörlerine gerek vardır. Bu nedenle nebülizer ve kompresörlerini inhalasyon
tekniği yeterli olmayan çok küçük yattaki ya da ileri yaştaki hastalarda ya da
astmasının şiddeti ağır olan hastalarda kullanmaktayız. Her ne şekilde verilirse
verilsin bronkodilatör uygulamasından 20 dakika sonra istenilen düzelme olmazsa 20
dakika ara ile bronkodilatör iki kez daha yinelenebilir. Hastada olması arzu edilen
düzelme PEFR'nin %80'nin üzerine çıkması ve dispnenin ortadan kalkmasıdır. Aile
üç sefer bronkodilatör uygulamasının ardından hastanın durumunu yeniden
değerlendirmeli ve solunum sıkıntısı orta ya da şiddetli derecede sürüyorsa (bkz
Tablo 2) mutlaka bir sağlık birimi ile temas kurmalıdır. Eğer bronkodilatör sonrası
solunum sıkıntısı hafif sınırda (PEFR>%80 ve dispne yok) ise ve bu durum
bronkodilatörden sonra en az 3-4 saat süre ile sürüyorsa tedaviye evde devam
edilebilir. Bunun için düzelinceye kadar 3-4 saat aralıklar ile b-2 agonist
kullanılmalı ve eğer inhale steroid kullanılıyor ise 7-10 gün süre ile bu ilacın
günlük dozu iki katına çıkarılmalıdır. Bir astma atağının 7-10 günden daha
fazla uzaması durumunda hastaların hekimleri ile iletişim kurmaları gerekir. Evde
hastaların değerlendirmesinde kullanılan kriterler Tablo 1'de ve tedavide izlenecek yol
ise Tablo 2'de özetlenmiştir.
Acil Serviste ve Hastanede Akut Atak Tedavisi
Evde düzelmeyen hasta hemen acil servise başvurmalıdır. Burada hızla nesnel
kriterler kullanılarak değerlendirme yapılmalı, atağın ağırlık derecesi
saptanmalıdır (Tablo 2). Olanaklı ise oksijen satürasyonu ve FEV1 ya da PEFR
ölçülmelidir. Eğer hastada başvurduğu anda; bilinç bulanıklığı, siyanoz ya da
PEFR yapamayacak kadar solunum sıkıntısı varsa solunum yetmezliği tablosunda olduğu
kabul edilmeli ve hemen yoğun bakım ünitesine alınarak entübe edilmeli ve %100
oksijen ile mekanik ventilasyon uygulanmalıdır.
Bir yandan da nebülize ya da inhale b-2 agonist ve intravenöz kortikosteroid
verilmelidir.
Tedaviye yeterli yanıt vermeyen hastalarda b-2 agonist uygulanması maksimum
bonkodilatasyonu sağlamak amacı ile 20 dakika ara ile iki kez daha yinelenmelidir.
Gerekli görülürse ağır atakdaki hastalara inhalasyon bir saat boyunca sürekli
yaptırılabilir.
Ağır ataktaki hastalara ve tedaviya çabuk bir düzelme ile yanıt vermeyen ya da
kısa süre önce steroid alan orta şiddette atak geçirmekte olan hastalara oral
sistemik kortikosteroid derhal başlanmalıdır. Kortikosteroidi parenteral yol ile
vermenin oral yola göre üstünlüğü olmadığı gibi, çocuklarda gereksiz yere strese
neden olmak gibi de bir dezavantajı vardır.
Acil servisde ilk tedavilerini alan hastalar bir saat sonunda yeniden
değerlendirilmelidirler. Bu aşamada tedavi girişiminden alınan yanıtlara göre FEV1
ya da PEFR değerleri %50-80 arasında olanları orta ve %50'nin altında olanları ise
ağır atakda kabul ederek tedaviye 1-3 saat daha sürdürmek gerekir. Orta atak kabul
edilen hastalar 60 dakikada bir b-2 agonist ve oral steroid tedavisi ile ağır ataktaki
hastalarda oral kortikosteroid ve durumlarına göre saatte bir ya da daha yoğun
bronkodilatör ile tedavi edilirler. Bu süre içinde en az 1 saat süre ile stabil
kalıyorlar ve PEFR %70'in üzerine seyrediyor ise hastalar eve gönderilir. Eğer bu
süre içinde PEFR %50 ile 70 arasında seyrediyorsa bu hastaların yatırılarak mı
yoksa evde mi tedaviyi sürdürecekleri hekimin değerlendirilmesine kalmıştır. Astma
konusunda ebeveynleri deneyimli olan, tedavi ile durumunda gelişme kaydedilen ve
hastaneye yatmaya aşırı tepki gösterenler hastalarda tedaviyi evde sürdürmek daha
uygun olurken, ailenin uyuncuna güvenilmemesi, tedavinin gelişme sağlamadığı
hastalarda ya da ailenin ileri derece endişeli olduğu durumlarda tedaviyi hastaneye
yatırarak sürdürmek daha yerinde olur. İkinci tedaviye başlandıktan sonra solunum
sıkıntısı giderek artan, CO2 retansiyonu gelişen ve FEV1 ya da PEFR'i %50'nin
altında seyreden hastalar yoğun bakıma alınarak izlenmelidir. Hastanede servise ya da
yoğun bakıma yatırılan hastalar oksijen, b-2 agonist ve kortikosteroidler ile atak
şiddetlerine göre değişen doz ve sıklıklarda tedavi edilirler. Akut ağır astma
atağı ile hastaneye yatırılan hasta status astmatikus tanısı alır. Status
astmatikus; uygun akut atak tedavisine yanıt vermeyen rezistan akut astma olup yaşamı
tehdit edebilir. Hastanın yaşı küçük olduğu oranda solunum yetmezliği riski
fazladır.
Yatan hastayı değerlendiren doktor öykü, fizik inceleme, rutin kan sayımı,
idrar analizi, akciğer grafisi ve serum elektrolitlerinin tayini yanında gerek görürse
arteriyal kan gazlarını ve kan pH ölçümü ister. Hasta kardiyak monitör ve
oksimetreye bağlanarak deneyimli bir hemşire ve sağlık personeli tarafından yakından
izlenmelidir.
Moniterize edilerek serviste ya da yoğun bakım ünitesinde izlenen hastaya
uygulanan tedavi girişimleri Tablo 3'de gösterilmiştir.
Hastaneye yatırılan ve b-2 agonist tedavisine iyi yanıt veren hastada ek bir
bronkodilatasyon sağlamayacağı için başka bir bronkodilatöre gerek yoktur. b-2
agoniste yanıt vermeyen hastalarda antikolinerjiklerin eklenmesi önerilmektedir.
Aminofilin kullanılacak ise önce IV bolus olarak verilmeli ve sonra da serum düzeyine
bakılarak infüzyonla sürdürülmelidir.
Acil servisdeki izleminden sonra eve gönderilecek ya da hastaneden taburcu
edilmesine karar verilen hastalarda bronkodilatör tedaviye belirtiler geçene kadar,
ağızdan steroid tedavisine ise günde bir ile iki bölünmüş dozlarda 3-10 gün
sürdürmeleri önerilir. Steroidin PEFR'nin %70'in üzerine çıkmadan kesilmemesine ve
10 günlük tedavinin steroidin azaltarak kesilmesini gerektirmediğine inanılmaktadır.
Eve gönderilen hastalarda kronik astma tedavisi gözden geçirilmeli, hastaya bu
atağının neden ileri geldiği belirterek nasıl korunması gerektiği anlatılmalı,
akut atak tedavi planı gözden geçirilerek aksayan yönler düzeltilmelidir.
Genel Bilgiler
Oksijen tedavisi: Oksijen satürasyonunu %90'ın üzerinde (tercihen %95'in
üzerinde) tutacak şekilde nemli oksijen verilmesi gerekir. Bunun için nazal kanül,
yüz maskesi, nebülizer ya da mekanik ventilatör kullanılır.
İntravenöz sıvı: Ağızdan alımına izin verilmeyen ya da ağızdan alamayan
hastalarda dehidratasyon varsa idame sıvının 1.25 ya da 1.5 katı ile rehidratasyon
yapılır. Elektrolitler özellikle sodyum, potasyum ayarlanır. b-2 adrenerjik tedaviye
bağlı hipokalemi belirebilir. Akut astma atağında uygunsuz ADH sekresyonu olabilir.
Beta agonistler: Nebülize şekilde verilmesi ile en iyi etki sağlanır
(ultrasonik ya da jet nebülizer). Hastanede 0.15 mg/kg/doz 20 dakikada bir, bir saat
süreyle üç kez verilir. "Metered dose inhaler" (ölçülü doz inhaler ) ile
verilecekse idame dozun dört katına kadar verilmelidir. "Spacer " (aracı tüp
) kullanılması etkinliğini artırır. Gerekirse sürekli verilmesi de önerilir.
Sürekli beta-2 agonist inhalasyonu: Standart tedaviye yanıt vermeyen olgularda
nebülizer ile sürekli inhalasyon uygulanır. Salbutamol ya da terbütalin seçilir.
Terbütalin (1 mg/ml solüsyon):1-12 mg/saat verilir. Nebülizer solüsyonu
ülkemizde yok. 0.25-3 mg her 15 dakikada bir verilebilir. Maksimum doz 12 mg/saat ya da
klinik düzelme görülünceye kadardır (hangisi önce görülürse).
Salbutamol (2.5 mg/2.5 ml nebülizer solüsyonu): 0.5 mg/kg/saat. Maksimum 15
mg/saat.
İntravenöz b-2 agonist infüzyonu:
Terbütalin 0.4 ug/kg/dakika hesabıyla İV infüzyona başlanır. Her 15 dakikada
bir 0.2 ug/kg/dakika arttırılarak maksimum 3-6 ug/kg/dakika'ya ulaşılır. Eğer PCO2
düşer ve klinik düzelme belirirse maksimum doza ulaşmadan infüzyona son verilir. İV
terbütalin ya da salbutamol ile bazı olguların mekanik ventilasyona gitmesinin
önlenebildiği bildirilmektedir.
Metilksantiller: Hastaneye yatan akut astmalı hastada aminofilinden
yararlanılabilir. b-2 agonist yanında çocuklara verilmesi önerilmemektedir. Yeterli
dozda verilen salbutamolün yanında kullanılmasının ek bir bronkodilatasyon
sağlamadığına inanılmaktadır. Serum düzeyi ile doz iyi ayarlanmalıdır. Optimal
terapötik doz son çalışmalara göre 5-15 ug/ml serum düzeyi sağlayan doz
olmalıdır. Toksik etki yakından izlenmelidir. Özellikle taşikardi, baş ağrısı,
bulantı, kusma, konvülsiyon, kardiyak aritmi belirebilir. Astım uzlaşı raporuna göre
IV aminofilinin yükleme dozu 6 mg/kg, idame dozu 1 mg/kg/saat'tir.
Antikolinerjikler: Kolinerjik bronkospazmı önler. b-2 agonistler ile verilmesi
önerilir. Sonuçları tartışmalıdır. Dört yaştan küçüklere 125 ug, büyüklere
250 ug önerilmektedir.
Kortikosteroidler: Orta ve ağır şiddette astma atağı geçiren her hastada
kortikosteroid gereklidir. Hidrokortizon 4 mg/kg, metilprednizolon 1-2 mg/kg, bunlar yoksa
prednizolon 1-2 mg/kg altı saatte bir emniyetle verilebilir. Biz kliniğimizde olumlu
sonuçlar aldığımız metilprednizolonu seçiyoruz. Her bir dozda 60 mg'ı aşmamak
önerilir. Çok yüksek dozlarda kullanılmasının ek bir yararı gözlenmemiştir. PEFR
değeri %50'e ulaşana kadar günde 3-4 doz olarak, PEFR %70' ulaşana kadarda 1-2 doz
şeklinde uygulanması önerilir. Acil servis ziyaretinden ya da hastaneden taburcu
edildikten sonra ağızdan kortikosteroidin 3-10 gün süre ile uygulanmasının yeterli
olduğu düşünülmektedir.
Mekanik ventilasyon: Yoğun bakımdaki agresif tedaviye karşın hasta düzelmezse
mekanik ventilasyon gerekir. Hızı yavaş ve ekspiryum zamanı uzun olan bir
"Volume-Cycled" ventilatör önerilmiştir. Ekspiryum sonu basınç minimal
olmalı ve solunum yolu basıncını 40-50 cm H2O'dan daha az düzeyde tutacak tidal
volüm ayarlanmalıdır. Bu ancak ağır bir sedasyon ve kas paralizisi ile elde edilir.
Önceki ilaçlar sürdürülür. Mekanik ventilasyon ile düzelmeyen bazı hastalarda
halothan ya da ketamin ile anestezi uygulanarak obstrüksiyonun düzeldiği
bildirilmiştir.
Tablo
1. Akut astma atağının ağırlığını belirlemede kullanılacak yaklaşım.



Kaynaklar
1- National Heart, Lung and Blood Institute, National Institutes
of Health. International Consensus Report on Diagnosis and Management of Asthma. NIH pub
no 92-3091. Bathesda, MD, U.S. Department of Health and Human Services, 1992.
2-National Heart, Lung and Blood Institute, National Institutes
of Health. Global Strategy for Asthma Management and Prevention NHLBI/WHO Workshop
Report.NIH pub no 95-3659. January 1995.
3- National Institutes of Health, National Heart, Lung and Blood
Institute. Highlights of the Expert Panel Report: Guidlines for the diagnosis and
Management of Asthma. Prepared for the 1997 Meeting of the American Academy of Asthma,
Allergy, and Immunology. U.S. Department of Health and Human Services, NIH,NHLBI. February
1997.
|